23. Bölüm

4K 271 2.7K
                                    

Eveytt bir türlü bitiremediğim, ama sonunda biten bu uzunn bölüme çok bi hoş geldiniz güzel kuşlarımm 💜🐥

Bu bölümü, çok az bir zaman sonra doğum günü olacak güzel kuşum @xynehx'a ithaf ediyorumm 🌺🌺 şimdiden doğum günün kutlu olsun güzel kuşumm. Nice güzel, mutluşlu yaşların olsun 🤍🤍😘

Bütün kuşlarıma keyifli okumalar dilerimm 🌈

Bir musibet bin nasihatten iyidir derlerdi. Kişiye her ne kadar yaptığı davranışların ya da söylediği sözlerin uygun olmadığı anlatılmaya çalışılsa da o kendini bilmez kişi burnunun dikine gider, kuyruğunu da eş zamanlı dik tutardı. Hayatı boyunca böyle ilerlerdi varsayımları hak yolunda. Ama kimi zamanlar ve kişiler vardı ki, kalkık burnu ve kuyruğunun sonunda kendine söylenilen uyarıları dinlemediği o zamanların ceremesini çektirirdi ona. İşte bu zamanlar da o kişinin keşkelerinin mimarı kesilirdi başına.

Hayatım boyunca verdiğim kararlardan pişmanlık duymamıştım. Hiçbir zaman ne bir keşkem ne de bir vah'ım olmuştu dünlerimde. Ama bugünüm vardı ki beni bir hafta boyunca ah'lardan da vah'lardan da geçilmez kılan. O kapının arkamdan çarpmasını kendime yuhlamalar bilerek çekip gidişimin gecesinde çökmüştü üzerime, tereddütler koynunda boğulmuş pişmanlıklarım.

Assolist olanın arkasını dönüp giden sırtımın çizgisi üzerinde gezinen gözleri olmuştu, gecelerime kabus olan senaryoların sureti. Bu bir hafta boyunca içten içe ah dilenişlerim kar etmemişti, arlanmaz olan tavırlarımın vah'larına. Belki de dünün yarınları değildi beni böylesine karışık hissettiren. Kim bilebilirdi, belki de dünün aynısıydı geceme ve günüme çöken halsiz kıvranışlar.

"Baran?" Pişmanlığı en derininde yaşayan bedenimin itirazlarıydı aslında, dönüp bir kere olsun kapısını çalmak istemeyen gururum. Ya da, içten içe o kapının yüzüme açılmayacağını bilişimden yanaydı gereksiz avunuşlarım. Ceylal Ağa söylemişti son sözlerini. Söylediklerini ise hakkıyla ifa etmişti.

O günden sonra ne arayıp sormuştu beni, ne de bana geçmiş zamanlardaki gibi saçma sapan bir gülücük gölgesinde iş buyurmuştu. İşte bu en çok da içerlenmelerimdi, bedbaht yanımın yandan gülüşü. İrite oluşumun nedeniydi, kendi köşeme çekilip yine kendimi sorguya çekişlerim.

"Baran? Sana sesleniyorum ne zamandır, bir haftadır hiç iyi değilsin. Neyin var diye soruyorum cevap da vermiyorsun. Beni endişelendiriyorsun." Dalgın bir şekilde avlu köşesine kurulmuş divanda otururken, omzuma tüneyen parmaklarıyla birlikte bedenimin sarsılmasını sağlayan kadının kulaklarımda yankı bulan sözlerinin aracılığıyla, önümde duran nar suyu üzerinde öylece gezinen dalgın bakışlarımı yukarıya doğru kaldırmıştım.

Rita, güzel gözleri endişe ile kısılarak yüzüme doğru bakarken, bu sefer de kendi içime çekilişimin nedeniydi ihanetimin çehresi, bir haftadır süren kabuslarımın hançeri.

Gözlerim güzel gözlerin tonuna değdiği anda yeniden içimde başvuran burkulma hissi ile birlikte elimi karnıma doğru atmış ve yüzümü ihanetin gölgesinde kasarak buruşturmuştum. Ne kendime yedirebiliyordum Ceylal Ağa ile yaşadıklarımı, ne de Rita'ya değer görüyordum ihanetlerin en koyu tılsımını.

Ben en kötü olanlardandım. Hem ihaneti sırtlanan, hem de bu ihanetin ardından partnerini bırakıp gidişi ile haksız yere yakınandım. İki ucu boklu değnek misaliydi his karmaşalarım. Değneğin neresinden tutarsam tutayım avuçlarıma sürülecek olan pislikten arınmam yoktu. Bu yüzdendi ya, içten içe bir taraf tutmayı arzulayışım. Her türlü bulanacakken pisliğe, ne tarafın daha makul olduğunu kendi içimde ölçmem lazımdı, öyle değil miydi?

Karışalım (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin