Medyada ki şarkı ile okuyun :) Alakasız ama seviyorum
Uzun bir uçak yolculuğundan sonra Hawkins'e gelmişlerdi. Yol boyunca Maya'yı konuşturmaya çalışsalar da Maya'nın tek yaptığı şey camdan dışarıya bakmak oldu. Eleven'ın da durumu farklı değildi. Devamlı aynı soru vardı kafalarında, bir anne çocuklarını niye bırakır. Elbette nedeni vardı ama bir anneyi çocuklarından ayıracak kadar kuvvetli miydi? Alya'nın evine geldiklerinde arabadan indiler. Alya kısa süre önce Layla'yı uyutmuş, salonda bulunan kanepede oturmuş gelmelerini bekliyordu. Arya'nın bir çocuğu evlatlık aldığını yeni öğrenmişti. Yıllar boyu görüşmedikleri için hayatlarında ne olduğunu bilmiyordu. Kafasını karıştıran çok fazla şey vardı. Oğullarının davranışları bir garip geliyordu ona.
Kapının çalması ile hızla ilerledi. Kapıyı açıp kenara çekildi. En son Maya ve Eleven girince onları kendine çekip sarıldı. Bu çocuklara sevgi besliyordu. Birbirlerinden ayrıldıklarında Maya'nın yüzündeki gülümsemenin sahte olduğunu anlayabiliyordu. Ne yapıp edip öğrenecekti ondan sakladıkları şeyi. Herkes salona geçtiğinde kapıyı kapattı ve tekli koltuklardan birine oturdu. Ortamda ki gerilim fark edilmeyecek gibi değildi. Maya ve Eleven'ın annesi olduğunu öğrendiği Diana'ya baktı. Kadın genç yaşta anne olmuş gibiydi. Aynı kendisi gibi. Gözlerinde korku vardı. Kaybetme korkusu, Alya bu duyguyu en iyi bilen kişiydi. Zamanında çok hissetmişti bu duyguyu.
Bu ailevi bir konuydu. Maya, Eleven, Hopper, Diana ve Hera bir odaya geçmişlerdi. Odada ölüm sessizliği vardı. Kimse konuşmaya cesaret edemiyordu. İkizler annelerine çok kızgındı. Ama bir o kadar da özlem çekiyorlardı. En son konuşması gerektiğini düşünüp anlatmaya başladı Diana.
"O gün, yani Mia kaçırıldığı gün Maya'yı Hera'ya teslim etmiştim. Geçmişim de o laboratuvarda çalışıyordum. Beni bulabilirlerdi çok kolay bir şekilde. İkiniz de benimle birlikte güvende olmazdınız. Bir kaç sene herkesten uzakta eğitimimi tamamladım. Amacım güvenli bir alana geçip sizi de yanıma almaktı. Bir aile olmaktı. Ama sizden hiç bir iz bulamadım. Kendi Ajan kuruluşumu kurduğumda Hera'yı yanıma almıştım. Sizi her yerde arıyordum ama hiç bir iz yoktu. Hera'nın, Maya'yı teslim ettiği kadın ölmüştü. Etrafta ki bütün yetimhaneleri, sonra Dünya çapındaki bütün yetimhaneleri tek tek araştırdım. Ama ikinizden de haber bulamadım. Brenner ortadan kaybolmuştu. Mia'yı onun kaçırdığını biliyordum. Ama hiç bir yerde yoktu. Siz 11 yaşınızdayken Mia'nın bulunduğu haberini aldım. Ama bir anda karşısına çıkamazdım. Hata ettim. Beni istemeyeceğini düşündüm. Bir hayatın vardı. Arkadaşların, baban... " dayanamayıp annesinin lafını kesti Eleven. Yıllardır içinde olan özlemi öfkesi bastırmıştı.
"Benim her şeyden önce bir anneye ihtiyacım vardı." sakince kurduğu cümle bir bomba etkisi yaratmıştı Diana'nın kalbinde.
"Kendimi haklı çıkarmam. Çünkü haksızım. O zamanlar tek düşündüğüm senin beni istemeyeceğindi. Sonra pişman oldum, yanına gelecektim ama bu sefer gerçekten büyük bir engel ile karşılaştım. Beynimde tümör teşhisi konuldu. Şuan iyiyim, yani hastalığı atlattım. Ama geleceğim zaman pek iyi değildim. Seni etkilemek istemiyordum. Hawkins'de bulunan Ajan75'den seninle ilgili bütün bilgileri alıyordum. Annelik görevimi asla yerine getiremedim. Ama senin güvende olman için her şeyi yaptım. Seni doğaüstü varlıklar haricindeki her şeyden korudum. Maya'nın bulunduğuna dair bilgi aldığımda ise bir süre sizi izledim. Brenner'ı sizden uzak tuttum. Oda aynı şekilde benim öldüğümü sanıyordu."
Diana'nın gözünden yaşlar inci taneleri gibi art arda akıyordu. Maya, annesinin hastalık atlattığını öğrendiği anda yumuşasa da hala öfkeliydi. Eleven ise daha yumuşaktı Maya'ya göre. Hawkins'de bulunduğu süre boyunca onu koruyan biri olduğunu düşünürdü hep. Anılar birikti zihnine. Baş aşağı dünyaya açılan kapı olayında sonra babasını kaybetmişti. Joyce'ın yanına gelip babasının öldüğünü söylemesi onun için büyük bir darbe olmuştu. Oysa ki Eleven babasını kazandıklarını söylemek için arıyordu. Onsuz geçen 1 yılını Joyce, Will ve Jonathan ile birlikte başka bir kasabada geçirmişti. Bu Ajan75'in yer değiştirmesine sebep olmuştu. 1 yıl içinde güçleri geri gelmiş, daha da artmıştı. Bir gün okuldan çıkarken ona bakan siyah giysili adam ile olduğu yerde kalmıştı. Aniden kolunun tutulması ve kenara çekilmesi ile sarsılsa da dengesini kurmuştu. Şoku atlatıp yanına baktığı zaman, kolundan tutulup çekilmeden önce bulunduğu yerde iki araba birbirine çarpmıştı. Kafasını kaldırdığında siyah giysili adamı yine görmüştü. Adam ona bir şey demeden hızlı adımlar ile orayı terk etmiş ve Eleven'ın kendisine gelmesini beklemeden gözden kaybolmuştu. İlereyen zamanlarda hep arkasını kurtaran bu adamı görüyordu. Güçlerini geri alsa da kullanmayı tercih etmiyordu. Normal bir hayat sürmek hoşuna gitmişti. Hopper'ın geri gelmesi ise tam bir fiyaskoydu. Bir anda çalınan kapı ile gelmişti adam. Yine aynı adam, siyah giysili adam tarafından. Ardından Hawkins'e dönmüşlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Secrets} Maya Hopper & Will Byers | Stranger Things
FanfictionSırlar... 12 özel genç, 12 hayat, 12 farklı güç... Ama hepsi hayatta mı? Hiç tanımadığı ailesinden koparılmış ve denek olarak kullanılmıştı. Onda ki doğuştan gelen olağanüstü gücü fark eden doktorlar üzerinde bir sürü deney yapmıştı küçük bebeğin...