Güzin ile Baha:Ateş böceğim misin💗
Akyaka'ya geldiğimizin ikinci günü karakolluk olmuştuk. Aksiyona direkt dalış yapmak diye buna derim. Ama daha denize dalış yapamamıştık ne yazık ki?
Odaya çıktıktan sonra kızlarla güzel bir yastık muharabesi yaptık. Son kalan enerjimizi tüketip yataklara serildik.
Eda "Yarın akşam Mert'lere yemeğe gideceğiz unutma"dedi. Bu benim için özellikle bir dipnottu ama şimdi onu kurcalayamazdım. Beynimde sadece "Mert'lere gideceğiz" bölümü sarıp duruyordu. Sinsice yanına yaklaştım. "Neden sadece Mert'lere gidiyoruz. Niye Yiğit'lere değil ya da Alaz'lara değil de Mert'lere dökül çabuk"
"Ay ne münasebet! Ağzımdan ilk onun ismi çıkmış. Üç taneler maşallah. O şu bu diye nasıl ayıracağım. Neden bana öyle bakıyorsun? Hazal bak Hazallll!.."
Eda'nın kıkırdama sesleriyle imdat çağrısı birbirine karışıyordu. Sağ olsunlar Zeynep ve Yeşim de destek veriyordu. Ben arada onları da gıdıklıyordum. En sonunda üçlü koalisyon kurup bana yöneldiler.
"Kızlarrrr!" sesiyle hepimiz hazırola geçtik. Selma teyze önceki hayatında kesinlikle bordo bereliydi. Bu kadar tatlış birinin bir anda Hulk'a dönmesinin başka açıklaması olamazdı.
"Siz hala niye tepişiyorsunuz. Yemek hazır, acıkmadınız mı?" Kelimesiyle karnımdaki canavar uyandı. Acıkmak ne kelime, midem sırtıma yapışmıştı. Ben çok zayıf bir kız gibi görünsem de dokuz köyü yese doymaz denilenlerdenim ne yazık ki. Aman Allahım, Selma teyze döktürmüştü. Masada yok yoktu. Bir kuş sütü eksik derler ya işte tam da o şekildi. Zeytinyağlı sarmalar, enginar dolması, deniz börülcesi... Benim ruhum kesinlikle Egeli... Bayılıyorum buranın yemeklerine. Orada keşkek gördüm sanki...
Sofraya oturup tam yemeğe başlıyorduk ki zil çaldı. Bir atasözü vardır; misafir misafiri sevmez, ev sahibi hiçbirini sevmez, diye sessizce "Kim bu münasebetsiz"dedim ve kehribarı gördüm.
Oh bulduk kaybetmezsek iyidir bunlar sanırım bu eve yerleşecek ev ahalisinden daha çok bu evde duruyorlar.
"Hoşgeldiniz çocuklar. Kaynananız seviyormuş buyurun."
"Ay kim sever bu sevimsizi. Adam sürekli suratsız modda geziyor. Şahsen benim annem sevmezdi, bu kesin." Artık nasıl baktıysam sanki benim söylediklerimin her kelimesini duymuş gibi masaya yaklaştı.
"Aslında aç değiliz ama Selma teyzemin yemeklerine hayır diyemem Haldun amca" dedi ve yanımda ki boş sandalyeye oturdu. Tabii Yiğit'le Mert'te yerlerini aldı.
Hevesle oturup yumulma planları yaptığım sofra resmen bana işkence haline döndü.
"Haldun amca kusura bakma seni rahatsız ettik ama senden bir isteğimiz var. Bizi babam yolladı yarın akşam bize yemeğe geliceksiniz ya erken gelebilir misiniz?"
Şimdi hepimizin kafasında aynı soru neden sadece bunu söylemek için buraya kadar geldiniz telefon denilen bir alet var.
Hepimizin aklını okumuş olan Houdini "Babam bizzat gelip konuşmamı istedi çünkü seninle yarın çiftlikte yapacağı işler varmış."
"Tamam Alaz'cığım ben yarın sabah erkenden gelirim. Hanım ve kızlarda akşama doğru gelir" dedi ve Alaz bana bakıp
"Bence hepbirlikte gelin Haldun amca sonra karakollarda uğraşmayalım."Bozuldum. Resmen böğrüme bir öküz oturdu. Saçlarımı şöyle bir savurdum. Alaz'ın yüzü nedense tuhaf bir hal aldı. Dalgın desem değil, sanki paralel evrene geçmiş de öyle donakalmış gibiydi. Aman neyseydi. Kendimi zaptederek sesimi kibarlık ayarına çekip incelttim ama kelimelerim keskinliğinden bir şey eksilmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AşkYaka
RomanceRuhum bütünüyle rengarenk. Hayatı tam anlamıyla dolu dizgin yaşamayı severim. Tüm canlılığıyla anı yaşamayı, eğlenmeyi tercih ederim. Keyfime düşkün bir karakterim yok ama hayatın keyifli yanlarına meyletmek içimde var. *** Gördüğüm bir kıl yumağıyd...