İkilem-Kaybolurum gülüşünde
Yüreğimin gümbürtüsüne daha fazla dayanamadım. Bu dokunuş beni benden almış, başka diyarlara uçurmuştu. Tir tir titredim resmen. Eğer onun yanında biraz daha kalsaydım vücudum, al al olmuş yanaklarım beni ele verecekti. Ay rezalet! Of niye duygularımı saklayamıyorum ki! Bir poker face olabilseydim keşke... Pöff...
Sörften vazgeçtim, daha doğrusu Kehribar'dan eğitim almaktan... Ah ah ne de heveslenmiştim. Zaten neye çok heveslensem hevesin kursağında kalmaz mı?
Aha işte bu kehribar da göğsüme öküz gibi oturdu. Sörfü artık başka zaman tekrar gelip deneyeceğim. Ben de boşa çıkınca zamanımı bolca denize girerek değerlendirdim.
E yandın tabii belki bu yolla sönersin dediğinizi duyar gibi oluyorum. Cevap veriyorum evet deniz serindi ve evet iyi geldi... Gülmeyin canım. Burada benim hislerim mevzu bahis. Hey yanık kokusu değil o tamam mı... Şu ötede mangal yapıyorlar... Her neyse... Sonra da güneşlendim işte...
İkimiz de mümkün olduğunca birbirimizden uzak durmaya çalıştık. Zaten çok çenebaz değildi. Ama ne düşündüğünü o an öğrenmek için dünyaları verirdim.
Acaba duygularımı anladı mı ya da şüphelendi mi? Tuhaf şey, eğitimi devam ettirmek için de hiç ısrar etmedi. Neden acaba? Yoksa beni başından attığına mı sevindi? Yok canım... Öyle olsa o kadar içime düşecek gibi bakmazdı yani.
Akşama doğru eşyalarımızı toplayıp döndük. Bizi kapıdan bırakıp döndüler. Selma teyzenin o kadar yemek yeme ısrarı bile ikna edemedi. Hepimiz önce duşlarımızı aldık, üstümüzü başımızı makineye atıp yemeğe öyle indik.
Herkes konuşamayacak kadar yorgundu. Yemek mi bizi yedi biz mi yemeği yedik, belli değildi. Sofrayı toparlayıp hepimiz yattık.
Rüyamda sörf yapmaya çalışıyordum. Hakan Hoca bana boardın üstünde nasıl duracağımı gösteriyordu. Ay çok yakışıklıydı. Adam bildiğin Michele Morrone Akyaka şubesiydi. Allah seni taş eder derler ya işte o taş olmuş. Evet, Hazalcığım sabit durmalısın. Bak şimdi bu şekilde tam belimden tutacaktı ki Hakan hoca kayboldu ve Kehribar "sen nereden çıktın"dedim çığlık atarcasına."Yeni hocan benim."
"İstemiyorum ben Hakan hocayla çalışmak istiyorum."
Kehribarın gözlerinde bir kıvılcım çaktı. "Üzgünüm bundan sonra hocan da kocan da benim."
"Hayırrrrr!" diye uyandım. Tövbe bismillah adam normali bıraktı, rüyamda da yer işgal ediyor. Allahım hoca koca dedi manyağa bak, kesin totom açıkta kaldı. Başka açıklaması olamaz.
Uykum kaçtı. Balkona çıkıp bir sigara yaktım. Tam düşüncelere dalarken Eda geldi. "Hayırdır Hazal'ım niye buradasın?" yüzü endişeliydi.
"Kabus gördüm canım, öküzün biri peşimi bırakmıyordu."
Güldü "Hazal yanlış anlamazsan bir şey soracağım."
"Sorabilirsin. Ne oldu?"
"Alaz'la aranızda bir sıkıntı mı var? Tam sörfü yapacakken birden bıraktın. Onun da yüzü allak bullak oldu. İkinizin de tavrı değişti birden."
Ne diyebilirdim ona ellerimi omuzlarına koyduğum anda beni elektrik mi çarptı yoksa kokusu başımı mı döndürdü...
Şimdiye kadar kimseye hissetmediğim değişik duyguları onu her gördüğümde ruhumu ele mi geçiriyor demeliyim. Onlardan hiçbir şeyimi saklamam ama başıma şimdiye kadar hiç böyle bir şey gelmemişti.
Duygularımdan ben bile emin değilim ona ne anlatabilirim.
"Ya bilmiyorum korktum sanırım o da ona bozuldu. Çok konuşkan değil zaten, ketum biri. Siz ne yaptınız dökül bakalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AşkYaka
Roman d'amourRuhum bütünüyle rengarenk. Hayatı tam anlamıyla dolu dizgin yaşamayı severim. Tüm canlılığıyla anı yaşamayı, eğlenmeyi tercih ederim. Keyfime düşkün bir karakterim yok ama hayatın keyifli yanlarına meyletmek içimde var. *** Gördüğüm bir kıl yumağıyd...