Taktik

193 47 71
                                    


Sanırım yıllardır beni arayıp sormayan halam benim bulanmaya başlayan zihnimi dahada bulandırdı. Doğru söylüyor olabilirdi. Neydi o tuhaf kızın adı? Alaz'ın boynuna dolanan. Heh Lara. Ay... Ne yapışkandı öyle. Alaz efendiden yüz alıyor ki ona böyle ortalık yerlerde davranabiliyor. Demek ki halam da bir şeyler sezdi. Hayat deneyimlerinin bazı insanlara bilgelik verdiğini bir yerlerde okumuştum sanırın.

Her şey bir anlaşma Hazal, kendini kaptırıyordun az daha. Silkelen ve kendine gel. Tamam, halam Alaz'ı tanımıyor ama ben hiçbirini tanımıyordum. Uzaydan gelmiş gibi hissediyorum kendimi.

Arzu halamın sözlerinden sonra mesafe koymam gerektiğine emin oldum.

Bu arada kuzenlerimle tanıştım. Hepsi de çok sıcak kanlı görünüyorlardı. Hemen kaynaştık. Hatta kızlarla bile çok kolay arkadaş oldular. Nihayet kız isteme saati geldi. Alaz bir dirhem iki çekirdek elinde koskocaman kırmızı gül demeti ve ailesiyle kapıdaydı. Anlaşılan onların aile de bugünü bekliyordu. Nerdeyse yirmi kişiye yakın kişi vardı. Ah aslında bir bilseler bu merasimin oyun olduğunu sadece birilerinin hayatı daha fazla sıkboğaz edilmekten kurtulmasına vesile olacak bir araç. Tabii benim ailemin de refahı ve mutluluğu için yapılan bir show...

Velhasıl sıra kahve faslına gelmişti. Yine de elim ayağıma dolanmadı değil. Neyse ki yardımıma Eda gelmişti. Kahveleri pişirmemde yardımcı oldu. Fincanları tepsiye dizerken Eda dolaptan bir dizi kavanoz çıkardı.

"Hadi seç."

"Neyi seçeyim?"

"Yok artık. Bu kadar saf olamazsın. Alaz ile takıla takıla iyice beynin eridi sanırım. Eskiden leb demeden leblebiyi anlardın. Hadi seç. Tuz, kara biber, pul biber, kekik ya da hepsi... Hahahah... Alaz kahvesini nasıl sever acaba?" demesiyle ben de kahkahayı bastım.

Hımmm! Demek öyle. Eda seni seviyorum. Sen benim çakralarımı açıyorsun. İçimdeki intikam ateşini harlıyorsun teşekkürler bebeğim.

Eda'nın elindekilerden güzel bir seçmece yaptım. Beni görseniz laborant gibiydim. Bir tutam şundan, bir tutam bundan. Oh... Miss. Eşsiz bir karışım. Bence bunun patentini almalıyım. Çay kaşığını alıp bir güzel karıştırdım.

Alaz'ı bırakın zehirlemeyi parçalayabilirim şu anda. Hala sinirim geçmedi öküz, camış kımıl zararlısı. Fakat o kahveyi püskürtmeden içmesini takdir etmedim değil. Bravo... İç iç... Ben sana daha böyle çok kahve yaparım bu gidişle. Şifa olsun çakma kocacığım. Pis kazanova... Ay... Öksürecek misin yoksa. Aaa... Adamın rengi kırmızıya çaldı. Suya sarıldı garibim. İç iç... Heh... İkinci bardak suyu istediğinde kendimi gülerek yere atmamak için zor tutuyordum.

Sedat amca adet yerini bulsun diye o malum cümleyi kurup beni istedi. Dümenden de olsa ay ilk kez isteniyorum. Çok garip bir duygu. Mehmet amcam ise anında verdik gitti demesin mi...Yuhh!.. İnsan bir naz yapar değil mi? Tamam aramızda amca yeğen bağı gelişmemiş olabilir ama yine de ne öyle başından atar gibi. Üstelik başında bile sayılmam. Her neyse.. Ben bunları gönlüm kırık düşünürken Haldun amca devreye girdi. Kız evi naz evi diyerek Alaz'ı sanki hiç tanımıyormuş gibi sorguya çekmeye başladı. Helal sana Haldun amcam. İşte böyle ecel terleri dökersin Alaz efendi. İstek soru sorabiliyor muyuz? Haldun amcacığım ya da iyi kötü polis olayına girip sorguya çekelim. Konuşmazsa işkence yaparız. Öff... Sadist bir kişilik uyanıyordu içimde o an. Birden gözümün önüne gelen sahneyle şeytani bir gülüş belirdi yüzümde. Hahaha... İçimin yağları eriyordu. I want to play the game.... Tüm curcuna bitince el öpmelerle tanışma, isteme faslını kapattık.

Ha bu arada gelen kuzenlerin üçü bizim kızlarla flört etmek için ellerinden geleni yaptılar. Tabii bizim Mert'le Yiğit ise oturdukları yerde kıvranıp durdular. Hele yüzleri alım al morum mor olmuşlardı. Vayy... Siz misiniz işi ağırdan alan, işte kızlara böyle yeni adaylar çıkar. Ha hayyy!

AşkYakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin