35 {FİN}

1K 102 124
                                    

4 AY SONRA

"Jungkook şuradan elmayı uzatsana." elime ulaşan elmayla yüzüm güldü. Karnım çoktan şişmişti ve bir şeylere uzanmakta zorluk çektiğim için çoğunlukla sevgilimden istiyordum. Evet bebeğimiz olacaktı hatta cinsiyetini bile öğrenmiştik. Küçük, sevimli bir kızımız olacaktı! Hamile olduğumu 2 ay kadar süre kabullenememiştim ama bulantılar yüzüme tokat gibi her seferinde çarpınca en sonunda çocuğumuzun olacağını kabullenebildim. Bir de karnım şişmeye başlamıştı o sıralar, o da ikna olmamda yardımcı oldu.

Kız çocuğu olduğunu duyunca mutluluktan azıcık ağlamış olabilirim. Orta okuldayken bile çocuğum olursa kız olsun diyordum ve şimdi sevdiğim adamdan bunun olması... gözlerimi dolduruyordu. Bilmiyorum belki hamilelikten dolayı bu kadar duygusalım. Her neyse, uzun lafın kısası karnımda 4 aylık kızımızı taşıyordum. Fakat endişelenmeden de edemiyordum. Bir kız çocuğuna iki erkek bakabilecek miydik? Ya ihtiyaçlarını karşılayamazsak ya da bizden çekinir ve gelişimini saklarsa?

Bunun için de anneme her şeyi anlatmıştık. Annem mükemmel anne sezgileriyle ilişkimizin zaten farklı olduğunu, üstüne üstlük Jungkook'un da normal olmadığını anlamıştı. Anlamış yani. Sevgilimin bir göl insanı olduğunu ve 2 aylık hamile olduğumu söylediğimde abartısız yarım saat boyunca bakıştık. Hiçbir tepki vermedi. Kadın bildiğiniz şoka girmişti. Şoktan çıktıktan sonra ise benden daha çabuk kabullenip torunu için kıyafet alıp oyuncak ve patik örmüştü. Örmeye devam ediyor yani.

"Jungkook çişim geldi, kalkmama yardım et." elindeki meyve tabağını ve bıçağını bırakıp kollarımdan ve belimden tutarak kalkmama yardımcı oldu. Tamam, itiraf etmek gerekirse kendim kalka biliyordum hâlâ ama usanmadan her istediğimi yapıp, tüm ilgisini bana vermesi çok hoştu...

"Seninle beraber geleyim mi?" gülümseyip dudaklarından öptüm. "Gerek yok, halledip geleceğim hemen. Sen de bu sırada film aç, ama dram olsun. Ağlamak istiyorum." şaşırsada başıyla onayladı. Ben de tuvalete gidip hemen ihtiyacımı giderdim. Geri dönerken burnuma gelen baharat kokusuyla canım birden erik çekti. Baharat kokusunu nereden almıştım hiçbir fikrim yok. Bağırarak sevgilimin yanına gittim. "Jungkook! Jungkook!" oturduğu yerden fırlayıp yanıma koştu. İlk önce beni süzüp ardından karnıma eğildi.

"Ne oldu?!" yerden kalkmasını sağladım. "Canım erik çekti. Büyük, sert ve yeşil olanlardan." gözlerini kapatıp burnundan soludu. Sinirlenmişti sanırım. "Bende büyük ve sert bir şey var ama neyse şimdilik susuyorum."

"Ya! Susmasan ne yapacaksın? Karnımda bebeğimizi taşıyorum ben 4 aydır. Daha 5 ayı var. Bir erik istedim diye... bana bunları da mı diyecektin! Ühühüü..." ağlama numaramla yumuşayıp sarıldı. "Yapma şöyle oyunlar, çok sevimli oluyorsun." of yine mi ya, nasıl anlıyor aklım almıyor. "Sen gidip kanepeye uzan ve soyup dilimlediğim meyveleri yemeye başla. Ben de erik alıp geliyorum hemen."

"Yaaa, Jungkookie~ bir tanesin sen~!" gülümseyip karnımı okşadı. "Hadi daha fazla ayakta durma."

"Tamam tamam, sen de gecikme bak." kanepeye geçmiştim ki o evden çıkmadan bağırdım. "Bir de pizza al! Karışık olsun ama biber ve mısır olmasın! Tamam mı, duydun mu beni?!"

"Evet duydum güzelim. Bibersiz ve mısırsız pizzanı da alır gelirim." sonra evden çıktı. Ayy bu aralar Jungkook yanımdan birkaç saniye bile ayrılsa sıkılıyorum. Yani kucağına oturup sırtımı göğsüne yaslasam, büyük elleriyle karnımı okşasa aynı zamanda da saçlarıma kelebek öpücükler bıraksa şimdi, fena olmazdı. Ama beni bu duygusal filmle yalnız bırakıp dışarı çıktı!

Gözlerim dolarken telefondan hızla onun numarasını bulup aradım. "N-nerdesin sen?! Nerede kaldın, gel artık!"

"Güzelim pizzanın pişmesini bekliyorum." pizza mı? Ah evet... pişmesi gerekiyordu.

Lake Person | YoonKook |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin