9. Bölüm

9.1K 542 2.8K
                                    

Uzun bir bölümle gelmiş yazar kuşunuz, bütün kuşlarını selamlıyor *,*

"Sana kaç kere yat dinlen diyeceğim?" Kulağımdan tutulup çekilmesiyle, ses çıkarmamaya çalışarak attığım adımlarımın işe yaramadığını anlamıştım. Annem çektiği kulağıma iki parmağını daha da bir bastırarak beni yakalandığım koridordan odama doğru ilerletmeye çalıştı.

"Of of, anne yaram acıyor!" İki büklüm ilerletilmeye çalışıldığım için boynum gerilmişti ve sargı bezlerinin ardına gizlenmiş yaram sızlamaya başlamıştı. Tabi anneme yönelik yakarmam kadar acımıyordu, bu sadece anneye karşı yapılan bir duygu sömürüsüydü.

Annem, acıklı çıkan ses tonumu duyduğu gibi kulağımı serbest bırakmıştı ve bükülen belimi doğrultmama olanak sağlamıştı. Elimi hafifçe sızlayan boynuma attığım anda kaşlarımı çatmadan edemedim. O Murat denen adama ne olmuştu bilmiyordum ama beni fazla ilgilendirdiğide söylenemezdi. Babam en güzel şekilde cezasını vermiş olmalıydı. Kalıcı bir hasar yada ölümden yana bir ders değildi tabi bu dediğim. Sadece birkaç ay boyunca sakat gezerdi, o kadar.

Annem önden ilerleyerek, sıkıntıdan kendimi zorlukla ve yakalanma korkusuyla dışarı attığım odamın kapısını açmıştı. Kaçma çabamın başarısız olmasından yana hissettiğim üzgünlükle derin bir nefes vermiş ve omuzlarımı düşürerek içeri girmiştim. "Bir daha o yataktan çıktığını göreyim var ya seni ne yaparım. Rahat battı beyfendinin götüne." Kaşlarımı havaya kaldırarak kendi kendine mırıldanmaya devam eden anneme bakmıştım ama o yüzünü bana doğru, sadece odamdan çıkmadan önce tek dönmüştü ve kaşlarıyla yatağı işaret ederek odamı terketmişti.

Derin bir nefes vererek yatağıma ilerledim. Yavaşça oturduğum yatakta tam geriye yaslanmıştım ki telefonum çalmaya başlamıştı. Uzanarak komodinin üzerinde çalmaya devam eden telefonumu aldığımda, Rita'nın görüntülü aradığını görmüştüm.

Vurulduğumdan haberi yoktu, eğer beni böyle sargılı, bandajlı görürse endişelenirdi. Ama açmazsamda aynı durum geçerliydi. Derin bir nefes alarak hiç susmadan çalan aramayı yanıtladım. "Baran!" Neşeli sesiyle birlikte kameraya gülümsediğinde bende hafifçe gülümsedim. "Nasılsın güzelim." Tek elimle alnıma düşmüş saçlarımı geriye attığım zaman gözlerinin bandaja kaydığını görmüştüm. Bu kadar dikkatli olması, bazı zamanlar gerçekten can sıkıcı olabiliyordu.

"Boynuna ne olmuş Baran?" Eliyle kendi boynuna dokunduğunda yarım yamalak türkçesiyle konuşmuştu. Elimi önemsiz der gibi sallayıp hafifçe sırıtmıştım. "Ufak bir çizik, annem zorladı pansuman yapalım diye. Önemli bir şey değil." Son sözlerimde araya ıtalyanca karıştırmıştım. İlk önce ince, kızıl kaşlarını çatmıştı ama ardından başını sallayarak gülümsemişti. "Dikkat et kendine." Başımı sallamakla yetindiğimde kapı çalınmadan aralanmıştı.

Ebru elinde tuttuğu tepsiyle içeri girmiş ve bana doğru bakarak gülümsemişti. Gözlerim telefondan ayrılmışken, onun yüzüne odaklanmıştım. "Ağam, sana yiyecek bir şeyler getirdim." Elindeki tepsiyle yanıma doğru ilerlemeye başladı. "Baran? Biri mi geldi?" Göz ucuyla baktığımda, Rita'ı telefonda göreceği alan kısıtlı olmasına rağmen, kafasını sağa sola yatırarak çevreyi incelemeye çalışırken görmüştüm. Onun bu şirin haline ise gülmeden edememiştim.

Kızıl saçları tepede topuz yapılmıştı, kâkülleri kaşlarının birazını kapatıyordu. Ela gözleri kocaman açılmıştı ve meraklı surat ifadesi tüm telefon ekranını kaplamıştı. Göz ucuyla baktığım surat yüzünden hemen yanımdaki bedeni unutmuştum, ta ki elindeki tepsinin sertçe komodinin üzerine bırakıldığını duyana kadar.

Ebru simsiyah kaşlarını çatarak saçlarını geri attığında onun bu tavrına karşı kaşlarım havalanmıştı. Hayırdır der gibi baktığım siyaha çalan gözler iyice kısılmıştı ve dudaklarını birbirine iyice bastırarak konuşmuştu. "Baran ağam, pansumanını yapmamı ister misin?" Baran ve diğer bütün kelimeleri oldukça yüksek sesle söyleyip, ağa kelimesinde sesini kısarak konuşan kadına ne yaptığını anlamaya çalışır şekilde bakıyordum.

Karışalım (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin