Kakashi ve ekibi araştırmalarının hiç iyi yönde gitmediğini biliyordu.
Bilirsiniz, etrafınızda sürü sürü maskeli görevli olunca sarayı gezip incelemek veya Namikage'nin kim olduğunu bulmak zorlaşıyordu.
Etraflarında ki sıkı güvenliği Sai ve Sakura'nın başarısızlıkla sonuçlanan planına borçlulardı.
Simdi ise odalarında oturmuş bundan sonra ne bok yiyeceklerini konuşuyorlardı.
"Şu etrafımızda ki görevliler çok şüpheli değil mi?" Kiba oturduğu yerde yayılırken sordu.
Shino hoşnutsuzca konuştu, "haber getiren böceklerimi bile yakalıyorlar."
Sai onayladı, "benim de. Haberci farelerimi ne zaman göndersem iki dakika geçmeden yakalıyorlar."
Kiba: "bu sefer çetin cevize çarptık desenize."
Kurenai soyduğu elmaları teker teker herkese dağıtırken konuştu, "sakin kafayla düşünelim. Elbette bir fırsat çıkacaktır karşımıza."
Kakashi boynunda havluyla banyodan çıktığında tüm bakışlar ona döndü. "Ne kaynatıyorsunuz öyle kendi aranızda fısır fısır?"
Kiba cevap verdi, "Maskeli hizmetliler hakkında konuşuyorduk Sensei."
Konuşmayı sessizce dinleyen Sakura, "hizmetçilerin hepsi aynı boyda, aynı kiloda, hepsi erkek gibi görünüyor ve aynı zamanda hepsi maske takıyor. Çok şüpheli. Sanki hepsi birbirinin kopyası gibi," dedi. Nokta atışı bir tahmin yaptığının farkında değildi, şimdilik.
Kakashi yanlarına oturdu, "hiç farklı bir yardımcının olmadığına emin misin?"
Sakura düşündü. Aklına, üç gün önce sarayı gezerken gördüğü maskesiz kişi geldiğinde kaşlarını çattı. Salondaki tabloyu izlerken oradaydı. Üzerinde mor elbisesi ve yüzünde hafif bir makyaj vardı. Sakura bunun pek önemli olmadığını düşündüğü için kimseye anlatmamıştı. Maskesiz kişinin varlığını ondan başka kimse bilmiyordu.
Kurenai ilgiyle sordu, "ne oldu?"
Asuma: "Aklına biri mi geldi?"
Herkes Sakura'ya bakıyordu şimdi. Ağzından çıkan tek kelime bile sarayın ve Namikage'nin gizemini çözmek konusunda yardımcı olabilirdi.
Sakura duraksadı. Bir an onlara söylese mi bilemedi. Ancak sonra nedense bu konu hakkında konuşmak istemedi. "Hayır. Hayır, aklıma biri gelmedi. Sadece düşünüyordum."
Kakashi anlamlı bir bakış attı, "neyi düşünüyorsun?"
Sakura'nın kalbi tekledi. Bir an Kakashi'nin her şeyi bildiğine emin oluyordu ki aklına Kakashi'nin her zaman her şeyi bilir gibi davrandığı geldi, bu onun karşı tarafı manipüle etme yöntemiydi. Şimdi bu yöntemi Sakura'nın üzerinde kullandığına göre ondan şüpheleniyor olmalıydı.
"Sadece bu sıralar ne kadar uyuşuk olduğumuzu düşünüyordum. Baksanıza..." Yataklarında mışıl mışıl uyuyan Gai, Lee, Hinata, Neji ve TenTen'i gösterdi. "Bu aralar hep uykuluyuz. Acaba buna bir şey mi sebep oluyor?"
Kakashi yerinde doğruldu, "ben de bunu düşünüyordum. Aferin sana Sakura, akıllısın. Yiyeceklerimize bir şeyler koyuluyor olabilir. Fakat bunun hakkında yapabileceğimiz hiçbir şey yok--"
Kiba'nın heyecanlı sesi konuşmalarını böldü. "Sensei!! Sensei!! Bunu görmelisiniz!"
