Jungkook'u göle geri gönderip, beni beklemesini istedim. Kaç gündür büyükannem ve büyükbabamla vakit geçirememiştim. Onlarla kahvaltıda sohbet edip biraz oturduktan sonra azıcık ama bakın çok az süslenip çıktım.
Göle vardığımda etrafa bakındım ama sadece Jungkook'un kıyafetleri vardı ağacın altında. Geçen ayağımı soktuğumda fark ettiyse şimdi de elimi değsem gelir miydi ki?
Gölün kenarına gidip, elimi suyun altına sokup salladım. Bir süre bekledim ama çıkmamıştı. Dudak büzüp suyla oynamaya başladığımda yan tarafımdan ses geldi.
"Cidden bu kadar sevimli olmak zorunda mısın? Kim bilir başkaları seni gördüğünde ne düşünüyordur."
İlk beklemediğimden dolayı irkilsem de o olduğunu fark edip gülümsedim. Ayağa kalkıp, onun olduğu tarafa ilerleyerek suda olan bedenine elimi uzattım.
"Hadi gel, bugün seninle şehir merkezine ineceğiz."
Gülümseyip, elimi tutmadan önce suyun altında ışık saçarken ıslak saçlarını eliyle alnından geri itti. Cidden çok yakışıklıydı ama bu kesinlikle beni ilgilendirmez.
Elimi tutup sudan çıkarken yan gülüşüyle konuştu. "Kesinlikle sadece seni ilgilendirir." Burnumu öpüp ağacın altına ilerlediğinde kalbimin neden hızlandığını sorgulamakla meşguldüm.
"Jungkook bekle, ıslakken giyme kıyafetlerini."
Kıkırdadı. "Hiç mi fark etmedin sudan çıktıktan birkaç dakika sonra vücudumdaki suyun buharlaştığını?"
Şaşkınlıkla gözlerimi büyütüp başımı olumsuz anlamda salladım. "Nasıl ya? Neden hiç görmedim?"
O gülmeye devam ederken bir süre sonra vücudu cidden yavaşça kurumaya başlamış ve su buharlaşmıştı. Gözlerime inanamazken hemen yanında bittim.
Ellerim vücudunda bir ıslaklık ararken o, sakinlikle beni izliyordu. Sonunda kabullenip yüzüne baktığımda gözlerinin mor olduğunu gördüm. Yutkunup bir adım gerilediğimde saçlarınında sadece birazcık nemli olduğunu fark ettim.
Kıyafetlerini giyerken sadece onu izledim. Kendimi gerçekten tescilli bir sapık gibi hissediyorum ama rahatsız olsa söylerdi değil mi? Hem bu zamana kadar da bir şey dememişti.
Kıyafetlerini giyip bana döndü. "Evet söylerdim ama aksine hoşuma gidiyor."
Utançla başımı eğdim. Salak Yoongi! Bir alışamadın aklını okuduğu gerçeğine. Bir dakika, ayağındakiler benim ayakkabılarım mı? Ne ara giymiş bunları be?! Ben onları özel sipariş etmiştim, ayağıma da büyük gelince saklamaya karar vermiştim.
"Giydiğim için kızdın mı? Sorun etmezsin diye düşünmüştüm. Üstümdekini de verdin sonuçta."
Üzgünce gözlerime bakmasıla yumuşadım. "Hayır önemli değil. Büyük geliyordu bana zaten. Neyse gidelim hadi."
Gülümseyip başıyla onaydı ve elimi tuttu. "Neden oraya gidiyoruz?"
"Sen demedin mi insanlar gibi vakit geçirelim diye, bu yüzden bir alışveriş merkezine gideriz diye düşündüm."
Dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı. "Bir ara insanları ve neler yaptıklarını merak ettiğimden üniversiteye yazıldım."
Şaşkınlıkla ona baktım. "Nasıl yazıldın? Liseye gittin mi? Kimlik kartın var mı?"
Gülüp anlatmaya devam etti. "Üniversitenin başındaki kişileri hipnozla kandırdım. Zaten bir ay falan gittim. O sırada da birkaç sevgilim oldu. Onlar sayesinde öğrendim insanlar hakkındaki çoğu şeyi."
