Diyarbakır'da olduğum için bölüm geç geldi. Kuzenim evlendiği için onun telaşındaydık
Çetin gözlerimin içine bakarken ne düşünmem gerektiğini unutuyordum. Mantığımı yitiriyordum. Demir etrafta keyifle dolanırken bir anda dikkatimi çekmişti. Dikkatimi Demir'e verdim. Çetin konuşurken gözlerine bakmamak mantıklıydı.
"Bazı şeyler değişecek. Yaptığın hatanın bedelini elbette ödeyeceksin ama şimdi sırası değil. Bebek bir yaşına bastığında bu evden yollanacaksın. Bir süre başka yerde tek başına yaşayacaksın. Bebeğimiz ilk cümlesini söylediğinde duymayacaksın. Yürüdüğünü görmeyeceksin. Bir sürü anı kaçıracaksın çünkü sen benden gitmeyi düşündün." Çetin cümlesini bitirdiğinde dehşete kapılmıştım. Böyle bir şeyi nasıl söyeleyebiliyordu.
"Bebeğimden beni ayıracaksın öyle mi?" Diye bağırıp ayağa kalktığımda Çetin'de ayağa kalkmıştı.
"Normalde seni öldürmem gerekiyordu. Gözünün yaşına bakmadan seni yok etmem gerekiyordu ama şimdi bunu yapamam." Dediğinde öfkeden gözüm dönmüştü. Beni sevdiği halde böyle bir cezayı nasıl düşünebiliyordu ki. Bilincim kapalıyken söylediği o sözler yalan mıydı?
"Öldür o zaman. Beni zaten sen yok ettin ki. Bana yaptıklarını unuttun mu? Kaçırdın!" Gözümden akan yaşı elimin tersiyle silip ona doğru bir adım attım.
"Tecavüz ettin!"
"Gözümün önünde onlarca adam öldürdün!" Dediğimde elimle onu sertçe itip
"Bir ay boyunca işkence yaptın!" Sesim git gide artarken ben tükeniyordum.
"Hayallerimi birer birer yıktın! Ama ben ne yaptım? Ne suçum vardı?" Yere oturup ağlamaya başladığımda hiç bir şeyi umursamıyordum. Çetin yine aynıydı. Aynı acımasız,kalpsiz adamdı.
"Ben masumdum. Bu hikayede herkesin bir suçu varken benim suçum yoktu. Senin gibi bir adama aylarca katlandım. Senin çocuğunu taşıyorum. Senin oğluna annelik yapıyorum! Sen buna rağmen bir kere olsun gittiğim için bana en ağır cezayı veriyorsun!" Ağzımdan kaçan hıçkırıklara rağmen konuşmaya devam ettim.
"Ne annemden ne babamdan sevgi gördüm. Eğer gidersem bebeğimde böyle olacak. Bebeğim benim gibi büyüyeceğine beni öldür. Ben onun her anında yanında olmak istiyorum. Ailemden görmediğim sevgiyi ona göstermek istiyorum. Sen karşıma geçip beni onsuzlukla cezalandıracağını söylüyorsun!" Ellerim titrerken gözlerimi sıkıca kapattım. Çetin hiç bir şey söylemiyordu. Onun sessizliği artarken benim ağlamalarım,hıçkırıklarım evin duvarlarında yankılanıyordu.
Çetin sustukça korkularım büyüyordu. Onun susması beni öldürüyordu. Söylediklerimden sonra söyleyecek onlarca şeyinin olması gerekiyorken Çetin susuyordu.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Dakikalar asır gibi geliyordu. Gözlerimin önünde yaşananlar vardı. Yaşadıklarım,çöküşlerim iliklerime işliyordu. Kapının kapanma sesiyle kendime biraz olsun gelebilmiştim. Başımı kaldırdığım an Batuhan,Çetin'in üstüne geliyordu.
"Ne yaptın lan kardeşime?!" Diye bağırdığı an ayağa kalkmaya çalıştım. Bir anda ayaklarım beni tutmazken yine yere çökmüştüm.
"O senin kardeşin değil!" Dediğinde kaşlarımı çatmıştım. Batuhan'ın beni kardeşi gibi gördüğünü o da biliyordu. Bu a rağmen gösterdiği tepki saçmaydı.
"Rozerin benim kardeşim!" Batuhan,Çetin'in yakasına yapıştığında aralarında geçen olaya anlam veremiyordum.
"Hayır! Kendine gel! Rozerin'in evlatlık olması senin kardeşin olduğu anlamına gelmiyor! Böyle bir şey olamaz. İmkansız!" Diye bağırdığında ben hiç bir şey söyleyemedim. Çetin'in kurduğu cümle beynimde yankılanırken gözlerim yanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rozerin -Töre Serisi 2-
General FictionBütün yollar çıkmaza giriyordu. Hayallerim,umutlarım siyaha dönüşürken pes edemiyordum. Vazgeçemiyordum. Kurtulmak istiyordum. Yaşamak,nefes almak istiyordum TÖRE SERİSİNİN İKİNCİ KİTABİ İLK ONU OKUMANİZİ TAVSİYE EDİYORUM