3.8

367 55 37
                                    

Kanla kaplanmış geniş saray kapısı kabaca açıldı. İki yaratık ellerindeki kişiyi öne doğru fırlattı ve güçlerini belli edercesine -ve biraz da gülünç bir şekilde- tükürük saçarak güldüler. Çıkan gürültüye veya onların gövde gösterisine aldıran yoktu, Namnamnam sarayının önünde düzinelerce birlik canı pahasına savaşmaya devam ediyordu. Sadece yere atılan kişi onlara küfür etmek istedi ama buna bile hali yoktu. Kafasını tuttu ve bilincini açık tutmaya çalıştı.

Aniden bir el daha kolunu kavradığında son bir güçle kafasını kaldırıp o kişinin yüzüne tükürmek istedi. Ama planladığı gibi olmadı, sadece onu tutan kişinin yüzüne minnetle bakıp kafasını omzuna gömebildi. Kastığı bedeni gevşedi, gözyaşları boncuk boncuk dökülmeye başladı; artık güçlü görünmesi gerekmiyordu.

Kulağındaki çınlama sona erdiğinde kanlı savaşın vahşi gürültüleri kulağına dolmaya başladı. Aynı zamanda çok nahif birinin ona seslendiğini de duydu ama fazla odaklanamadı. Sadece adını söyleyebildi, "Naruto..."

Naruto sanki krallığı yıkılan o değilmiş gibi gülümsedi ona. Rahatlamış gibi ifadesi vardı. Naruki az daha bunun rüya olduğunu düşünecekti. Naruto, arkasından küfürler savurarak gülen yaratıklara bir bakış bile atmadan Naruki'yi kaldırdı ve onu saraydan ve savaşın gürültüsünden uzaklaştırmaya başladı.

Naruki onun yüzüne bakıp gözyaşı dökmekten başka bir şey yapamıyordu. Özür dilemek istedi ama sesi çıkmadı.

Nihayet vahşetten uzaklaşıp kıyıya vuran dalgaların gürültüsü ve sert rüzgardan başka bir şey kalmadığında Naruki kafasını kaldırıp gökyüzüne bakabildi. Gökyüzü gece olmuş gibi kararmıştı. Saraydan gelen dumanlar bulut misali göğe yerleşmişti. 

Aniden omuzlarına sarılan sıcak kolları hissettiğinde ağlaması güçlendi. Tereddüt bile etmeden kollarını Naruto'ya sardı. Tam şimdi bu kabustan uyanmak, eski günlere dönmek istiyordu. Naruto'nun eskisi gibi başını okşayarak kitap okumasını, Sasuke'nin ona kılıç kullanmayı öğretmesini, eskisi gibi beraber uyuyup, beraber uyanmak, sırt sırta içip sızmak istiyordu. Ancak şimdi eski günler o kadar uzak geliyordu ki... Her şey için çok geç gibi hissediyordu.

"Özür dilerim... Her şey için."

Naruto cevap vermedi. Kollarını sarıp sırtını okşamaya devam etti. Ardından telaştan uzak sesiyle konuştu, "Kuzey Batıda Konoha adında bir krallık var."

Naruki başta neden bahsettiğini anlamasa da sordu, "Senin
doğduğun krallık mı?"

Naruto kafasını salladı ve histerik bir gülüş sundu. "Ve öldüğüm," diyerek eklerken Naruki, ölüm konusunu açtığı için ona kızmak istedi ama yapamadı. Buna hâlâ hakkı var mıydı bilmiyordu.

"Sakin bir yerdir. Fırtına olmaz, sürekli kar yağmaz. Güneş açar, insanlar güler. Buradakinin aksine orada hayat vardır... Bu ülkenin başında huysuz bir kadın vardır. Bu kadın tüm dünyayı tek parmağıyla kaldırabilecek kadar güçlüdür. Aynı zamanda merhametlidir. Beni severdi, bana saygı duyardı. Hokage olabileceğime inanırdı... O kadın seni koruyacak."

Naruki onun ne söyleyeceğini anlamış gibi nefesini tuttu. Kollarını daha sıkı sardı ve korkuyla söyleyeceklerini bekledi.

"Ramenleriyle ünlüdür Konoha. Hatta İchuraku Ramen adında bir dükkan vardı -hala duruyor mu bilmiyorum. Sasuke ile çocukken oraya gidip oturur, tek kelime etmeden dakikalarca 'neftetle' birbirimize bakar, ramenlerimizi yedikten sonra yine aynı şekilde hiçbir şey söylemeden uzaklaşırdık. Biliyorum, ramen yemeyi sevmediği halde her gün gelir benimle otururdu." Güldü. "Bazen o günlere dönüp sonsuza kadar orada saklanmak istiyorum."

Naruki daha sıkı sarılabilecekmiş gibi kendine çekti ve yanan gözleriyle yeri izledi. Tüm dünyadan korumak istiyordu onu, onları.

Naruto derin bir nefes verdi. "Oraya git Naruki ve bizim yerimize orada otur, ramen ye. Bizim yerimize yaşa. Burayı unut. O güçlü kadın eminim ki seni koruyup kollayacak. Uzaklaş buradan, ne olursa olsun geri dönme."

Naruki daha tepki bile veremeden bir kayığın içine itildi. Ve kolları iki Nazse tarafından bağlandı. Panikle etrafına baktığında onun gibi bağlanmış bir grup insan gördü. Onlar Naruto'nun misafirleriydi. Kakashi ve ekibi... Belli ki onlar da hiçbir şey yapamamaktan şikayetçiydi.

"Hayır!" Naruki çırpındı. "Gitmem! Gidemem, Naruto lütfen..."

Naruto buruk bir şekilde gülümsedi. "Git ve hayatını yaşa Naruki. Bizim için sahne burada kapanıyor." Kayık Nazse'ler tarafından itildi ve derin suya açıldı. Naruki'nin haykırışları dalga seslerine karıştı.

Naruto gülümsemesini bozmadan cebinden mendilini çıkardı. Her zaman gözyaşlarını silmek için kullandığı mendilinde şimdi kan vardı. Mendili uzaklaşan kayığın ardından salladı ve onları uğurladı.

•••

Arkadaşlar galiba bir yanlış anlaşılma olmuş. Evet Namnamnam diyarının sakinleri klon değil, gerçek canlılar. Ama o zaman bölümlere kadar neden klon gibiydiler, diye soranlar var. Bu bir mantık hatası değil. Altını çiziyorum. Bu baştan beri planladığım bir şeydi. Nazse'ler Naruto'nun şekline girebildiği gibi onun klonu taklidini de yapabiliyorlardı. Böylece zarar gördüklerinde buhara dönüşüp ardından yeniden doğabiliyorlardı.
Ayriyeten, bu onlar için bir zorunluluktu çünkü Sasuke onların klon olduğunu düşünüyordu.

Eğer böyle sorularınız varsa finalden sonra soru- cevap bölümü falan yapabiliriz. Özelden yazmanız yeterli. ♥️

NAMİKAGE | SasuNaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin