Artık olaylar başlıyor. Bu bölümlük bir sınır olmayacak ve yeni bölüm üç gün içinde gelecek.
"Yekta mı geliyor?" Çetin'in yüz hatları gerilirken elleri yumruk olmuştu. Öfkeyle konuşmaya başladı. Korkuyla ona bakmıştım.
"Herkesi hazırlayın. Görkemli bir karşılama yapalım." Dediğinde yerinden kalkmıştı. Bir adım atmasına bile izin vermeden önüne geçtim.
"Enişteme zarar vermeyi aklından bile geçirme!" dedim sesimi yükselterek. Çetin beni koltuğa doğru itip yürümeye devam etti. Batuhan, Çetin'in arkasından giderken Tarık'ta başıyla selam verip kapıdan çıktı. Artık düşüncelerimi zerre önemsemeyen Çetin'e alışmıştım. Sesimi almıştı bu adam. Kimseye duyuramıyordum.
Bir şey yapmam gerekiyordu. Eniştem geliyorsa kesinlikle hazırlıklı gelirdi. Korkuyordum. Öfkesine yenik düşüp tek başına gelmiş olma ihtimali beni korkutuyordu.
Ayağa kalkıp üçünün de gittiğini tahmin ettiğim yere doğru yöneldim. Çetin'in çalışma odasında kesinlikle plan yapıyorlardı. Merdivenlerden sessizce çıktığımda kapının aralık olduğunu gördüm. Kapıya yavaşça yaklaşırken korkuyordum. Ama yapmam gerekiyordu. Enişteme zarar gelmemeliydi. Onların mutluluğu için, yeğenlerim için Mert'ten vazgeçmişken şimdi bunun boşa olduğunu görmek istemiyordum. Bu kadar şeyi bir hiç uğruna yaşamak kendimi kaybetmeme neden olurdu.
"Neredeler? Nasıl buldular?" Diye Çetin öfkeyle konuşurken ellerim titremişti. Yumruklarımı sıktım.
"Önceden de biliyorlarmış ama uygun zamanı kollamışlar. Şu anda Almanya'ya iniş yaptılar." dedi Batuhan sinirli bir sesle. "En çok güvendiği adamlarla gelmiş. Sanırım içeriye casus koyduğumuzu anladı. Almanya'ya geldiğini bile zar zor öğrendik. Tedbirli davranıyor ama her şeyden önemlisi neden Mert de onunla gelmiyor?" Batuhan'ın sorduğu soruya cevabı Tarık vermişti.
"Yekta Kandar güçlü bir iş adamı ama kardeşi zayıf halka." Dedi düşünceli bir sesle. "Annesi ne kadar oğlunu ön plana çıkarmaya çalışsa da başaramıyor. Yekta Kandar kardeşini yanında getirirse kaybedeceğini bilecek kadar aklı başında bir adam." Çetin'in homurdandığını duysam da ne dediğini anlamadım. "Küçük Beyi öldürmeye kalktığını bu evdeki herkes biliyor. Kapıdakiler Mert Kandar'ı vurmasa ben vururum. Ben vuramazsam sen vurursun. Sen vuramazsan Çetin Bey vurur."
Batuhan'ın sesi sinirliydi. "Kimin vurduğunun önemi yok. Mert bu evden nefes alarak çıkamaz." Dediğinde ellerim titremeye başlamıştı. Kapının önüne yavaşça çöküp içeridekileri konuşmaları dinlemeye devam ettim.
"Yekta geldiğinde Rozerin ortalarda görünmeyecek. Bu evi başlarına yıkarım ama Rozerin'i bu evden çıkartmam. Çünkü o bana ait." Çetin'in söylediği sözler beni huzursuz ediyordu.
Tek bir şey biliyordum: Yekta eniştem beni almadan gitmezdi. Çetin'de beni bırakmazdı. İkisi de dediğim dedikti ve eğer biri geri adım atmazsa çok kan akacaktı. Belki de masum insanlar ölecekti. İstemiyordum. Bunu görmeyi istemiyordum. Ne tercih yapmam gerek onu da bilmiyordum.
Eniştemle gidersem Mert'le olmayacaktım. Olamazdım. İstemiyordum. Bir çocuğun canına kast ettiyse ona nasıl güvenebilirdim? Üstelik bu çocuk Demir'di. Beni sevdiği için bile yapmış olsa bu vicdansızlıktı. Eniştemle gidersem Demir'in büyüdüğünü göremeyecektim. Anne dediğini duyamayacaktım. Eğer bu evden dışarıya adım atarsam Batuhan'ı, beni değiştirmeden kabul eden tek insanı kaybedecektim. Eğer gidersem Berat'la evlenecektim. Bu defa o kan kusturacaktı. Çetin'e ben de arkamı dönersem o hiçbir şekilde durmazdı. Ne beni affederdi. Ne de eniştemi. İkimizi de öldürürdü."Rozerin'i ben alırım. Merak etme bir kardeş daha kaybetmeyi kaldıramam. Demir'in annesiz büyümesine izin vermem. Ölmek var. Dönmek yok. Bugün bu evde iki tarafta sonuna kadar gidecek. Kazanan sen olacaksın. Rozerin'i kaybetmeyeceksin." dedi Batuhan gözlerimin nemlenmesine sebep olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rozerin -Töre Serisi 2-
General FictionBütün yollar çıkmaza giriyordu. Hayallerim,umutlarım siyaha dönüşürken pes edemiyordum. Vazgeçemiyordum. Kurtulmak istiyordum. Yaşamak,nefes almak istiyordum TÖRE SERİSİNİN İKİNCİ KİTABİ İLK ONU OKUMANİZİ TAVSİYE EDİYORUM