19. Bölüm

4.7K 299 2.1K
                                    

Ayayay benim kuşlarım gelmişler hoş gelmişler 🥺💕💕

Bu bölümü Rinparin kuşuma ithaf ediyorum 💃🏿💃🏿 sen bunu güzelce okuduktan sonra ben de artık yeğenlerimi okumak istiyorum. Bunca zaman oldu, bölüm at ki kuşum benim. Özleştik 😖💜

Güzel kanatlı kuşlarım da keyifle okusunlar ki 🍭

Sinirli nefeslerimin sıklığı vardı, göğsümü kabartan. Attığım her hızlı adımın sürtünmesiyle biraz daha alevleniyordu içimin ateşi. Birçok yeminin arkasına sığınmış olmama rağmen, yenilişimin yoluydu tükenmişlikle arşınladığım yollar. Dişlerimin sert baskısıyla sıkılaşan kemiğimdi, hırslı küfürlerin önüne çekilmiş setim.

Göğsümü kabartan bir derin nefes ile sabahın köründe kalkıp önüne geldiğim konağın kapısına gözlerimi dikerek, kindar bir ifadeyle bakmaya devam etmiştim. Sarı kaşlarımın çatıklığı alnımda oluşmuş kırışıklığın öncüsüyken, her bir haresini alev sarmış gözlerimin yeşilliği donuktu.

Yine gelmiştim. Kaçmayı da saklanmayı da kendime yediremediğim o konağın kapısının önüne, yine gelmiştim. Assolist bozması bir herifin emri altına aldığı adamlardan olmaya soyunmuştu, kasılmış bedenim. Son gelişimin üzerinden, henüz tek bir gecenin kafa yorucu karanlığı geçmişti.

Günün ışığı uykusuzluğun ardından mor halkalar çalınmış gözlerimin pınarına yeni yeni sinmişken, numaramı kimden aldığını bilemediğim bir şekilde atılmıştı mesaj onun tarafından. O mesajın ardından ise kendi içimde, kendimi tutamamışlığıma söverek ayrılmıştım, öylece uzanarak tavanı izlemek dışında bir şey yapmadığım yatağımın üzerinden.

Küçük ağa yazmıştı. Sabah şeriflerimin hayırlı olmasını umduğunu belirtir şekilde devam etmişti, gözümün harına atılan ateşlerle. Bir kere daha yanına gelmem gerektiğini, yapılacak işlerimizin olduğunu yazmıştı. Ama işin en sinir bozucu noktası ise, attığı mesajın sonuna şu her anında yüzünden sildirmediği itici sırıtışının emojisini eklemiş oluşuydu. İtici, sevimsiz adam. Ne olacaktı!

Ben uykunun girdabına dahi yakalanamazken, o sabahın köründe kalkmasının yanında alaycılığını da kendisiyle birlikte uyandırmıştı. O sırıtışından nefret ettiğimin bilincinde olduğunun bende farkındaydım. Aksi takdirde, bu derece bir şekilde o yüzünden sildirmediği sırıtışı ile yüzüme bakması lüzumsuzdu.

"Lanet olası assolist bozuntusu herif!" Dişlerim birbirine geçerek hafif bir gıcırtı sesi çıkarırken, burun deliklerimi genişletecek bir nefesi daha içime çekmiştim. "Göstereceğim sana sabahı da şeriflerini de! Sen kimsin de bana gel diyorsun." Önünde durduğum kapının büyük yapısında gözlerimi gezdirirken, bir yandan da sıkıca sıktığım yumruğumu açıp açıp kapatmaya başlamıştım.

En son yaşananlar yani, aletimin kalkarak onu göstermesi dün bu konaktan çıktığım andan itibaren bir an için dahi olsa aklımdan çıkmazken, bir kere daha oynamıştı zihnimin bana düşman oyununda. Bir hata, yanlışlıktı. Ben kalkıp da bir erkeğe özellikle de Turgut ağasına kaldıracak adam değildim. Cinsel açlığımın açık gösterisiydi bu. Benimki an kolluyordu sadece, belirli birine ya da bir zamana yönelik değildi. Evet, değildi. Hepsi birer yanılsamadan ibaretti.

Kendi içimde kendime telkinler verirken, bir nefes daha vermiştim güneşin ufukta belirmiş aydınlığında. Yaşanan o kalkınmanın tüm sorumluluğu kendimi çekişimden, baskılayışımdan ötürüydü. Ergen veletler gibi hissetmeme, kendimi sorgulamama hacet yoktu. Rita ile gireceğim yakın bir münasebet, tüm bu yanlış gösterimlerin önüne geçmeme, düzelmeme neden olacaktı. Ben eşcinsel değildim.

Karışalım (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin