Beş Büyük Ulustan uzakta, dondurucu soğuğun ortasında kar fırtınası ile çevrelenmiş devasa bir saray, azametle göklere yükseliyordu.
Saray yaklaşık yüz hektar araziye tek bir gecede kurulmuştu. Görkemli duvarları Sodalit taşından yapılmıştı. Mavi ve şeffaf yapısı, berrak bir gölün yüzeyi gibiydi. Uzaktan bakıldığında hem asil hem de çılgın ruhu yansıttığı görülüyordu. Bu şüphesiz sarayı yöneten iki kişinin ruhlarını temsil ediyordu...
Kapısında kocaman harflerle "Namnamnam" yazıyordu. Koskoca sarayın ismi bir kaza sonucu koyulmuştu ve daha sonrasında kimse değiştirmeye tenezzül bile etmemişti. Çünkü bu ismi Yüce Namikage ramen yerken koymuştu. O, asla hatalı bir davranışta bulunmazdı. Bu yüzden sarayın ismi, kimsenin gülmediği bir şaka olarak kalmıştı.
Sarayın uzun koridorlarına her sabah olduğu gibi bir kargaşa hakimdi. Ellerinde tabaklar ve kaşıklarla oradan oraya koşuşturan yardımcılar, Namikage'nin kahvaltısını en iyi şekilde hazırlamak için uğraşıyorlardı. Ama asıl sorun kahvaltıyı hazırlamak değildi.
Asıl sorun Namikage'yi uyandırmaktaydı...
Namikage'nin uyuduğu salonun önünde durup hararetli bir şekilde aralarında konuşan hizmetçiler de bunu ispatlıyordu.
"Kim uyandıracak?"
"Sen git!"
"Hayır olmaz! Sen git."
Her sabah aynı konuşma yaşanıyordu ama Namikage'yi uyandırmak için aralarından hiçbiri gitmiyordu, çünkü onların yerine başka biri uyandırıyordu. Üç yardımcı koridorun başında gördükleri siyah figürle birlikte derin bir 'oh' çektiler. Her sabah olduğu gibi bu sabah da Namikage'yi uyandırmak zorunda kalmayacaklardı.
Kuzgun karası saçları ve kömür gözleriyle, simsiyah geceliğini giyen Sasuke, baştan aşağıya yas içinde gibiydi. Ama onu tanıyanlar yas tutmayacak kadar umursamaz olduğunu bilirdi.
"Uyanmadı mı?" Sasuke yaklaştığında soğuk bir şekilde sordu. Yardımcılar hemen kafasını iki yana sallayarak kenara çekildiler.
Sasuke kapıyı tıklatmayacak kadar kaba biri olduğu için kapıyı tekmeleyerek açtı ve içeriye girdi. "Uyan lan!"
Kapının iki yanında dikilen yardımcılar irkilerek kaçtı ve ikisini yalnız bıraktı. Namikage'ye sadece Sasuke bu şekilde davranabilirdi. Sasuke, Namikage'nin sağ koluydu ve o yokken sarayda Sasuke'nin lafı geçerdi. Sasuke soğuk yüzü ile zaten korkulan biriyken, Namikage'ye yakın olması onu daha da ulaşılamaz biri yapıyordu.
Namikage onca gürültüye rağmen uyanmamıştı. Hâlâ kocaman yatağının içinde pamuk yastıklara sarılarak uyuyordu. Sarı saçları yatağa dağılmıştı ve altın varaklı salonda onun hafif nefes alış verişi dışında hiçbir ses yoktu. Ha, bir de Sasuke'nin sinirli sesi vardı ama bu pek de alışılmadık bir şey değildi.
"Günaydııınn." Sasuke yaklaşıp yatağa eğildi ve Naruto'nun kulağına sertçe bağırdı. "Uyaaann." Naruto gözlerini açmayınca Sasuke acımadan Naruto'nun suratını tokatladı. "Kalksana piç."
Naruto yine uyanmadı. Sasuke onun ne kadar derin uyduğunu iyi biliyordu. Bazen o uyanmayınca kaldırıp dişlerini fırçalar, yemek yedirir, tahtına oturtturur ve hatta banyo bile ettirirdi. Ancak Naruto tüm bunlar olurken uyurdu. Cidden uykusu o kadar derindi ki bıraksalar günün yirmi dört saati uyurdu.
Sasuke onun kalkmayacağını anladığında şaşırmadı. Bu duruma alışmıştı. Kaz tüyü yorganı kaldırarak açtı ve Naruto'yu yataktan koparmaya çalıştı. Naruto'yu sürükleyerek büyük koltuğa koydu ve onun için birkaç resmi kıyafet çıkardı. Ardından sabah sabah bu kadar süslü giyinmenin saçma olduğunu düşünüp sadece pelerin gibi olan bir sabahlık giydirdi.
Naruto pelerini giydirilirken uyandı, yavaşça gözlerini araladı ve Sasuke'ye baktı. İkisi de bir şey söylemeden bir süre bakıştıktan sonra aynı anda sırıtarak birbirlerine orta parmak çektiler. Ardından Naruto yeniden uyudu. Sasuke de iç geçirip onu kaldırdı.
Kapıdan çıktıklarında Naruto'nun uyuduğu belli olmasın diye Sasuke ona yürümesi için destek oluyordu. Kimse Namikage ve onun sağ kolu Sasuke'nin yüzüne bakacak kadar yürekli değildi, bakışları önlerinde olduğu için kimse onun uyuduğunu görmedi. Hoş, görseler de sorun olmazdı zaten, Namikage'nin günler boyunca gözünü açmadan uyuduğu zamanlar da olmuştu. Herkes bu görüntüye aşinaydı.
Sasuke sonunda abartılı kahvaltı masasına ulaştığında baş köşeye Naruto'yu oturtturup yanına çöktü. Önce Naruto'ya yedirdikten sonra kendisi yerdi genelde. Bu sefer oturduktan sonra başını sol elinin üzerine koyarak yorgun gözleriyle sessiz sarayın içine baktı. Ardından acı bir yalnızlık hissi kalbini delip geçti. Naruto son zamanlarda sürekli uyuyordu. Sürekli gevezelik eden, gülümseyen hâlini hatırlayınca Sasuke'nin kalbi sıkıştı.
Nasıl birden bu hâle gelebilmişlerdi?
Üzgünce bakışlarını gümüş çatallara indirdi. Bunların olması onun suçuydu. Nasıl gelip de şikayet edebilirdi ki?
• • •
Bu hikâyeyi, beni özelden shipsiz bir Naruto hikâyesi yazmam için sıkıştıran pezevenge inat olsun diye yazıyorum. Ve buradan ona sesleniyorum: BU KİTAP SANA GİRSİN. Teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMİKAGE | SasuNaru
FanfictionKonoha'da dışlanan Naruto, Sasuke ile köyden kaçıp kendi klonlarıyla dolu bir ülke yarattı ve o ülkenin Namikage'si oldu. •👑• "Efendim, ülkenizin adı ne olsun?" Ramen yiyen Naruto: "Nam nam nam." "Pekâlâ. O zaman ülkenizin adı 'Namnamnam' ve siz...