Uzun biiiirr aranın ardından yeniden merhabalar kuşlarım 💕💕
Bazı zamanlar olur ama bu zamanlar öyle bir zamandır ki, tüm uzuvlarınız düşman kesilir emri altındaki bedeninize. Bırak hareket etmeyi nefes almak bile güçtür, emri hak'ın altında kalmış bedende.
Çabalar vardır, bitmek tükenmek bilmezcesine, keskin atılımlara sahip çabalar. Bir şeyleri başarma yada bir şeylerden korunma çabaları.
Yüreğime oturmuş öküz, bedenime düşman olmuş nefesimi tıkarken, toprağı izledim. Yağmur isyanıma eş olup da içimin yangınına derman olmaya çalışır gibi bedenime akarken, toprağı izledim.
Daha dün kollarımın arasında olan bedenin, kurtulunması gereken bir yükmüş gibi açılan derin çukura saklanışını izledim. Toprağı izledim.
Dilsizdim. Yönsüz ve amaçsızdım.
Hazal'ın ruhundan arınmış solgun bedeni ağlayışlar yada yakarışlar, yarım kalmışlar ve tamamlanamamışlıklarla terkedilmişti, yeni açılmış dokusu çamur toprağın içerisine. Ablamın, yanında sadece, bedenini örten beyaz kefeniyle terkedildiği toprağı izledim.
Ne çok izledim öyle, bilinmez acıları bağrında gizleyen, acılı gözyaşlarını bağrında tutarak, çiçeklerin yeni umutlarına yada soluşlarına neden olan toprağı.
Şimdi de almıştı ya umutları ve hayallerimizi. Gerçekliğine dün dokunabildiğim ablamın ruhundan arınmış bedenini.
Benliğim gerçekliğin doğrusundan kopuktu, uzaktı. Bedenimse, yaşananları bir sis perdesi arkasından izlerken ayakta durmaktan şikayetçiydi.
İmam beyaz cübbesinin içerisinde, elinde kur'an ile ablamın bedenini terk etmiş ruhuna dualar okurken, annemin bir serzeniş beraberinde yıkılan bedenine tüm varlığımla tutunduğumu varsaydım.
Göğsümde peyda olmuş acı, burnumun sızısı, gözlerimin yaşıydı.
"Kızım!" Annemin ayakta tutmaya mecali kalmamış bedenini, yağmurun çamurlaştırdığı toprağa bırakmasıyla boğazımdan kayıp giden yumru, gözümden akan yaşa yoldaştı. "Daha dün kollarımdaydın. Bembeyaz gelinliğinin içerisinde gözlerine kadar gülümsüyordun yavrum benim." Kim olduğunu dahi bilmediğim adamlar ablamın beyaz kefenlere sarılı bedenini içindeki tabuttan kaldırmaya meyledince, kendime gelir gibi silkelendim.
"Hak mıydı yavruma giydirmek bu ölümün kumaşını? Hak mıydı koparmak bir anadan yavrusunu?" Annem ağıtları arasına karışmış hıçkırıklarıyla çamurlaşmış toprağı döverken, yeni cilalanmış ayakkabımın çevresine sarınan çamurları umursamadan, ablamın her yanı beyaz kefeniyle örtülü tabutuna yaklaşmaya başlamıştım.
"Dokunmayın!" Sert ikazımla ona yönelmiş adımlar duraksarken, duygusu seçilmeyen sözlerimin tonu, sert bastığım adımlarımın dışında titretmişti toprağı. Üzeri açılmış tabutun içerisinde bembeyaz kefeniyle öylece uzanan bedene bakmaktan çekinmek istedim. Ama aksi gibi, gözlerim bir an olsun öylece yatan ruhsuz ve nefessiz bedenin görseline takılmıştı.
Ablam olduğuna kanıt hiçbir iz taşımıyordu her bir yanı beyaz kumaşlar tarafından çevrelenmiş beden. Ama ablamdı. Hazal yediği, hain bir kinle atılmış kurşunun kurbanı olmuştu. O çok sevdiği adam, ablamın sonu olmuştu. Hangi lisanda karşılık bulurdu içimdeki nefret ve kin bilemiyordum.
Daha öncelerde Kayra ağa ile olan münasebetinin ve beni vurmasının nedenini ablama olan aşkının kıskançlığına dayatan soysuz köpek, Sergihan aşiretinin yüz karası Murat, ablamın, tabiri ile sevdiği kadının düğününü basarak kanımın kanına girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karışalım (BxB)
AcciónEvvel zaman içinde, insanların gerisinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan iki adam varmış. (BxB) 12 Ekim 2018 yayımlanma tarihi~ Lütfen emek hırsızlığından kaçının. Artık bunlarla ilgili mesajlar almaktan çok sıkıldım ve yoruldum. Eğer yazar olmak is...