Bu sabah Alaz ve Mert'in kuzenim Burak'a karşı verdikleri keskin cevaba çok şaşırmıştım. Hadi Mert'i anlıyordum yani belli ki bir tür kıskançlık evresine girmişti ama peki canım kocam Alaz'a ne olmuştu? Dayanamadım kahvaltıdan sonra sordum nedenini. Bana tek başıma olunca başını belaya sokarsın demez mi? Paratoner gibiymişim. Tabii bu cevapla paparayı yedi benden. Her neyse... Kahvaltıdan sonra yeterince dinlenme şansımız oldu. Hasret de giderdik... Kuzenlerimle bol bol sohbet ettik. Hele halam beni rahat ettirmek için gözümün içine bakıyordu. Halam ve amcalarım yaptığım iyiliği bir kez daha anımsatıp hem mahçup hem de nasıl memnun olduklarını anlattılar. Aslında bir nevi onlar bana hayatımın aşkını armağan etmişlerdi daha doğrusu dedem...
Halam bir ara ortalıktan kayboldu. Daha sonra yengelerimle birlikte elleri kolları dolu bir şekilde geldiler. Adetmiş tatlı yemeğe gelen oğlan tarafına hediyeler verilirmiş. Süslü, şık bohçalar koyuldu. Herkesin önüne yaş gününde hediye alan çocuklar gibiydik. Halam ve amcalarım bana altın takılar taktılar. Kesin bu sefer kuyumcuyu açıyorum dedim içimden. Sürekli bir şeyler gösteriyorlardı. Biz tam şaşkınca hediyelere bakarken içeriye fişek gibi dört tane bebe ve dünya tatlısı küçük halam girdi. Onunla şahsen karşılalmamıştık ama teknoloji sayesinde görüntülü görüşmüştük. Hep bir ağızdan biz geldik diye bağırdılar.
Halam "Hani siz akşama geliyordunuz?"
"Abla bunları tutmak mümkün mü? Başımızın etini yediler. Biz de daha fazla beklemeden yola çıktık."
Arzu halamın "İyi halt ettiniz" demesiyle ona baktım, o da bana bakıp ellerini kaldırıp
"Akşama kalmaz sebebini anlarsın kızım.""Hazal kuzum halasının bir tanesi telefonda konuşup görüştük ama ben yanınıza gelip düğünde bulunamadım. Telefonda gördüğümden daha da güzelmişsin. Allah'ım nazarlardan korusun" dedi küçük halam.
Konuşa konuşa kollarını açmış bir şekilde bana doğru geliyordu. Çok tatlı ve güzeldi. Biraz balık etliydi. Benim bu yemek sevdamla ilerideki halimdi.
Nasıl bir sarılma anlatamam. Beni öpe koklaya içine sokarca sevmesi ve benim bu sevgiye kayıtsız kalmadan aynı tepkiyi vermem inanılmazdı.Arzu halam "Yeter kızı bırak artık. Dışarı çıkıyor onlar geç kalmasınlar. Hadi dünürlerle tanış."
"Hiçbir yere bırakmam. Sen yeterince hasret giderdin onunla. Düğüne de götürmedin beni."
Arzu halam "Sen de çifter çifter doğurmasaydın."
"Kusura bakma ablacığım doktora söyleyip birini çıkarın diğeri büyüyünce onu da çıkarırsınız diyemedim."
"Bana laf söyleme o zaman. Götürseydim de Akyaka'yı haritadan silseydi senin afacanlar" dedi ve büyük bir gürültü koptu. Herkes bir anda panikle sesin nereden geldiğini hesaplamaya çalışırken mutfakta çalışan Esma ablanın çığlığı şangırtının konumunu bildirdi. Hepimiz mutfağa gittiğimizde gördüğümüz manzarayla önce şoke olduk sonra da kahkaya boğulduk. Dışarıya çıkarılacak ikramlıkları alaşağı etmişler. Ortalarına oturmuş onları yiyorlardı. Ama çok sevimli bunlar ya insanın sıktıra sıktıra sevme isteği arşa çıkıyor.
En sonunda kan ter içinde arabayı boşaltıp yanımıza gelen Alper eniştem "Hani bana yardım edecektin Sevgi?"
"Dörtlü canavar ortalığı yıkmasaydı gelecektim ya da birini yollayacaktım. Bırak şimdi sitemi de gel Hazal'ımla tanış."
Eşyalarla uğraşmaktan bitap düşmüş adamı sürükleyerek yanımıza getirdi.
"Hazalım bu benim eşim.."
"Memnun oldum.."
"Alper ismim Alper. Ben de çok memnun oldum, biraz geç oldu ama kusura bakmayın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AşkYaka
RomanceRuhum bütünüyle rengarenk. Hayatı tam anlamıyla dolu dizgin yaşamayı severim. Tüm canlılığıyla anı yaşamayı, eğlenmeyi tercih ederim. Keyfime düşkün bir karakterim yok ama hayatın keyifli yanlarına meyletmek içimde var. *** Gördüğüm bir kıl yumağıyd...