-Alaz-
Dün geceyi düşün düşün, üstüne yeni planlar tasarla, çok az uyumuştum. Dahası hiç de rahat uyuyamamıştım. Ben her şeyi ne kadar ağırdan almaya çalışsam da kader tuhaf bir şekilde beni hızlandırmaya çalışıyor. Kendimi atlı kovalar vaziyette buluyorum. Al işte kız tabii ki hayır der. Bu kızın çizgisi belli, kolay değil ki... Ne demesini bekliyordun. O içimi meneviş gözlerle yakadururken benim bu yolda daha sağduyulu yürümem şarttı. Ama nasıl? Off. Gözlerim nasıl da ağrıyor. Bu sabah fazla mı aydınlık. Karnım da gurulduyor. Yüzümü aceleyle yıkayıp hazırlandım.Kahvaltı sofrası çok neşeliydi. Ben hariç herkesin ağzı kulaklarına varıyordu. Murat bey maşallah stand-up gösterisi yapıyordu. Kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanırmış diye kim dediyse onun ağzını burnunu kırasım geliyor ama dediği doğruydu. Doktor bey 1-0 öndeydi benden. Hazal'a bakar mısınız ya kızım ağzını kapat, bademciklerini gördü herkes. Gülme be zalımın kızı... Benden başka kimseye böyle gülme... Çok güzelsin ve gözlerinin içinde karnaval var sanki, gökkuşağına dönüyor menevişlerin. Ama benden başkasına böyle bakma.
-Hazal-
Alaz'ın söyledikleri uykumu kaçırdı. Gıcık, gözümden uyku akıyordu. Şimdi ise uykunun U'su yok bende. Gözlerimi kapatsam da kar etmiyor. Yatağın içinde bir o yana bir bu yana dönüyorum. Neydi şimdi bu... Neymiş efendim Alaz efendinin diyergamlığı tutmuş. Efendim bu kehribar beni sözde nişandan başka sözde nişanlıyla yani kendisiyle kurtaracakmış. Bak bak... Sen git!.. Neyse... Kızmayacağım. Oysa söze ne de güzel başlamıştı. Bu öküzün içinden böyle bir romantik adamın çıkması şaşılasıydı. Evet, öküz tabii... Akyaka'ya adım artığım ilk gün nasıl böğürmüştü öyle... Ama biraz daha böyle romantik şeyler söylemeye devam etseydi, ona kapılıp giderdim. Bunu da itiraf etmem gerek. Ama aşktan uzak olduğumu şimdilik söylemeliydim. Çünkü öyle hissediyordum. Çünkü cesaretim yok. Evet, ilk sözlerini gerçek duyguları sandın ama yine de hayır dedim. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu değil işte. Öyle değil... Fakat çok erkendi. Kendimi bu kadar oldu bittiye getiremezdim. Bu kadar kısa sürede yapılan bir teklifin akıbeti de kısa olurdu. Bir haftalık, bilemedin iki haftalık bir yaz aşkı. Ya sonra sen sağ ben selamet.
Bir an önce İstanbul'a mı dönsem acaba diye düşünüyorum ama dönmek de istemiyorum. Kızları bırakmak istemiyorum. Sonra kehribarı düşünüyorum. Gözleri gözlerimin önüne geliyor. Tatlı cümleleri gönlümü dolduruyor. Sonra da Alaz'ın başka yanı aklıma geliyor. Yani egosu fazla tavan yapmış, emrivakileri seviyor, biraz da ben merkezci... Zamanla törpülenir belki de ama belki de törpülenmez, belli mi olur. Gerçi evlilik benim için çok erken daha. Yeni mezun oldum. Mesleğimi yapmak istiyorum. Ne piyangodan çıkan ne de iyilik için yapılan bir evlilik istiyorum. Aşkımla evlenmek istiyorum.Sanırım sabaha doğru sızmışım uyku bedenimi ele geçirmiş başımda biri vızıldıyordu "Hazal uyan artık prensinden ayrılma vakti. Kahvaltı hazır sonra öpersin şimdilik müsaade iste"
"Öpmeden bırakmam diyor" dememle gözlerimi faltaşı gibi açtım ve Eda'nın 32 dişini de saydım. Aferim Hazal uyur gezer değilim ama uyur salak olduğum kesin.
"Kim senden öpücük istiyor" dedi sırıtatak.
"Ay çok sıkıştım" diyerek lavaboya kaçtım. İlk defa çişim beni kurtarmıştı, sevgili çişim bundan sonra seni son raddeye kadar bekletmeyeceğim...
Lavabodan çıktım. Eda gitmişti, hemen hazırlandım. Ben de kahvaltıya geçtim. Herkes masaya yeni yerleşiyordu. Sanırım akşamdan sabaha familya çoğalmıştı. Dün akşam düğünde gördüğüm sarışın da gelmişti. Ama Alaz yoktu. Etrafima bakındım, evet yoktu. Masaya ilerledim, aklım onda acaba gece kırmış mıydım? Çok garip bir duygu yüreğimi yaktı. Yok canım ya Hazal kendine gel ama nerdeydi kehribar gözlüm. Ben bunları düşünürken biri günaydın diyerek yanıma oturdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AşkYaka
RomansaRuhum bütünüyle rengarenk. Hayatı tam anlamıyla dolu dizgin yaşamayı severim. Tüm canlılığıyla anı yaşamayı, eğlenmeyi tercih ederim. Keyfime düşkün bir karakterim yok ama hayatın keyifli yanlarına meyletmek içimde var. *** Gördüğüm bir kıl yumağıyd...