Deplasman Meselesi

175 33 80
                                        

"Hazalll uyan aşkım hadi."

"Hııı."

"Aç gözünü."

"Tamammmm..."

"Uykucu uyannn!"

"Yaaa sen traş olana kadar uyuyayım lütfen."

"Olmazzz."

"Nedennnn?"

"Çünkü evimizde değiliz küçük bebek."

Alaz'ın sözüyle birden gözümü açtım. Evet, arabanın içindeydim ve o anda kafama dank etti. Biz gece apar topar Eskişehir için yola çıkmıştık. Aslında sabah şirketin uçağıyla gidecektik çünkü Eskişehir'e tarifeli uçak yoktu. Kocacığım sağ olsun şirket uçağını bilin bakalım kime verdi?
Evettt, bildiniz yüz puan, Alev. Kadının ismi bile çıldırmama sebep oluyor. Neymiş efendim hiç beklenmeyen acil bir işmiş, gitmesi gerekiyormuş, normalde olsa böyle bir şeyi kesin istemezmiş, miş miş pis kevaşe! Latin Amerika'daki fabrikada çok büyük sorun çıkmış onların uçakları arıza yapmış, az botoks bastır da uçağının tamirini yaptır.

Tam uykumun en tatlı yerinde arayıp uçak istedi. Ne kadar rahat, sanki evde şeker bitmiş bir fincan şeker alabilir miyim der gibi... Zenginlik böyle bir şey işte, tanıdıktan uçak istiyorsun. Ben hayatım boyunca kimseden bir şey istemedim, komşumuz Saliha abla dışında. O da bir kaç kere tuz ve şeker, onu da gece geç olduğu için ve sınavlarıma çalıştığımdan dolayı... Hoş Saliha abla seve seve veriyordu hatta gel bizde çalış ben sana istediğin her şeyi yaparım, diyordu üzerinize afiyet potansiyel gelin adayıydım.
Neyse benim saf kocam uçağı Alev'e verdi, inşallah uyuşturucu kartelleri, çeteler kaçırır da bir daha dönmez onları Alev alev yakar...

Tabi Alaz efendi uçağı verince ne oldu, hepimizi araba yolculuğu için alarma geçirdi. Tamam bavullarımız hazırdı ama birkaç teferruatı da sabah halledecektik, üstün bir gayretle hazırlanıp yola çıktık. Hoş kimse anasının karnından uçakla doğmadı, özel jetle doğmak ise bir mucizedir. Ben ilk defa uçağa binecektim alçak kadın. Tabii ki ben bunun için Alaz'a kızgınım hava sıcaklığı muhteşem fakat arabanın içi klimasız Kutuplar modunda Eda Mert'le ben Alaz'la konuşmuyorum. Alaz yola çıkmadan önce hepimizi çocuk kandırır gibi dönüşte gezerek dolaşa dolaşa geleceğimizi bir nevi kurban olam yolmayın beni gibisinden rüşvet teklif etti.
Konuşma sırasında parmak kaldırıp.

"Elma şekeri ve pamuk şekeri de alacan mı Himmet abi?" dememle kahkahalar havada uçtu. Bana gözlerini karartıp

"Hiç merak etme alacam alacam" derken sanki karşı bir tehdit hissettim.

Tam arabaya binerken Hacer ablam o telaş içinde bana ufak bir yolluk hazırlamış onu elime tutuşturdu. Ya ben bunu yerimmm. Nasıl da tanıyor beni...

Arabanın içindekiler ayran içtik ayrı düştük modunda herkes birbirine mesafeli.

Büyükler VIP minibüsteler biz ise Alaz'ın arabasıyla çıktık yola. Bu soğuk ortamda yapılacak en güzel şey müzik dinleyip kendini karanlık geceye bırakmaktı. Eda ne kadar gıcık... Tamam Mert'e kızgınsın, beni niye arada kaynatıp ilgilenmiyorsun?

Alaz en sonunda dayanamadı.
"Sohbetinize de doyum olmuyor."

"Yorulduysan ben kullanayım abi, sen dinlen biraz."

"Yok yorulmadım merak etme."

"Hazal hiç sesin çıkmıyor aşkım."

Eda bana baktı ve tekrar kafasını cama çevirdi.

"Ne bileyim, herkes dut yemiş bülbül olunca ben de bu ambiyansı bozmuyayım dedim."

Bir yandan konuşup bir yandan da Hacer ablanın elime tutuşturduğu saklama kabını açıyordum. Gözlerimden çıkan kalpleri keşke görebilseydiniz. Çocuğuna beslenme hazırlayan bir anne şefkatiyle itinayla hazırlamış. Kıyamam mini bir yol pikniği yapacağım anlaşılan.

AşkYakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin