14

1.3K 140 8
                                    

Jungkook'un gözleri dudaklarıma kaydığında, sonunda o birkaç gündür yaşadığım karın kasılmasını tekrar yaşadım. Onun odağı başka bir şeydi ama ben başka şeyler düşünüyordum.

Evet, Jungkook'tan etkileniyorum ve bunu kabul ediyorum. Etmek zorundayım çünkü vücudum inkar etmeme karşı çıkıyordu. Ama peki ya ondan hoşlanıyor muydum? Bunu da inkar etmiyorum çünkü tam anlamış değildim. Evet, bedenim hoşlandığım kişiyi gördüğümde veya yakınlaştığıda ki tepkileri veriyordu ama belki de sadece etkileniyorumdur? Cidden hoşlanıp hoşlanmadığımı anlayamıyorum.

Gözlerinin dudaklarıma kaydıktan birkaç saniye sonra yavaşça yaklaşmaya başlamasıyla istemsiz dudaklarımı yaladım. Sanki olabilirmiş gibi daha da hızlanan kalp atışlarım heyecanlandığımı yüzüme çarparken gözlerimi kapattım ve olacakları bekledim.

Soğuk ve ıslak dudaklar dudaklarıma değdiğinde tüm bedenimin titrediğini hissettim. Bir süre sadece öyle kaldıktan sonra ağır hareketlerle alt dudağımı dudaklarının arasına aldı. Karşılık vermedim, vermeyecektim ama içimdeki anlam veremediğim dürtü, Jungkook'un yavaşlığına karşın hızlıca üst dudağını emmeye başladığımda durdu. Sadece şaşırdığı için duraksadığını düşünmüştüm ama o cidden durmuştu.

Geri çekilip yüzüne baktığımda çatık kaşlarla bana bakıyordu. "Ne oldu?" dedim masumca.

"Benimle alay mı ediyorsun?"

Benim sakin ve yumuşak çıkan sesime tezat, sert ve agresif çıkmıştı sesi.

"Ne?"

Bir çocukmuşum gibi koltuk altlarımdan tutup kaldırdı ve kucağından indirerek yere oturttu. Sert bıraktığı için kalçam acımıştı ama ses çıkarmadım. Bu arada çoktan hava kararmıştı ve gölün kenarına çok az sokak lambası koydukları için yüzü çok net değildi.

"Benimle oynama Yoongi."

Bir şey dememe izin vermeden ayağa kalkıp hızlı adımlarla göle yürüdü ve balıklama atlayıp gözden kayboldu. Anlayamıyorum, yanlış bir şey mi yapmıştım. Sadece öpücüğüne karşılık vermek istedim. Aslında sadece istemedim bedenim bunu yapmamı aklıma emretti resmen ve bu isteğe karşı koyamadım. Ama o karşılık verdiğim için neredeyse beni dövecekti!

Bedenime sonradan yayılan sinir dalgasıyla ayağa kalktım ve sertçe çantamı omzuma takıp hızlı adımlarla eve ilerledim. Hah! Oynuyormuşum onunla öyle mi?! Asıl o benimle oynuyor be! Benimle ilgilenip, öpüp duruyor sonra da karşılık verince oynuyor oluyorum!

Büyükannem ve büyükbabamın uyuduğunu bildiğim için kapıyı çalmayıp çantadan anahtarı aramaya başladım. Bulamayınca havluları çıkartıp tekrar baktım ama yoktu!

İnanamıyorum anahtarı evde unutmuştum ve büyüklerimi de uyandırmazdım. Offlayıp elimle alnıma vurdum. Tekrar gölün ordaki ağacın altına gelip yere bir tane havlu serdim. Kıvrılıp oraya uzandıktan sonra diğer havluyuda üstüme serdim. Geceleri serin oluyordu ama en azından üstüme serecek bir şeyim vardı.

Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştığımda aklıma yarın eve nasıl gireceğim geldi. Büyüklerim evde olmayacaklardı.  Tanrım tam bir aptalım! Ama en azından yarın çilingirci çağırıp kapıyı açtırabilirdim. Daha fazla düşünmeyip uykuya dalacağım sırada havalanınca korkuyla gözlerimi açtım. Jungkook olduğunu görmemle nasıl rahatladım anlatamam. Korktuğumdan dolayı hızlanan kalbimin üzerine elimi koydum ve başımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapadım.

"Tanrım, Jungkook ne kadar korktum haberin var mı senin?!"

Umursamayıp, yüzüme bile bakmadan göle doğru ilerlediğinde şaşkınca ona baktım. Bir şey demediği için tekrar ilerlediği yöne baktığında çoktan ayakları suya girmişti ve beni hâlâ kucağında tutuyordu.

Lake Person | YoonKook |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin