Her şey hazır sayılırdı. Eda ve Mert işlerini bitirmiş ve masaya börülce salatasını götürmüştü. Ben de pilavı kavurup suyunu eklemiştim. Şimdi o pişene kadar masayı kontrole gidiyordum. Alaz da salatasının son rötuşlarını yapıyordu. Sonra gelip ortalığı toplayacaktım.-Alaz-
Herkes işini bitirip çıktı. Bir tek ben kalmıştım mutfakta. Bir şey yapmalıydım yoksa bu yemek benim için pek iyi gitmeyecekti. Aslında meneviş gözlümden etkilenmiştim ama olmazzz! Yani emin değilim bu işin sonu jet hızıyla evliliğe giderse ne yaparım. Benim daha çok zamana ihtiyacım var. Ne kadar meneviş gözlüme doğru çekilsem de direnmeliydim. Hem meneviş gözlüme hem de Nihal sultana. Nihal sultanın beni katakulliye ya da oldu bittiye getirmesine izin veremezdim. Yani bir şeyler olacaksa kendiliğinden olmalıydı. Nihal sultanın ya da başka birinin müdahalesi olmadan gerçekleşmeliydi her şey. Zaten ileride olaylar ikimizin lehine doğal haliyle gelişirse Nihal sultan herhalükarda cepteydi. İkna edilmesi güç olmayacak, bu aşikardı.
Düşün düşün Alaz! Buldum tamam sofra düzenleme ve idarede süper ama pilavı kötü olacak. Tuz!.. Tuz evet, bu pilavın tuzu az gelmiş ekleyelimmm!..
"Ahh!.. Ne oluyor ya?" diye bir ses duydum tam ensemde ve elimin üstüne ani bir darbe aldım. Arkamı dönmenle meneviş gözlüm ve kepçesiyle karşılaştım. Yandın oğlum Alaz!..
-Hazal-
Sofrayı kontrol ettim. Mükemmeldi, hepimiz harika bir iş çıkarmıştık. Hoş çoğunu yapmışlardı ama yine de son noktayı biz koymuştuk. Bizim kızlar maşallah iyi kaynaştılar. Yeşim de Selma teyzelerle çene çalıyordu. Kehribar gözlü de bayağı hamaratmış artı puan aldı benden.
Pilavvv!.. Koşarak mutfağa gittim. Oh kehribar başında karıştırıyor galiba diye yaklaştım. Benim geldiğimi fark etmedi. Kendi kendine konuşuyordu. Galiba biraz çatlaktı. Yanına yaklaşınca elinde tuz kavanozunu gördüm. Ne yapıyor o tuz mu ekliyor? İyice dibine girdim, pilavın tuzu az mı? Hemen elime kepçeyi aldım ve eline indirdim. Ve o acıyla hızla bana döndü.
Sen ne diye benim pilavıma tuz atıyorsun? Bak bak elindeki koca kaşığa bak. Yoksa hepsini pilava mı dökecektin? Amacın ne dökül yoksa bu sefer kepçe kafana inecek... Sabotajcı mısın sen?"
-Alaz
Tebrikler Alaz efendi bir işi beceremedin. Bir de enselenip sabotajçı yaftası yedin.
Düşün düşün nasıl yırtabilirim?
"Pilava tuz atmadın. Biz tuzsuz yemek yemeyiz.""Pis yalancı, Nihal teyze özellikle tembihledi tuz az at diye. Neden benim pilavımı berbat etmeye çalışıyordun?"
Tabii bu sırada ocağın önünden onu ittirip kendim geçmiştim. Baktım karşımdaki kem küm ediyor, anlamsız sesler çıkarıyor ben de sözlerime devam ettim. "Pilav pişene kadar burdayım. Sana da ceza olarakkkk... Hımm, mutfağı temizlemek kalıyor."
"Nasıl yaaa... Ben niye temizliyorum" dedim. Ama kepçeyi bana doğru tehditkar bir hareketle savurunca sustum. Temizle Alaz temizle... Madem bir halt yedin hepsini temizle...
-Hazal-
Çok kızmıştım ama şu anda o kadar sevimli görünüyordu ki anlatamam. Demin "Ben niye temizliyorum?" Diye hömküren ayı kepçeyi sallayınca sanki miniminnacık bir kediye dönüşmüştü. "Şşşttt hop noluyoruz Hazal hanım? Kendinize geliniz, şu sevimli dediğiniz suratsız, sizin emeğinizi sabote etmeye kalktı. Acımak yok sevimli bulmak da yokkk!" Dedim içimden.Nihayet sofraya oturmuştuk. Bu sırada evin yardımcıları da gelmiş ve geri kalan işleri devralmıştı. Tam bir ziyafet şöleniydi. Sofrada herkes çok neşeliydi sadece kehribar yaramazlık yapmış çocuk gibi suratını indirmişti. Kimseyle muhatap olmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AşkYaka
RomanceRuhum bütünüyle rengarenk. Hayatı tam anlamıyla dolu dizgin yaşamayı severim. Tüm canlılığıyla anı yaşamayı, eğlenmeyi tercih ederim. Keyfime düşkün bir karakterim yok ama hayatın keyifli yanlarına meyletmek içimde var. *** Gördüğüm bir kıl yumağıyd...