21. Bölüm

3.8K 280 2.1K
                                    

Kuşlarım medyadaki fotoğraf Assolistimin göz rengine biraz benziyor. Tam anlamıyla öyle değil tabi ama en azından aklınızda bir şeyler canlansın diye yükledim artık bu fotoğrafı. Assolistimin gözleri ne ela ne de bal rengi. İkisi arasında gidip gelen soluk ve açık renkli. Bu yüzdensii Baran'ım hep ne idiği belirsiz diyip duruyor xödllspsğsğs o da bilemiyor tam anlamıyla nasıl gözleri 🤧

Bölümü benden ricada bulunan güzel kuşum DevilSert073'e ithaf ediyorum 🏳️‍🌈

Güzel kanatlı kuşlarımm, bölüme çok bi hoş geldiniz 💗💗

Umarım keyifle okursunuz 💃🏿💃🏿

Son olarak da, Cumartesi ve Pazar günü sınava girecek bütün kuşlarıma başarılar diliyorum. Umarım hayal ettiğiniz ve uğrunda emekler verdiğiniz üniversiteleri ve bölümleri kazanırsınız 🤍🤍 her şeyin en güzeli, en hayırlısı sizlerin olsun 🌺

Bir olay çerçevesinde yapmaya kalkıştığı işlerde, her kişi kendi çapında iyi bir şeyler yaptığını düşünürdü. Olması gerekenin, yapması gerekenin o olduğuna inanırlardı. Yaptıklarının belirsiz sonuçlarını o an için düşünmez, yarının ne getireceğini öngöremezlerdi. Belki bugün doğru saydıklarımız, yarının yasına değinirdi. Belki de bir ahlar, çokça da vahlardık. Keşkelerin yoluna çırılçıplak ayaklarımız ile çıkardık. Tenimizi kavuran güneşin ışıkları, belki de keşkelerimizin pişmanlıkları olurlardı. Bir günün umudu sararken dünümüzü, yarının acısı kamçılardı umudumuzun can yasını.

Kahverengi iri gözleri, varlığımı idrak etmekte zorlanırmış gibi kırpışan adamın ahları da vahları da bende sonuçsuzdu. Kendince doğru olduğunu düşündüğü yolda adımlamıştı, planlar kurmuştu. Ama iş oydu ya, onun doğru yol görüşleri benim kanımın yoluna üşüşen toz bulutları olmuştu.

Kayra Ağa, ablam ile evlenmeyi belki de bir gün olabiliriz umutlarıyla planlamışken kendi içinde, geçmişin pişmanlığından çıkan kasıtlı kurşun, onun umutlarının sallantılı dallarını dahi kırmıştı.

Olabiliriz konusunda hali hazırda hiç düşüncelerimin de isteklerimin de olmamasını boşvermişken, mezara girenin hayaleti gölge olup binmişti tüm kırıklığımın üzerine.

Kayra Ağa ile asla öyle bir ilişkinin içerisine girmek istemeyecek oluşumun yanında, ablamın kanının nikah masasına kazınmışlığı da bu durumu en imkansız kılan gerçeklikti. İçimde karşımdaki adama karşı büyük bir öfke vardı. Kanlım, kanımızı akıtmıştı.

Bu akan kan belki kasıtlı bir istek üzerine akıtılmamıştı belki ama, sonuçların solan gülleri, kuru topraklarımızın elem gülleriydi.

Kayra Ağa'dan ölümüne nefret etmiyordum. İçinde bir yerlerde iyi biri olduğunu, onu ilk tanımaya başladığım anlarda dahi fark etmiştim. Belki de bu yüzdendi, şu an kalkıp onun canına susamıyor oluşum. Sakinlikle, onun varlığını karşılıyor oluşum.

"Baran Ağam?" Sorgulayıcı gözleri bir yanımdaki assolist kılıklı adamda bir de tekerlekli sandalyesinde oturan Arıkan Ağasında gezindikten sonra, belli bir merakla adımı seslenmişti. Burada ne aradığımı sorguluyor olmalıydı. Ben de onun burada ne aradığını sorguluyordum. Ne tesadüftü bu öyle bizi birbirimize yakınlaştıran?

"Baran Ağa mı? Hangi Baran Ağa?" Tekerlekli sandalyesinde daha dik bir konuma gelerek ak binmiş kaşlarını çatarak sorgulayan taraf, bu sefer Arıkan aşiretinin ağası, Hasan Ağa olmuştu. Hasan Ağa'nın sorgular sesi ile yanımda oturan adam gerilerek çenesini sıkmış ve Kayra Ağa'ya doğru yandan bir bakış atmıştı.

Karışalım (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin