Karanlığa tutsak oluyordum. Elimden hiç bir şey gelmiyordu. Bağıramıyordum duymazlardı biliyordum. Bu evde kaldığım her gün kendimden bir parça kopup gidiyordu. Durduramıyordum. Engel olamıyordum. Kaçmak istiyordum ama korkuyordum. Çetin Salhan'dan kaçmak mümkün değildi. Attığım her adımda gölgem olma ihtimali vardı. Burdan kurtulsamda eski ben olamamaktan korkuyordum.
Çetin'in kapıyı aniden açmasıyla korkuyla geri sıçradım. Gözlerindeki öfke korkutmuyordu. Beni korkutan Çetin'in acımazsızlığıydı.
"Hazır mısın?" Dediğinde olumsuz anlamda başımı salladım.
"Ben de öyle tahmin etmiştim." Diyip içeri girdiğinde adım adımü bana yaklaşıyordu.
"Buke korkmazdı." Dediğinde gözlerinde hala öfke vardı.
"Yaptığın şeyin arkasında dur ve yaptıklarının neye mal olduğunu gör." Dedikten sonra hızla kolumdan tutup kapıya doğru sürüklemeye başladı. Kapıdan çıkmadan önce bir pike alıp üstüme sardıktan sonra son kez şansımı denemek istedim.
"Yapma Çetin. Söz bir daha olmayacak ama bu defalık affet. Hem onların suçu yok ki." Dediğimde Çetin bana öfkeyle dönüp
"Suçları yok mu? Sana bakarken gördüm ayrıca kendimi milletin ağzına sakız yapmaya niyetim yok. Bugünden sonra zaten öyle bir şey yapma gibi bir şansın yok." Diye öfkeyle konuştuğunda hiç bir şey yapamadım. Çünkü şu an bende korkuyordum.
Beni merdivenlerden sürüklerken biraz sonra göreceğim şeyleri kaldıramayacağımı biliyordum. Çetin salona doğru beni sürüklediğinde gördüğüm manzarayla ne yapacağımı şaşırdım. Bütün adamlar salonda toplanmıştı. Hepsi dizlerinin üstündeydi karşılarında da Tarık vardı. Çetin beni Tarık'a doğru ittikten sonra hepsine dönüp kısa bir göz gezdirdi.
"Girin!" Diye emir verdiğinde açık bahçe kapısından onlarca koruma girdi. Ellerinde silahlarıyla.
"Çetin!" Diye son kez yalvardığımda bana dönüp attığı tokatla neye uğradığımı şaşırdım.
"Tek bir kelime daha söylersen seni önceki işkencelerini özleyecek duruma getiririm." Dedikten sonra yerde dizleri üstünde oturmuş adamların başına birer koruma geldi.
Çetin ise benim başımı onlara doğru çevirip "Gözlerini kapatırsan seni buna pişman ederim. Çocuğu taşıyor olabilirsin ama sana olan öfkemi biliyorsun." Dedikten sonra ben sadece başımı sallayabilmiştim.
Bir anda silahların patlamasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım. Gözlerimin önünde onlarca insan ölürken hiç bir şey yapamıyordum. Bir anda yere çöküp ağlamaya başladığımda önümdeki cesetleri gördükçe kendimden nefret ediyordum.
Ellerim titremeye başladığında kulağımda silah sesleri uğulduyordu.
"Sana benim karşımda bir adam için ağlamayacaksın demedim mi?" Çetin'in öfkeli sesinin ardından kolumdan tuttuğu gibi sürüklemeye başlamıştı. Ben ise az önce olanların şokunu atlatamamıştım. Korku,vicdan azabı,üzüntü bütün benliğime işlerken ben hiç bir şey yapamıyordum.
Çetin hışımla odasının kapısını açtığında beni yatağın üstüne fırlatmıştı. Neden kendi odam değil de onun odasındaydım.
Çetin baş ucumda volta atarken sakinleşmeye çalışıyor gibiydi. Ben ise gözyaşlarımı durduramıyordum. Ağzımdan kaçan bir hıçkırıkla Çetin öfkeyle bana doğru dönüp yanıma yaklaşmaya başlamıştı.
"Ağlama!" Diye bağırdığında korkudan daha çok ağlamaya başlamıştım. Çetin'in bir anda dudaklarıma yapışmasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım. Çetin'i üstümden itmeye çalışıyordum ama ben direndikçe onun öpüşü daha da sertleşiyordu. Aklıma bir ay önceki lanet anlar gelince Çetin'i sert bir şekilde ittirdim ama bir işe yaramamıştı. Tam tersi Çetin daha da sinirlenmişti. Beni zorla yatağa yatırdığında kurtulmaya çalışıyordum ama başaramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rozerin -Töre Serisi 2-
General FictionBütün yollar çıkmaza giriyordu. Hayallerim,umutlarım siyaha dönüşürken pes edemiyordum. Vazgeçemiyordum. Kurtulmak istiyordum. Yaşamak,nefes almak istiyordum TÖRE SERİSİNİN İKİNCİ KİTABİ İLK ONU OKUMANİZİ TAVSİYE EDİYORUM