12 AY SONRA
"Jungkook, bebek odasından pudrayı getirsene."
Eline şu oyun konsolunu aldıktan sonra resmen bebeğimle beni boşlamaya başlamıştı. Bir de oyundan Taehuyoung isimli biriyle tanışmış, tüm gün onunla sohbet etmeye başlamıştı. "Adı Taehyung, dediğin o saçma isim değil."
"Jungkook senden pudrayı getirmeni istedim!" artık sinirlendiğimi anlayıp, oyunda ölmemek için bir yere pustuktan sonra koşarak bebek odasına gitti. Pudrayı elime tutuşturup geri yerine geçeceği sırada kazağının ucundan yakaladım onu. "Kızımızın altını değiştir çabuk, ben mamasını hazırlayacağım." gözlerini kocaman büyüttüğünde tek kaşımı kaldırdım.
"Bu aralar davranışların çok batıyor Jeon, ona göre." yanından ayrılacağım sırada belime sardı kollarını. "Güzelim ya, sen halletsen olmaz mı?" burnumdan soluyup arkama döndüm ve göz göze gelmemizi sağladım. Sinirimin aksine sesim sakin ve anlayış beklediğimi belli eden vaziyetteydi. "Sevgilim biliyorum bir bebeğe bakmak çok zor. Ben de zorlanıyorum ama o bizim bebeğimiz. Daha önümüzde çok yol var ve biz bu yolda birbirimize destek olmalıyız. Lütfen sen de bana yardımcı ol." suçlu çocuklar gibi ellerini önünde birleştirmiş onlarla oynuyordu. Bakışları da ayaklarındaydı.
Ellerimi yanaklarına koyup bana bakmasını sağladım. "Aşkım bunları kendini suçlu hissetmen için söylemiyorum. Sadece farkına var ve biraz yardımcı ol diyorum. Ayrıca Jaeun Min mememi emmeye çalışıp duruyor. Meme uçlarım yara oldu, şunlara bak!" hoodiemi kaldırıp gösterdiğimde başta şaşkınca incelemiş ardından kahkaha atmıştı. Surat asıp mutfağa gittim. "Çocuğun altını değiştir çabuk! Kaldı öyle!" cidden şakam yoktu. Doğal olarak meme istiyordu ve o memeden de süt gelmesini. Daha bebek olduğu içinde gelip gelmemesini umursamadan göğüs ucumu emip duruyordu.
Jungkook kucağında kızımızla içeri girince gülümsedim. "Sandalyesine oturtur musun sevgilim, mama saati geldi." sütün sıcaklığını ne olur ne olmaz diye tekrar kontrol edip biberonun ağzını kapattım. "Bebeğim~ babalar seni besleyecek miymiş, hmm~ aç bakalım ağzı, aferin benim kızıma~!" şekilden şekle girmeme gülüp minicik olan elleriyle biberonu kendi tutmaya başladı. Evet daha on iki ay olmuştu doğalı ama... fazla gelişmiş gibi davranıyordu. Jungkook'un dayısı da bunun sebebini insan geninin -yani ben oluyorum bu- daha ağır basmasındanmış.
"Jungkook bebeğimiz hazır bir şeylerle uğraşıyorken bana ilgi göster." şaşırıp başını salladı. Kollarının omuzlarıma atıp beni kendine çekti. Ben de sıkıca beline sarılıp başımı kaldırarak yüzüne bakmaya başladım. "Benim büyük bebeğim ilgi mi istiyormuş, hm?" yanağıma bir öpücük kondurdu. "Ben hayatımın anlamıyla ilgilenmez miyim hiç? İlgi senin köpeğin olsun be." her kelimesinde yüzümün bir yerine öpücük kondurmuştu. Sonunda sustuğunda dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Açlıkla öpüşürken kızımızın kahkahasını duyduk. Yani bebeğin yanında öpüşmemiz ne kadar doğruydu bilmiyorum ama daha bebekti sonuçta, hatırlamaz heralde.
Ağlamadığı sürece sıkıntı olmaz diye düşünerek alttan Jungkook'a sürtündüm. Dudaklarını sesli bir şekilde benden ayırıp bayık gözlerle baktı. "Taehoung'la oyun oynamayı bırak artık." kıkırdayıp alnımı öperek sarıldı. Başım göğsüne yaslı, hızlı hızlı kan pompalayan kalbinin sesini dinlerken o da çenesini kafama yasladı. "Adı Taehyung, güzelim."
"Siktir git Jungkook ya." göğsünden itip bedenlerimizi ayırdıktan sonra Jaeun'a döndüm. Biberonundaki sütü bitirmiş bizi izliyordu. "Şiktiy giyt." siktir, ne?! Şokla Jungkook'a döndüm. "Jungkook hayır! Hayır geri al zamanı ya hayır! Bebeğimin ilk kelimesi bu olmaz! Kabul etmiyorum! Ağlayacağım ya of!" panikle Jungkook'a vururken bebeğimizle beraber sadece kahkaha atıyordu. Bu ne genişlik ya? Tanrım... neden?
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lake Person | YoonKook |
FanfictionYoongi, sadece gölde balık tutmak istemişti ve bir göl insanıyla karşılaşmayı kesinlikle beklemiyordu. Tabii o göl insanıyla da ruh eşi olmak... aklının ucundan bile geçmezdi. Başlangıç: {27.08.20} Bitiş : {04.07.21} #1-yoonkook #1-göl #1-s...