"Sen misin bilmiyorum." Belimi kapayıp onlara döndüğümde Çetin dikkatle bana bakıyordu.
"Sırtındaki yanık ne zaman oldu? Orada önceden doğum izi var mıydı?" Diye sorduğunda düşündüm.
"O iz kendimi bildim bileli var. Annem çay döküldüğünü babamda yangın çıktığında olduğunu söylemişti." Çetin derin bir iç çektiğinde Batuhan ayağa kalkmıştı.
"Hastanede DNA testi yaptırdım. Sonuçlar yakında çıkacaktır." Batuhan bana doğru adım atarken gözlerindeki umudu görmek beni allak bullak etmişti. Ellerini yanağıma koyup beni kendine yaklaştırdığında endişelenmiştim.
"Sen benim kardeşimsin. Hissediyorum Rozerin. Eğer benim kardeşim olduğun açıklanırsa o zaman ne istersen onu yaparız. Nerede,Nasıl yaşamak istersen oraya gideriz. 19 yılın acısını çıkarırız." Çetin Batuhan'ın ensesinden tutup fırlattığında korkuyla geri çekildim.
Çetin yine burnundan soluyordu.
"Benim karımı benden götürmene izin vermem!" Diye bağırdıktan sonra kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. Merdivenlerden hızla çıkarırken yine öfkesi onu ele geçirmişti. Az önce dediklerini hala unutmamıştım. Elinden kurtulmaya çalışsam da fayda etmiyordu.
Çetin beni büyük bir odaya soktuğunda içeriye hayran kalmıştım. Her taraf bembeyazdı. Duvardaki büyük siyah-beyaz fotoğraftaki kadının güzelliği beni büyülemişti.
"Annemin odası." Çetin'in söylediği cümleyle gözümden bir damla yaş akmıştı. Zaten orada gözyaşım her zaman hazırdı.
"Fotoğraftaki annen mi?" Diye sorduğumda Çetin elini cebine koyup fotoğrafa bakıyordu.
"Düğünde çekilmiş bir fotoğraftı. Annem bu fotoğraf için özgürlüğümün son günü diyordu. Çünkü babam her zaman annemi kaybetmektem korktu. Bu yüzden nefes almasına bile izin vermiyordu." Dedikten sonra çekmeceden bir fotoğraf makinası çıkardı. Ne yaptığına anlam veremiyordum. Bir anda beni çekmesiyle şaşırmıştım. Eski zaman bir fotoğraf makinasıyla beni çekmesine anlam veremiyordum. Şaşkınca ona bakarken söyledikleri beni ürpertmişti.
"Babam bu makinayla o fotoğrafı çekmiş." Dedikten sonra alttan çıkan fotoğrafı bana uzattı.
"Bu fotoğrafa iyi bak. Çünkü bu gün senin özgür geçirdiğin son gün oldu. Gitme ihtimalini düşündüğün an bu fotoğrafa bak. Şu andan itibaren sen benim esirimsin. Benden gidemezsin. Benden başkasını sevemezsin. Bundan sonra benimle uyuyup benimle kalkacaksın. Her anında ben olacağım." Çetin beni git gide korkuturken yanıma daha da yaklaştığında adım dahi atmama izin vermeden alnını alnıma dayamıştı.
"Beni affet demeyeceğim çünkü beni affetmekten başka çaren yok. Bana kin besleyemezsin. Benden vazgeçmeyi düşünemezsin. Benden asla ama asla gidemezsin. Gittiğin gün öldüğün gün olur." Dedikten sonra ağzımı açmama izin vermeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Çetin beni öperken sanki bir şeyler anlatıyordu. Önceleri öfke ve intikam olan öpücükler yerini şefkate bırakmıştı. İncitmeye korkuyor gibiydi. Gözümün önüne beni ilk öptüğü an geldiğinde onu itmeye çalıştım.
O an gözümün önüne gelirken korkuyla geri çekildim. Sanki biraz daha devam etse yine aynı şeyleri yapacaktı. İstemediğim halde bedenime zorla sahip olacaktı. Bu his,korku bütün vücuduma yayılırken nefes alamadığımı hissettim. Gözümü kapatıp başka şeyler düşünmeye çalışsam da olmuyordu. Aklıma vurmaları gelirken,kulaklarımda ablamın adını haykırması çınlıyordu.
"İyi misin?" Çetin'in sesiyle her şey daha kötüye gidiyordu. Aklıma bütün kötü anlar hücüm ederken geriye doğru adım atıyordum. Her attığım adım başka kabuslarımı hatırlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rozerin -Töre Serisi 2-
General FictionBütün yollar çıkmaza giriyordu. Hayallerim,umutlarım siyaha dönüşürken pes edemiyordum. Vazgeçemiyordum. Kurtulmak istiyordum. Yaşamak,nefes almak istiyordum TÖRE SERİSİNİN İKİNCİ KİTABİ İLK ONU OKUMANİZİ TAVSİYE EDİYORUM