1.9

437 63 29
                                    

Bilinmeyen yaratığın saldırısından sonra Namnamnam sarayında her şey garip bir şekilde normaldi. Fırtınadan önceki sessizlik gibi... Sasuke sarayın güvenliği için gerekli tedbirleri almıştı ama herhangi bir saldırı olmadı. Sanki... Göz dağı vermek için yapılmış bir saldırı gibiydi.

Ancak kimsenin bunun üzerine düşünmek için zamanı yoktu. Çünkü yaratık sayesinde at arabası parçalandığı için Naruto ve Sasuke saraya işaret fişeği göndermiş, kısa zamanda onları almak için sürü sürü klon gelmişti ama o kısa zaman diliminde ikisi de hasta olmuştu. Namnamnam sarayını içine alan adanın keskin bir soğuğu vardı, bir rüzgar estiğinde buzdan bir kapana sıkışmış gibi hissederdiniz. Üstelik Naruto ve Sasuke, sözde "Killer Bee" ile anlaşma yapmaya giderken fırtına hafif olsa bile devam ediyordu, hastalanmaları şaşırtıcı değildi.

Neredeyse bir hafta kadar sarayın içindeki karmaşa dinmedi. Sürekli ateşlerini dindirmek için su taşındı ilaç kaynatıldı, bağışıklıklarını güçlendirecek besinler pişirildi... Naruto ve Sasuke yine de uzun zaman kendilerine gelemediler.

Ve nedense tüm karmaşaya rağmen Kakashi ve ekibinin etrafındaki güvenlik önlemleri asla düşmedi. Onlar ise bu bir hafta boyunca odalarında oturup karmaşayı izlemekten başka bir şey yapamadılar.

Sasuke daha önce iyileşebilecekken, gözlerini açtığı an, soluğu, hastalığı -onunla karşılaştırılınca- daha ağır atlatan Namikage'nin yanında aldığı için bir hafta sonra anca ayaklanabilmişti. Hala gözleri kızarıktı, boğazı yanıyordu, halsiz hissediyordu ve ağzında hiç gitmeyen metalik bir tat vardı. Naruto'nun ise ateşi dinmiş olmasına rağmen hala gözlerini açamıyordu.

Sasuke aynada hastalığı yeni atlatmış yüzüne baktı, solukluğu korkutacak cinstendi. Vücudunu esneterek pencerenin yanına geldi ve beyaz örtüsünü giyinmiş doğaya baktı. Anında kaşları çatıldı.

Fırtına tamamen dinmişti.

Karlar hala yavaş yavaş yeryüzüne inmeye devam ediyordu ama bir hafta önceki fırtınayla karşılaştırılamazdı bile.

Kakashi ve ekibinin "bozuk" gemilerini tamir ettirip onları buradan postalayabilirdi. Ardından ise eski sakin yaşantılarına geri dönebilirlerdi. Geçen gün gördükleri yaratığın çaresine de sonra bakabilirdi. Onlar buradan giderken hafızasını silebilirlerdi.

Sasuke Naruto'yu bu meseleye karıştırmak istemiyordu. Naruto neden onlardan özür dilemek istiyordu, ya da neden onlarla yüzleşmekte ısrar ediyordu bilmiyordu ama içinde, onlarla yüzleşmesine izin verirse Naruto'nun iyiye giden durumu yine diplere çekilecekmiş gibi hissediyordu. Çünkü ne zaman yıllar önce olan o olaydan konu açılsa, veya o olayı hatırlatacak herhangi bir şey yaşandığında Naruto'nun durumu belli bir şekilde kötüleşiyordu; yüzü bembeyaz oluyordu, durgunlaşıyordu ve Sasuke onu zorla, kafasının içinde kurduğu kabuslarla dolu küçük dünyadan çıkarmaya çalıştığında sudan çıkmış balığa dönüyordu.

Bunun olmasına izin veremezdi. Naruto ile aralarındaki buzlar günden güne eriyordu. Böyle bir zamanda, her şey iyiye giderken eskisi gibi olmak istemiyordu.

En iyisi onun haberi olmadan halletmekti.

Kapıyı çalma nezaketinde bile bulunmayan klon bağırarak içeriye girdiğinde Sasuke düşüncelerinden sıyrılmak zorunda kaldı.

"Efendim! Efendim! Fırtına dinmiş!"

Sasuke iç geçirdi, "görebiliyorum. Sessiz ol."

Klon aniden Namikage'nin büyük yatağın bir köşesinde kedi gibi kıvrılmış uyuduğunu fark edince irkildi. Haddini aşmıştı. Hemen yerlere eğilip sessizce özür diledi.

Sasuke onu görmezden geldi. "Naruki nerede?"

Klon anında cevapladı, "bir haftadır beri neredeyse hiç görmüyoruz. Artık saray mutfağına menüyü düzenlemek veya kurabiye yapmak için de gelmiyor. Şimdi de nerede olduğunu bilmiyorum. Affedin."

Sasuke, Kakashi ve ekibini postalarken Naruki'yi, Naruto'nun yanında bırakınca içinin rahat olacağını düşünmüştü ama duyduğu şeylerle duraksadı. "Biz hasta olduğumuzdan beri ortalarda görünmüyor, ha? Peki bizi hiç ziyarete geldi mi?"

Klon: "Geldi. Üç kere. Size ballı çay getirmişti."

Sasuke camdan dışarıya düşünceli bir şekilde baktı. Mavi saten geceliğinin kemerini düzeltti. Birkaç dakika sessiz kaldı.

Klon sabırla bekliyordu, sonunda sordu;

"Sasuke-sama, dediğiniz gibi misafirleri gönderecek misiniz? Sonuçta fırtına dindi."

"Evet. Hazırlıkları yapın. Gidin ve onlara haber verin, hazırlansınlar."
Onlar için bilinmeyen ada macerası burada sona eriyor.

Klon başını sallayıp hemen çıktı.  Sasuke bir süre daha camdan dışarıyı izledi. Naruto'nun boğuk öksürüğüyle irkildi. Naruto'nun gözleri hâlâ kapalıydı, elini ağzına bastırmış öksürüklerini durdurmaya çalışıyordu. Her bir öksürükle bedeni şiddetle titriyordu. Sasuke hemen yanına koştu ve yatağın yanında diz çöktü.

Naruto burnunu çekti, gözlerini açıp baktığında bilinçsiz gibiydi. Sasuke de hiçbir şey söylemeden mavi gözlerine baktı. Sonunda Naruto halsizce ona orta parmak çekince Sasuke şaşırmadı, hatta sırıtarak karşılık verdi.

Naruto yavaşça gözlerini yeniden yumup uykuya dalınca, Sasuke hâlâ kapalı göz kapaklarına sanki içindeki okyanusu görmek ister gibi bakmaya devam ediyordu.

Elini tuttu. Alnına dudaklarını bastırarak ateşini ölçerken mırıldandı, "onları göndereceğim." Naruto'nun ne kadar kızacağını tahmin edebiliyordu. Hatta ayaklarını yere vura vura sözde Namikage'yim ama herkes arkamdan iş çeviriyor dediğini duyar gibi oldu.

Belki bu seferki tepkisi bu kadar sevimli olmayabilirdi ama Sasuke'nin başka çaresi yoktu.

"Senden habersiz yaptığım için özür dilerim... Böylesi herkes için daha iyi."

Son sözlerle birlikte dış cübbesini aldı ve odadan rüzgar gibi çıktı.

Kapı arkasından kapandığında etraf sessizleşti, kasvetli hava ağırlaştı. Namikage çift kişilik yatağın küçük bir kısmında her şeyden habersiz derin uykudaydı.

NAMİKAGE | SasuNaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin