Kayra Ağa'nın beni soyunma kabininde yeniden tek başıma bırakmasıyla birlikte, kaldığım yerden kıyafetlerimi giyinmeye devam ettim. İliklediğim gömleğin üstüne Kayra'nın getirdiği kravatlardan siyah renk olanı bağlayıp gömlek yakalarımı düzelttim.
Ceketimi de sırtıma geçirdikten sonra aynada son kez kendimi inceleyip dışarı çıktım. Takım tam anlamıyla üzerime oturmuştu ve fazlasıyla hoş bir görüntüm vardı, Kayra Ağa'nın zevkini bu seçimiyle fazlasıyla beğenmiştim.
Kabinden dışarı çıktığım da hemen karşımdaki bölmeden de biri çıktı. Kayra, üzerine geçirdiği siyah renk jilet takım damatlığıyla gayet yakışıklı duruyordu ama sanki takım, omuzları üzerinde hafif bol durmuştu. Kayra Ağa'nın omuzları benimkilere göre daha dar olduğundan olsa gerekti bu görüntü. Zaten şu takım işlerinden pek anladığım söylenemezdi.
Aynı anda kabinlerden çıkmamızla göz göze gelmemiz bir olurken, Kayra Ağa'nın gözlerinin üzerimde dolaşmasını kendi gözlerimle takip ediyordum. Tüm vücudumu takip eden gözler, son durak olarak gözlerimde durdu. "Ne düşünüyorsun, ağa?" Ellerimi lacivert takımın ceplerine sokarak hafif yan durdum ve poz verdim.
Bu yaptığım hareket işin dalgasıydı tabi, resmiyeti ne kadar sevsem de yaşıtlarım arasında bu kadar resmiyet bende gereksiz bir gerilme yaratıyordu. Kendimi yaşımdan daha büyük hissediyor, bu hissi sevmiyordum.
Gözleriyle kaçamak bir bakış atarak yanıma ilerlemiş ve tam yan tarafımıza düşen boy aynasının karşısına geçmişti. Elleri gömlek yakalarını bulup onlara bir çekidüzen verirken sonunda sorduğum sorumu yanıtladı. "Sana bu takımın fazlasıyla yakışacağını düşünmüştüm ağa, sonuç düşündüğümden pek farklı görünmüyor, gibi." Neden lafı binbir türlü yerde dolandırarak konuşuyordu bu adam, doğruca beğenip beğenmediğini söyleyebilirdi.
Bu kadar dolambaça gerek yoktu. Ben düz bir insanım, ne söyleyecek yada yapacaksam dolandırmadan, kılıflar ardına saklamadan yapardım.
"Ben seni beğendim, Kayra Ağa. Pek anlamam bu takım işlerinden ama damatlığın sana yakışmış." Hemen yan tarafımdaki yüzüne tüm bendenimi çevirerek, bana göre dar olan omuzlarını sarmaladım.
Benim omuzlarını tutmamla bir türlü doğru düzgün gözlerime bakmayan beden hemen kafasını hafif açıyla yukarı kaldırmış ve gözlerimin içerisine gözlerinde oluşan, ne olduğunu anlayamadığım parıltılarla bakmıştı. Duygu geçişleri yaşıyormuş gibiydi. Hissettiği duyguları yakaladığım söylenemezdi.
Hatta bir an tuttuğum bedeninin titrediğini bile hisseder gibi olmuştum, onun bu tepkilerini fazla umursamadan tuttuğum omuzunu hafif patpatlayarak geri çekildim. "Takım omuzlarında biraz bol durmuş gibi, bilemedim." Dedikten sonra bana bu takımı bulmam için yardımcı olan bir diğer kişinin, mağazanın sahibi olan Celal Bey'in oğlu Erkan'ın olduğu yere doğru ilerlemeye başladım.
Ben Kayra Ağa'ı orada bıraktığım zamandan biraz zaman geçtikten sonra onun da arkamdan gelen adım seslerini duydum. Biraz ilerledikten sonra Erkan'ı diğer çalışanlarla beraber sohbet ederken buldum. "Ne düşünüyorsun takım ile ilgili, delikanlı?" Adım seslerine doğru başını çeviren genç oğlana seslendim.
Beni gördüğünde tam anlamıyla bana bakmış ve hemen bana doğru adımlayarak etrafımda bir tur atmıştı. O zamana tekabül, yan tarafımda duran bedenden kısık sesli bir homurdanma çıkmıştı. Asıl müşterinin kendisi olmasına rağmen, benim daha fazla ilgi görmemden yana hissettiği rahatsızlık duygusunu içeren bir homurdanmaydı galiba, sıkkın bir nefes eşliğinde çıkan o ses.
"Baran Ağam, bu takım tam sizin için dikilmiş gibi." Bir kere daha etrafımda dönmüştü, tüm bu dönüş sürecinde de gözleri bir an olsun üzerimden ayrılmamıştı. "Dikişlerin geçişleri bedeninizin hatlarıyla birlikte öyle bir uyum yakalamış ki, mükemmel." Gözlerini birkaç kere kırpıştırıp gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karışalım (BxB)
ActionEvvel zaman içinde, insanların gerisinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan iki adam varmış. (BxB) 12 Ekim 2018 yayımlanma tarihi~ Lütfen emek hırsızlığından kaçının. Artık bunlarla ilgili mesajlar almaktan çok sıkıldım ve yoruldum. Eğer yazar olmak is...