Bir önceki bölümde yaptığınız yorumlar için çok teşekkür ederim.
Yeni Bölümler bundan sonra Cuma ya da Cumartesi günleri yayınlanacaktır.
Hepinizi çok seviyorum. Umarım beklediğinize değmiştir.
Çetin bana öfkeyle bakarken bana doğru gelmeye başladığında bakışlarımı yere sabitleyip konuşmaya başladım. Gözlerine bakarsan konuşamam diye korkuyordum.
"Özür dilerim. Ne olur bana zarar verme. Beneğimin düşme riski var. Lütfen ona zarar verme." Çetin yanıma yaklaşıp hiç bir şey söylemeden karşımda duruyordu. Ellerini yumruk yapmış sanki öfkesini yenmeye çalışıyor gibiydi. O an aklıma çocukluğum gelmişti. Abim de öfkesini yenmeye çalıştığında böyle yapıyordu. Abime sarıldığımdaysa öfkesi geçiyordu.
Bir anda Çetin'e sarıldım. Aklıma abim gelince gözyaşlarım yerini hıçkırığa bırakmıştı.
"Özür dilerim." Hıçkırıklarımın arasından sürekli bunu tekrarlıyordum. Aslında bu özürlerimin hepsi Merteydi. Aşık olduğum,bana aşık olan adama veda ettiğim içindi. Bu gözyaşlarım Çetin'den korktuğum için değildi. Mert ne olursa olsun beni kabul ettiği için ama ben buna rağmen onun yanında olamadığım içindi. Hıçkırıklarım Çetin için değildi. Abim içindi. Veda edemediğim abim içindi.
Belimde hissettiğim ellerle biraz durulmuştum. Çetin'de bana sarılıyordu.
"Tamam. Sakinleş. Sana da bebeğe de zarar vermeyeceğim." Dediğinde ondan ayrıldım. Çetin bana dikkatle bakarken gözlerinde şefkat gördüğüme emindim. Çetin'in hala bir vicdanı vardı ve bu içimi rahatlatmıştı.
"Bir daha arkamdan iş çevirirsen seni kimse elimden alamaz." Dedikten sonra odanın kapısını açmıştı. Odanın kapısı açılır açılmaz içeri Batuhan girip bir Çetin'e bir de bana bakıyordu.
"Batuhan sakın! Sakın bir daha arkamdan gizili kapaklı işler çevirme. Bir daha bana yalan atmaya kalkma. Yoksa sende acımasızlığımı görürsün." Dediğinde Batuhan Çetin'e tek kelime etmeden benim yanıma gelip bana sarıldı.
"Sana bir şey yaptı mı?" Diye fısıldadığında sessizce "Hayır." Dedim. Odanın kapısı sert bir şekilde kapatılınca ikimizden birbirimize baktık.
"Çetin hala sinirli." Dediğinde ona baktım.
"Sanırım Çetin'de hala vicdan var." Dediğimde Batuhan kaşlarını çatmıştı.
"Biliyorum da sen nasıl anladın? Çetin bir bana bir de Buke'ye bu yüzünü gösterdi." Dediğinde başımı hayır anlamında salladım.
"Az önce ona sarıldıktan sonra ona baktım. Gözlerinde şefkat vardı. Bak nasıl oldu bilmiyorum ama Çetin'i ilk kez böyle gördüm. Ben Çetin'in gözlerinin karanlığın esiri olduğunu düşünüyordum ama az önce öyle bir baktı ki karanlıktan eser yoktu." Dediğimde Batuhan gülmeye başlamıştı. Merakla
"Neye gülüyorsun?" Dediğimde Batuhan gülmeye devam ediyordu. Batuhan güldükçe benim sinirlerim bozulmaya başlamıştı.
"Batuhan!" Öfkeyle ayağımı yere vurup bağırmıştım. Batuhan sinirlendiğimi anlamış olacak ki gülmeyi bırakmıştı.
"Neden güldün?" Dediğimde Batuhan kendini yatağa atıp
"Planın ilk halkası oluştu. Çetin eğer sana vicdanı olduğunu gösterdiyse işimiz daha da kolay. Bu arada bana bir telefon borçlusun." Dediğinde odadaki oturma grubuna yöneldim.
"Korkuyorum." Dedikten sonra kendimi koltuğa bırakıp bir süre gözlerimi kapattım.
"Neden?" Batuhan'ın sorusuyla gözlerimi hafifçe aralıyıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rozerin -Töre Serisi 2-
General FictionBütün yollar çıkmaza giriyordu. Hayallerim,umutlarım siyaha dönüşürken pes edemiyordum. Vazgeçemiyordum. Kurtulmak istiyordum. Yaşamak,nefes almak istiyordum TÖRE SERİSİNİN İKİNCİ KİTABİ İLK ONU OKUMANİZİ TAVSİYE EDİYORUM