2

1.9K 181 79
                                    

Tam üç saattir bekliyordum. Sonunda bir hareketlilik hissettiğimde oltama dokundum. Dokunduğum an yosun kokusu aldım ve uykum gelmeye başladı. Koku garip bir şekilde bedenimi uyuşturup, nasıl anlatsam, beynimi pelte pelte yaptı. Dayanamayıp gözlerimi kapattım ve uykuya daldım.

Burnumda hissettiğim ıslaklıkla ve ağır bi' yosun kokusuyla gözlerimi araladım. Güneş neredeyse batmak üzereydi ve yosun kokusu midemi bulandırmaya başlamıştı.

Gözlerimi tamamen açtığımda karşımda yarı çıplak biri vardı. Kaşlarımı çatıp kendime gelmeye çalışırken başıma keskin bir ağrı girdi. Tanrı aşkına, ne oluyor bana?

Tüm bedenimin uyuşmuş olduğunu ve hareket edemediğimi yeni kavrarken korku duygusu bedenimi esir aldı. Karşımda bağdaş kurarak oturmuş olan yarı çıplak beden kıkırdayınca tüm ilgimi ona verdim. Beni süzüyordu.

"Ne oldu bana, neden kımıldayamıyorum?"

"Sakin ol. Sadece gölümde balık tutmaya çalışmanın cezasını vereceğim. Hoş, olta kullanmayı bile beceremiyorsun ama yine de denedin mi, denedin."

"Sen kimsin, ne yaptın bana?"

Yine kıkırdadı. "Kim olduğumu boş ver. Ayrıca daha bir şey yapmadım. Adın ne?"

O kadar rahat ve keyifli konuşuyordu ki, bu korkumu ikiye katlıyordu. Etrafta hiç ses yoktu ve batmak üzere olan güneş sonunda batmıştı.

"Hadi ama~ konuşmazsan hiç eğlenceli olmaz ki~"

Ayağa kalktı ve bana yaklaştı. Başım uyurken omzuma düştüğü için boynum açıkta kalmıştı. Başımın düştüğü tarafa gelip dizlerinin üstüne çöktü.

Yarı çıplak demiştim ama altında sadece siyah, dar bir bakstır vardı. Islak, uzun parmaklarını boynuma yaklaştırdı ve sıcak tenime daireler çizmeye başladı.

Hâlâ sorusunu cevaplamam için bekliyordu. "Y-yoongi."

Eliyle oynamaya devam ettiği yere yüzünü yaklaştırdı. Ayrıca daireler çizmeye devam ediyordu. "Ne kadar sevimli bir isim! Sana ne ceza versem bilemedim Yoongi."

Üşümeye başladım. Üşümek de değil donuyordum bildiğiniz. "S-senin adın ne?"

Güldü. "İsmimi ilk soran sensin. Senden öncekiler direkt olarak yalvarmaya başlıyorlardı. Bu yüzden sana büyük bir jest yapıp, küçük bir ceza vermeye karar verdim."

Burnunu boynuma sürttüğünde üşümem kesilmişti. Bir dakika o beni mi kokluyor? Parmaklarımı hareket ettirebilmeye başladığımı fark ettiğimde bozuntuya vermedim.

"Adını söylemedin."

Başını boynumdan kaldırıp yüzüme baktı. Hâlâ çok yakındı ve nefesi yüzüme çarpıyordu.

"Ah evet, ben Jungkook. Şimdi biraz sessiz olda cezanı düşüneyim Yoongi. Ayrıca hareket etmeye başladığının farkındayım. Sakın aklına delice şeyler getirme."

Tekrar ayağa kalktı. Ben de ayağa kalktığımda kaşlarını çatıp, bana bir adım atacakken geri oturdum. Benden uzundu ve yapılı bir vücuda sahipti. Öyle kaşlarını çatınca da korktum bir an, ne yapabilirim yani?

Bu hareketime gülüp, balık tutarsam diye getirdiğim kovayı ters çevirip üstüne oturdu. Gülerek bana bakmaya devam ediyordu.

"Sen benden mi korktun az önce?"

O hariç başka yerlere bakarken kahkaha atmıştı. "İlk defa biri bu kadar erken hareket etti. Ayrıca Yoongi korktuğunda o küçük gözlerini kocaman açıp geri yerine oturman... Çok sevimliydi."

"Hiç de bile korkmadım ben, hem sen başka insanları da uyutup ve uyuşturup kendi çapında cezalar mı veriyorsun, ne amaçla?"

Ciddileşince gerildim. "Ben bir şey yapmıyorum, kokum sayesinde gerçekleşiyor o uyuşma. Ayrıca kendi çapında derken?"

Dirseklerini dizlerine koyup, ellerini bacak arasından sarkıtarak bana yaklaştı. "Başta balık tutmakla ilgili bir şeyler söyledin. Anlamadım ben onları, bu gölün sahibi olduğunu da bilmiyordum."

Yüzümü incelerken konuştu. "Çok konuşuyorsun Yoongi. Ama sorun yok sabah uyandığında bunları hatırlamayıp bir daha göle gelmek istemeyeceksin. O yüzden istediğini sor."

Ne sikim saçmalıyordu bu? Neden hatırlamayayım ki?

"Yoongi terbiyeli ol biraz. Kendi kendine sorgulayacağına merak ettiklerini sor işte."

Şokla ona baktım. "B-bir dakika sen nasıl?"

Kıkırdadı. "Tamam o zaman ben anlatayım. Ben insan değilim. Göl insanıyım. Bu göl benim, ben koruyorum bu gölü. Senin gibi balık tutmak için gelen insanları kokumla uyuşturup korkutuyorum ve burada balık tutmalarını engelliyorum."

Ağzım açık bir şekilde dediklerini dinleyip algılamaya çalıştım. Ne demek insan değilim lan?

"Heralde benimle konuşmayıp kendi kendine düşüneceksin. Neyse sana da bir ceza verip göndereyim, geç oldu."

Kıkırdayıp elini çenesine yasladı ve düşünmeye başladı. "B-bekle. Göl insanı da ne demek oluyor?"

Sıcak bir gülümsemeyle açıkladı. "Hani şu siz insanların çektiği filmlerdeki denizkızı/erkeği var ya."

Evet anlamında başımı salladığımda devam etti. "İşte bende göl insanıyım. Kendi gölüme girdiğimde kuyruğum çıkıyor ve yarı balık oluyorum. Ama karaya çıktığımda bacaklarım oluşuyor ve bu gördüğün kumaş parçası oluşuyor."

Yavaşça dediklerini sindirirken son dediklerine güldüm. Ben gülmeye başladığımda ise şaşkınca bana bakmaya başladı.

"Komik olan nedir?"

Gülmemi durdurup cevapladım. "O bir kumaş parçası değil. İnsanların giydiği bir iç çamaşırı. Yani erkeklerin. Şey, erkeksin değil mi?"

Bu sefer o kahkaha atmaya başladığında ben somurtarak bakmaya başladım. Benim yerimde olan başka birisi onu ciddiye almaz ve deli diye geçiştirirdi. Ama ben bu tarz şeylere gerçekten inanıyordum ve merak edip araştırıyorum.

"Evet Yoongi, ben bir erkeğim. Neyse yeterince sohbet ettik cezanı buldum."

İçime yine korku dalgası yayılırken yutkundum. Gözlerimi büyütüp ona baktım. Ne yapacaktı ki bana?

"Korkma çok kötü bir şey değil."

Yüzündeki sırıtmayla ayağa kalktı ve karşıma geçti. Kucağıma yan bir şekilde oturduğunda vücudumdaki adrenalin son safhalardaydı.

Yüzüme yaklaşıp dudaklarıma fısıldadı. "Sadece öpücüğümle hafızanı sileceğim, bu kadar."

Gözlerim zaten sımsıkı kapalıyken duyduğum sözlerin ardından dudaklarıma değen ıslak dudaklar hissettiğim son şey oldu.




Göl insanı demek de bir komik oluyor slmdkdlslsl. 🎍

Lake Person | YoonKook |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin