3.7

394 52 64
                                    

Adanın semaları, akşam saatlerinde atılan bombalarla siyaha boyanmıştı. Hava fırtına olacakmış gibi yoğundu. Sarayın girişi atılan bombayla yıkıldı, altın varaklı giriş kapısı parçalandı, saray sallandı. Suyun dibinden çıkan dumanlı yaratıklar açılan girişten içeriye girmeye başlamıştı.

Naruto ve Sasuke, hızla balkona çıktılar ve gördükleri görüntüyle oldukları yere mıhlandılar. Bir saldırı bekliyorlardı ancak bu kadar ani ve sessiz olmasını beklemiyorlardı. Gözcü kulelerinin görüp saldırı olduğu hakkında haber vermesi gerekiyordu. Naruto kafasını çevirdiği an gözcü kulesinde kimse olmadığını fark etti. Öldürülmüşlerdi. Cesetleri, taş kuleden aşağıya sarkıyordu...

Suyun altından çıkan canavarların sayısını tahmin etmek imkansızdı, tam gerisi kesildi derken devamı geliyordu. Naruto ve Sasuke bunca zaman, düşmanların deniz üstünde görülmeden adaya nasıl ulaştıklarını araştırmıştı. Şimdi anlıyorlardı...

Krallığın yiyecek ihtiyacını karşılayan seranın üstünden siyah dumanlar çıktığını fark ettiklerinde Naruto ve Sasuke kendilerine geldiler. Böylesine karlı ve verimsiz bir adada serayı güç bela yapmışlar, bitki yetiştirmek için canlarını dişlerine takıp yıllarca uğraşmışlardı. Sekiz yıllık emekleri ve yaşam kaynakları o seranın içindeydi. Ve o sera şimdi yanıyordu.

Naruto, sarayı savunan Nazse'lere haykırdı, "Ne duruyorsunuz! Saldırın, saldırın!!"

Öfkeli sesi karlı dağlar arasında yankılandı. Namikage'nin emrini alan Nazse'ler savunmadan saldırıya geçtiler. Nazse'ler artık kendi şekillerine –birer canavara bürünmüşlerdi, aynı düşmanları gibi.  Ellerindeki uzun baltaları acısızca silahsız canavarlara karşı kullandılar. Ancak karşılarındaki yaratıklar saydam oldukları için öldürmek o kadar da kolay değildi. Savaşın seyrinin ne olduğunu söylemek için erken olsa da zamanla savunmayı kıran düşmanlara ve soğuk kanlılığını kaybeden Namikage'ye bakıldığında az çok kestirilebiliyordu.

"Söndürün şunu!" Diye emretti Naruto, sesi çaresizdi. Dev seranın neredeyse yarısı yanmıştı. Seranın üzerine kar atılıyor, su dökülüyordu ama nafile, yanmaya devam ediyordu. Sasuke soğuk kanlı olması konusunda bir şeyler söylüyordu ama Naruto duymuyordu bile. Tüm emekleri yanıyordu. Öyle ki saray bile umrunda değildi şimdi. Sarayı tek bir gecede kurmuşlardı, ancak seradakileri yetiştirmek yıllar sürmüştü. "Söndürün!"

Nereden geldiği belli olmayan bir ok Naruto'nun yüzünün tam önünde Sasuke tarafından durdurulduğunda, artık balkon kalmak için fazla tehlikeliydi. Sasuke, Naruto'yu zorla içeriye götürdü ve kollarını etrafına sararak sakinleştirmeye çalıştı,  Naruto'nun sakinliğini tamamen kaybetmesi demek herkesin sonu olurdu.

O anda bir grup Nazse panikle içeriye girdi. "Namikage-sama, depoya sızdılar!"

Sasuke bir yandan Naruto'yu tutmaya çalışırken bağırdı, "siz ne halt ediyordunuz!?" Sesi o kadar sertti ki Nazse'ler birkaç adım geriledi. Sasuke ardından neredeyse haykırarak eklemişti, "önceliğimiz depo ve seralar. Elinizi çabuk tutun!"

Bir Nazse soğuk kanlı bir şekilde konuştu, "efendim, burası kalmak için fazla tehlikeli. İkinci çıkıştan adayı terk edin lütfen. Savaş yeni başlamış olsa da depoları tamamen ele geçirdiklerinde her şey biter."

Naruto daha önce kimsenin duymadığı bir ses tonuyla, "ben Namikage'yim! Gerekirse burada öleceğim ama yine de kimseyi terk etmeyeceğim!"

Haddini aşan Nazse ve diğerleri cevabını almıştı. Bir daha itiraz edemediler. Nazse'ler koşarak çıkarken Naruto bir anda sakinleşti ve Sasuke'nin yakalarını kavradı. Buz gibi bir ses tonuyla sordu, "Naruki nerede?"

Sasuke bir an duraksadı. Ancak sonrasında dudaklarından bir "siktir" döküldü. Cevabını alan Naruto kapıya doğru koştu ve çarparak çıktı. Sasuke de peşinden koşuyordu. Naruki'nin kapısının önüne geldiklerinde Sasuke tekmeleyerek açtı.