Sevgili yapmasını bilip insanlar hakkında bir şey bilmemesi çok ironik cidden. Bir tane de değil, birkaç tane yapmış. Hah! O zaman dün akşam benim saçımı kuruttuğu gibi başkalarının da mı saçını kurutmuştu?
İçimi hüzün ve biraz da kıskançlık kaplarken sadece başımı salladım. Neden öyle hissettiğime de anlam veremediğim için umursamadım. Otobüs durağına kadar sessizce yürüdük. Zaten durağa vardığımız da otobüste gelmişti şansımıza. Kendim için kartı basıp onun için de tekrarlayacakken kendisi bir kart bastı.
Şokla dönüp ona baktığımda omuzlarımda tutup arkalardaki iki kişilik koltuklara yönlendirip oturttu. N'oluyor şu an ya? Nasıl otobüs kartı var onun? Her şeyi geçtim içine parayı nasıl yükledi.
"Tanıdıklarım sayesinde kimlik kartım var. Bu sayede otobüs kartı gibi küçük şeylere sahip oldum. Paraya gelicek olursak, çokça param var. Sadece insanlar gibi bunu takıntı haline getirmiyorum."
Tamam, her şey şimdi yerli yerine oturmuştu. Tekrar başımla onaylayıp camdan dışarısını izlemeye başladım. Çoğu şeyi benimle ilk defa yapacak diye seviniyordum ve kendim bir şeyler öğretmek istiyordum ama bana hiç ihtiyacı yokmuş anlaşılan.
"Yoongi... bunlar için canını sıkma lütfen."
Omuz silkip dışarı bakmaya devam ettim. Keşke kulaklığımı getirseydim ne güzel müzik dinlerdim. Canım sıkılmaya başladığında Jungkook'a soru sormaya karar verdim.
"Gölde sadece sen mi varsın?"
Ona bakıp sorumu sorduğum sırada onun zaten bana baktığını fark ettim.
"Hayır, dedim ya başka canlılar da var diye."
"Ya, ondan bahsetmiyorum. Senin gibi insan formuna falan dönüşebilen başka kişiler veya ailen var mı?"
Başını olumsuz anlamda salladı. "O zaman sen nasıl orada oldun? Yani annen doğurmadı mı seni ya da nasıl oluştun?"
Küçük bir kahkaha atıp saçlarımı öptü. Otobüste birkaç kişi daha olduğundan kızardım.
"Evet, annem doğurdu ama belirli bir yaşa geldikten sonra farklı sulara, orayı korumak adına, bırakılıyoruz. Mesela ben tatlı su koruyucusuyum. Göl, nehir, akarsular gibi yerleri korumak için görevlendirilebilirim ama şu an ki yaşadığım göl için gönderildim. Deniz ve okyanuslar için görevlendirilenlerde başka oluyor."
Pür dikkat onu dinlemiş ve gözlerimi yüzünden ayırmamıştım. Biraz durup soluklandıktan sonra devam edicekti ki inmemiz gereken yere varmıştık.
Bileğimden tutup son anda indirdi bizi. Giden otobüsün arkasından bakıp Jungkook'a döndüm. Bileğimdeki elini aşağı kaydırıp elimi tuttu. Ardından parmaklarımızı iç içe geçirdi.
"Bir yere gidip oturalım istersen, orada anlatmaya devam ederim merak ettiklerini."
Başımla onayladım. "Olur."
Daha birkaç adım atmıştık ki arkamızdan biri bağırdı.
"Jungkook? Jeon Jungkook!"
Burda Jungkook'un dediği bazı şeyler yalan dlmxkalcmf.
Sonradan aklıma farklı şeyler gelince diğer bölümlerde değiştirdim.
🍈(kavun galiba dksmskld)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lake Person | YoonKook |
Fiksi PenggemarYoongi, sadece gölde balık tutmak istemişti ve bir göl insanıyla karşılaşmayı kesinlikle beklemiyordu. Tabii o göl insanıyla da ruh eşi olmak... aklının ucundan bile geçmezdi. Başlangıç: {27.08.20} Bitiş : {04.07.21} #1-yoonkook #1-göl #1-s...