Kakashi, cama yapışmış dışarıya bakan çocuğa baktı, "ne oldu?"
Kiba, devlet sırrını açığa çıkarmış gibi bir heyecanla bağırdı, "Sasuke yanında biriyle saraydan çıktı! Yanındaki Namikage olmasın!?"
Bununla beraber herkes camın dibine doluştu. Kar fırtınası devam ediyordu ancak biri siyah, biri turuncu iki figür soğuğa aldırmadan saraydan dışarıya çıkmış yavaş yavaş ileride onları bekleyen at arabasına doğru ilerliyordu. Arkaları dönük olduğu için yüzleri görünmüyordu.
"Bunlar onlar mı!?"
"O Namikage mi??"
"Oha! Bunlar onlar!"
Bu kadar gürültüye uyuyan diğerleri de uyanıp ne olduğuna bakmaya gelmişti. Turuncu uzun pelerinli kişi kalın kıyafetlere sarınmıştı, buna rağmen epey gösterişli görünüyordu. Pelerini karların üstünü süpürüyordu. Başı pelerinin başlığıyla, elleri ise eldivenle örtülmüştü. Tanımak imkansızdı. Ancak Sasuke giydiği kısa pelerin ve kalın bir atkısıyla hemen tanınmıştı.
"O Namikage." Kakashi'nin söylediği cümle ile herkes nefesini tutmuş ve dikkatlerini camın arkasındaki görüntüye vermişlerdi.
Sasuke arkadan Namikage'nin pelerinini toplayıp yanına geldi. Namikage onun koluna girerken Sasuke, onun beline sarılmaya çalıştı. Karşılığında kafasına hafif bir şaplak kazandı. Bunun üzerine Sasuke'nin attığı kahkaha, adayı çevreleyen okyanusun hışırtısı ve rüzgarın vahşi haykırışını bastıracak kadar yüksekti. Kakashi ve diğerleri bunu net bir şekilde duydu.
Sasuke'nin gülmesi veya birine bu kadar samimi davranması akıllarda soru işareti bırakacak yere, herkesin teorilerinin kafasında oturmasına sebep oldu. Zaten sarayı gezerken gördükleri tabloda Sasuke ve Namikage'nin ne kadar yakın olduğunu görmüşlerdi.
Asuma mırıldandı, "Sasuke ve Namikage epey yakın görünüyor."
Herkes onayladı. Sakura dişlerini gıcırdattı. Arkadan birbirleri için yaratılmış gibi görünen çifte baktı. Karlar kıyafetlerini boyarken onların kol kola ilerleyip at arabasına bindiğini, Sasuke'nin Namikage'nin pelerinini toplayıp peşinden arabaya binişini ve at arabasının bahçeden çıkışını pür dikkat izledi.
Bu birkaç yılda ne olduğunu biliyordu ama Sasuke, görünüş olarak aynı olsa da fazlasıyla değişmişti. Aşık olduğunu hayal bile edemeyeceği çocuğun Namikage'ye karşı olan tavrı içine oturmuştu. O darbeden sonra yıllar boyunca Sasuke'nin yaşıyor olma ihtimaliyle yaşamıştı. Onu bulmak için yapılan tüm çalışmalara katılmıştı. Ve şimdi... Belki de ona fazla umut bağlıyordu.
Ayrıca Namikage'nin aslında çok yakından tanıdığı bir çocukluk arkadaşı olma ihtimali de kalbine ağırlık yapıyordu.
Böyle duramazdı.
Bir şeyler yapmalıydı.
Namikage ve Sasuke de ortalıkta yokken sarayı araştıracaktı.
Tek başına.
•••
Sonunda Sasuke ve Naruto'yu yan yana gördüler... 😌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMİKAGE | SasuNaru
FanfictionKonoha'da dışlanan Naruto, Sasuke ile köyden kaçıp kendi klonlarıyla dolu bir ülke yarattı ve o ülkenin Namikage'si oldu. •👑• "Efendim, ülkenizin adı ne olsun?" Ramen yiyen Naruto: "Nam nam nam." "Pekâlâ. O zaman ülkenizin adı 'Namnamnam' ve siz...