Oda boştu.

Naruki yoktu.

"Aptal..." Sasuke boş odayı gördüğü an dişlerini sıkarak tıslamıştı. Naruto ifadesizdi.

Naruto odanın içine göz gezdirdikten sonra vakit kaybetmeden merdivenlere koştu. Aşağıya inerken Sasuke de peşinden geliyordu. Neyse ki sarayın içine sızamamışlardı daha. Belli ki yer altından direkt deponun içine girmişlerdi.

Deponun kırık kapısından içeriye girdiklerinde dışarıdan daha nefes kesici bir manzara karşılamıştı onları. Güç kristalleri halatlar ve garip aletlerle bağlanmış içindeki chakra çekiliyordu. Köşede ölü Nazse'lerin olduğu kanlı bir tepe vardı. Bir sürü çirkin yaratığın bakışları onlara dönmüştü. Naruto bir tek, insan formundaki bir yaratığın kolları arasında tutulmuş, boğazına bıçak dayanmış Naruki'yi görebiliyordu. Naruki, düşmanlarının karşısında güçlü ve boyun eğmez görünmeye çalışıyordu ama kapıda, Naruto'nun dolu gözlerle ona baktığını gördüğünde dizlerinin bağı çözüldü.

"Naruki..." Diye fısıldadı Naruto. Birkaç adım öne sendelemişti ki canavarların okları ona döndü. Sasuke kılıcını çekti ve Naruto'nun önüne geçti.

Naruki'nin arkasındaki korsana benzeyen yaratık kahkaha attı, "Naruki'nin anlattığı kadar varmışsınız. Ne fedakâr aşıklar ama!"

Sasuke kılıcını ona doğrulturken adam yalandan bağırdı, "ah ah! Durun bakalım. Burada patron benim. Tek bir adım atarsanız onu öldürürüm."

Naruki, Nazse'lerin eski kralıydı, kolayca yenilmesi ve tehtid malzemesi olarak kullanılması imkansızdı. Ama Naruki adamın ona enjekte ettiği garip sıvı yüzünden bilincini bile zar zor açık tutabiliyordu.

Naruto, Sasuke'nin yanına geçti ve ifadesiz durmaya çalışarak sordu, "ne istiyorsun?"

Adam gülümsedi, "Namikage-sama sizi görmek nasıl bir onur anlatamam. Söylentilerdeki gibi yıkılmaz görünüyorsunuz. Depoları inşa edebilen ve Bujuu güçlerini elinde tutabilen birinden de tam bunu beklerdim. Tabii ki–"

"Ne istiyorsun? Uzatma."

"Ben ki sizin aciz bir hayranınızım, neden bu kadar kabasınız ki?" Sözlerinden saf alay duyulabiliyordu. "Her neyse pek bir şey istemiyorum zaten. Naruki'nin canı karşılığında depolar, saray ve bu adanın tamamı–"

Sasuke sinirle hırladı, "bu ne cüret!"

"Sasuke-sama daha bitirmemiştim. Biraz sakin olalım. Bunları vermeniz karşılığında hayatınızı bağışlayabilirim. Dediğim gibi bu kadar." Korsan kılıklı adam gülümseyerek bitirdi. Naruki'nin sarı kirpikleri altından onu hayal kırıklığıyla izlediğini fark etti ama kararlılığından ödün vermemek için gözlerine bakamadı.

Sasuke bir şey söyleyecek oldu ki Naruto, "kabul ediyorum," diyerek herkesi susturdu.

Naruki yalvardı, "hayır, lütfen!"

Sasuke öfkeyle ona döndü ama Naruto'nun yüzünü gördüğünde ifadesiz haline geri dönerek geri çekildi. Adam da şaşırmış görünüyordu. Biraz şüpheliydi. Bu kadar çabuk kabul etmesi garipti.

"Peki. Size nasıl güvenebilirim?"

Sasuke öfkeyle tısladı, "biz sana güveniyoruz da sen kim oluyorsun?"

Adam, "Naruki, bir de bana onların dünyadaki en nazik en mükemmel insanları olduğunu söylüyordun? Baksana nasıl da kabalar... Neyse, şimdi siz saraydan dışarı çıkacaksınız ve ben de Naruki'yi öyle göndereceğim."

Naruto ve Sasuke'nin bu sözden sonra tereddüt etmeden kapıya yöneldi. Tek kelime etmeden uzaklaştılar. Naruki bir şey söylemek için ağzını açtı ama onların rahat haraketlerini görünce sustu. Bu kadar kolay pes edeceklerini sanmıyordu.

Naruto soğuk koridorda ilerlerken arkasına bile bakmıyordu. Sasuke ise onun kararlılığını takip ediyordu. Naruto sonunda tekdüze bir ses tonuyla emir verdi, "sarayda kalan tüm Nazse'leri dışarıya çıkart, içeride kimse kalmayacak. Sonra ise düşmanların içeriye girmesine izin verin."

Sasuke ne olduğunu anlamıştı ama Naruto yine de açıkladı, "Sarayı yıkacağım. İyi bak, çünkü geriye hiçbir şey kalmayacak."

NAMİKAGE | SasuNaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin