Uzun denilebilecek bir sürede şehirden uzak, ağaçların arasında iki katlı lüks bir villanın önünde indik. Etrafı süzerken Jungkook'un da belime sardığı koluyla ilerliyordum. Zaten ağaçlardan pek belli olmayan ev koyu yeşildi ve bu aşırı hoşuma gitmişti.
"Burası kimin evi Kook?"
İç çekip evi süzdü. "Eskiden akıl hocamın eviydi fakat son iki yıldır dayımın."
Geçmişte karışık bir şeyler olmuştu anlaşılan. Konuşmayıp kendini hazır hissetmesini bekledim. İçinden onu gördüğünde kendisine nasıl davranması gerektiğini tembihliyordu. Güven vermek ve yanında olduğumu hissettirmek için yanağından öptüm. Anında gülümseyip bana baktığında ben de gülümsedim.
***
Kapıyı geniş omuzlu, uzun ve yakışıklı biri açmıştı. Adam resmen parlıyordu. Şaşkın suratıyla bizi karşılamış ve içeri davet etmişti. Salonunda bir süre konuşmuşlardı. Tabii bu sırada Jungkook her şeyi anlatmıştı. Dayısının adı SeokJin'miş ve bu SeokJin dayı benimle tek kelime bile etmemişti. Çokta umurumdaydı!
Neyse işte, konuşmanın ardından SeokJin bize bir şeyler hazırlamış ve bir odaya girip saatlerdir çıkmamıştı. Hâlâ daha çıkmıyordu. Biz de Jungkook'la -dayısının bize hazırladığı odada- yatakta uzanarak tavanı seyrediyorduk. Bir anda içim ürperince Jungkook'a döndüm.
"Jungkook."
Beni duymamıştı sanırım. "Jungkook, üşüdüm ben."
Hâlâ bakışlarını tavandan ayırmıyordu. "Jungkook üşüdüm ben, valiz nerede kalın bir şey giyeceğim."
Gözünü bile kırpmıyordu. Tamam, feci bir şekilde korkmaya başladım. Onu sarsarak ismini sayıklamaya başladığımda odanın kapısı sertçe açılmış, içeri tanımadığım ve SeokJin'den daha uzun biri içeri gitmişti. Korkuyla bir Jungkook'un hâlâ gözleri açık suratına bir de bana doğru adımlayan uzun adama bakıyordum. En azından Jungkook'un göğsü inip kalkıyordu da, nefes aldığını bilmek bir nebze rahatlatıyordu.
Adam yatağın başına gelip, Jungkook'un gözlerini kapatıp, ağzımı kaparak beni omzuna almasıyla çırpınmaya başlamıştım. Ne oluyordu?! Jungkook'un gözlerini niye kapatmıştı ki? Ama hâlâ nefes alıyordu, görebiliyordum. Odadan çıktığımızda çırpınmayı da kesmiştim. Bu adam kimdi, beni nereye götürüyordu bilmiyorum ama aklındakiler sayesinde SeokJin'in adamı olduğunu ve beni onun yanına götürdüğünü anlamıştım.
Adama, beni tepe taklak taşıdığı için sinir olup, kalçasını çimdiklemiştim. O da aynısını bana yaptığında bağırıp tekrar debelendiğim sırada bir oda girmiştik. Beni yere indirip bir kanepeye ittiğinde bağırmıştım.
"Ayı mısın ya?! Ne var, Jungkook'a ne yaptınız?!"
Odunun arkasından SeokJin'in sesi geldi. "Jungkook'un bir şeyi yok fakat, sende büyük bir sorun var."
"Ne, ne diyorsun sen? Varlığımdan bile haberdar değil gibiydin, neyin peşindesin? Uyandır Jungkook'u, ne yaptın ona?!"
"Namjoon, ağzını bağla şunun.
"Ne, hayır yapamazsınız! Jungkook'a ne yaptığını açıkla bari. Neden tepki vermiyordu?"
Eliyle Namjoon ayısını durdurup tam karşımda durdu. Kanepede oturduğumdan dolayı yukarıdan bakıyordu bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lake Person | YoonKook |
FanfictionYoongi, sadece gölde balık tutmak istemişti ve bir göl insanıyla karşılaşmayı kesinlikle beklemiyordu. Tabii o göl insanıyla da ruh eşi olmak... aklının ucundan bile geçmezdi. Başlangıç: {27.08.20} Bitiş : {04.07.21} #1-yoonkook #1-göl #1-s...