Dün Jungkook'a birkaç tişört, eşofman ve kot pantolon aldım. Şimdi de onları götürüyordum. Gözlemlemem iyi olduğundan bedenini tutturduğumu düşünüyorum açıkcası.
Gölün yanındaki ağacın altına poşetleri bırakıp suyun kenarına yaklaştım. Şaşıracaksınız biraz ama ben yüzme bilmiyordum ve deniz şortumu giyip gelmiştim.
Terlikliklerimi çıkartıp ayaklarımı soktum biraz. Jungkook anında kafasını sudan çıkartıp bakmıştı. Kaşları çatıktı ama beni fark edince yüzünü gevşetip gülümsedi.
"Sevgilim? Şaşırttın beni."
Suyun altında ışık saçıldıktan sonra ayağa kalktı. İnsan formuna dönüşmüştü anlaşılan. Bende ona gülümseyip, beni takip ettiğini düşünerek ağacın gölgesine girdim.
Sevgilim demesi her ne kadar sinirlerimi gersede bozuntuya vermeden ona döndüm. Tahmin ettiğim gibi peşimden gelmişti. Deniz çantasından getirdiğim bir havluyu ona verdim.
"Kurulan da kıyafetleri dene."
Dediğimi yaparken sorusunu yöneltti. "Neden şortla geldin, ayrıca havlular falan?"
Giyinirken onu izliyordum. "Şey diye düşündüm..."
Yüzmeyi öğretmesini isteyecektim ama sormaya aşırı utanıyorum.
"Ney diye?" Pantolonunun fermuarını çekerken tek kaşını kaldırıp bana baktı. Beyaz tişörtünü ve yırtık kot pantolonunu giymişti.
Konuyu değiştirdim. "Jungkook-ah çok yakıştı. Diğer kotunu ve tişörtleri de denesene."
Başını eğip kendine bakmaya çalışıyordu. Gülüp çantadan telefonumu çıkarttım. Boydan fotoğrafını çektim. Pislik havalı çıkmıştı. Ekranı ona çevirip gösterdim.
"Bak üstünde böyle duruyor."
Başını beğenmiş bir biçimde salladı. "Çoğu insandan daha tarz görünüyorum."
Kendini övmesine gülüp diğerlerini denemesini izledim. Kendimi sapık gibi hissediyorum ama etrafta sadece bakstırla dolaşmaktan utanmayan biri duruyor karşımda. Bence bir sıkıntı yok.
Hepsini denedi ve ben de fotoğrafını çekip ona gösterdim. Ondan gizli de çektim fotoğraflarını ama fotoğraf çekmeyi sevdiğimden sadece. Başka bir nedeni yok.
Pantolonunu çıkartıp eşofmanı giydi. Beyaz tişört üstünde duruyordu. "En rahatları bu. Üstüme bir şey giymeyi pek sevmedim ama güneşten koruyor."
Başımla onaylayıp, yere oturdum. O da karşımda bağdaş kurup oturdu. Şortum biraz kısaydı ve bacaklarıma bakıp duruyordu. Rahatsızca kıpırdandım.
"Senden bir şey isteyeceğim."
Bakışlarını yüzüme çıkartıp gözlerime baktı. "Biliyorum."
"O zaman sormama gerek yok. Yardım edecek misin?"
Bakışlarını göle çevirip tekrar bana baktı. "Benim için sıkıntı yok seninle vakit geçirmek isterim ama göldekilere de sormam lazım."
"Göldekiler?"
"Diğer canlılar işte."
Başımı önüme eğip, gülmememek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Balıklardan izin mi alacaktı gerçekten? Sakinleşip kafamı kaldırdım.
"Komik değil Yoongi. Orada tek ben yaşamıyorum."
Sonunda kendimi tutamayıp kıkırdadım. "Evet haklısın ama işte, sakın küçümsediğimi düşünme, bir balıktan izin alacak olman biraz şey geliyor... komik."
Gülmeme devam ederken bir an da somurttu. "Peki."
Bir dakika o bana trip mi attı? Kollarını da bağladı ve kafasını da başka tarafa çevirdi şu an. Emekleyerek yanına gittim ve oraya oturdum.
"Ya tamam ne trip atıyorsun, git bir sor onlar için de sakıncası var mıymış, yok muymuş?"
Suratıma ciddi miyim diye bakıp, başıyla onayladı ve ayağa kalkıp gölün oraya gitti. Lan şu an aklıma geldide. Ben Jungkook'a ayakkabı almayı unutmuştum.
Geri yanıma gelip eski yerine oturdu. "Yüzebilirmişsin, hatta gölde onların ve benim dışında biri yüzeceği için sevindiler."
Sevinçle ayağa kalktım. "Gerçekten mi?"
O da tekrar ayağa kalkıp konuştu. "Gerçekten."
Çocuk gibi ellerimi çırptım. "Şimdi ne yapacağız?"
Havadaki elimi kavrayıp gölün oraya getirdi bizi. Çok heyecanlıydım ama bir yandan da korkuyordum. Ya bir an da ayağıma kramp girerse de boğulursam?!
Elleriyle yüzümü avuçlayıp ona bakmamı sağladı. "Endişelenme, öyle bir şey olmaz. Ki olsa da hemen seni tutup kıyıya çıkartırım."
Gözleri açık gri olmuştu. Gülümseyip başımı salladım. Dudaklarımı büzüp, öptü ve geri çekildi. Gözlerimi devirip terliklerimi çıkartırken kıkırtısını duydum.
"İlk önce ısınmamız falan lazım değil mi?"
Eliyle alnına vurdu. "Doğru senin ısınman lazım. Böyle yüzemezsin."
Isınma hareketlerini yapıp tekrar gölün içine ayaklarımızı soktuk. Hareketleri yapmam için yardımcı olurken elleşip durdu zaten kim bilir suyun altında neler yapacak. Az bir tedirginlik var içimde.
"Yoongi rahatsız oluyorsan söyleye bilirsin. Ayrıca bilerek yaptığım bir şey yok. Sen her şeyi farklı şekilde algılamak istiyorsun ve öyle de yapıyorsun."
"Ya tamam üzgünüm, kapatalım bu konuyu."
Başını sallayıp elini uzattı. Uzattığı eli tutup, soğukluğu yüzünden tüylerimi diken diken eden suda ilerledik. Suyun göbeğime kadar gelen yerinde durduk.
"Jungkook su çok soğuk. Hep böyle mi?"
Güldü. "Hayır aslında soğuk değil. Aynı yosun kokusu gibi bu da karşıdakinin bana olan hislerine bağlı."
"Offf. Peki hiç alışmaz mıyım soğukluğuna?"
"Tabii ki alışırsın. Bu da normal bir göl suyu."
Başımı sallayıp suya alışmaya ve çaktırmadan Jungkook'a biraz daha yaklaşıp ısınmaya çalıştım. Bir an da ayağımı bir şey ısırınca bağırıp, bacaklarımı ve kollarımı Jungkook'a doladım.
Anında kahkaha atmaya başlamasıyla boynundaki kollarımı gevşetip yüzüne baktım. Bu arada kaymamam için popomun altından destekliyordu.
"Sakin ol, sadece seni tanımak isteyen bir balıktı."
"Isırmasına gerek yoktu ama."
Tekrar gülmeye başladığında susması için omzuna acıtmayacak bir şekilde vurdum.
"Tamam, sustum."
🪐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lake Person | YoonKook |
FanfictionYoongi, sadece gölde balık tutmak istemişti ve bir göl insanıyla karşılaşmayı kesinlikle beklemiyordu. Tabii o göl insanıyla da ruh eşi olmak... aklının ucundan bile geçmezdi. Başlangıç: {27.08.20} Bitiş : {04.07.21} #1-yoonkook #1-göl #1-s...