Geldiğimizden beri bir hafta geçmişti. Cidden buranın mükemmel bir havası vardı. Ama ben bu olayı daha fazla ertelemek istemiyordum. Teyzeme Hawkins'i çaktırmadan sormuştum kesinlikle çaktırmadan sordu Sus müjde. Ve buraya çok yakında olan bir kasaba olduğunu öğrendim. Orada bir arkadaşı oturuyormuş. Allahtan orayı neden merak ettiğimi sormadı.
Ve hazır mısınız asıl bombayı patlatıyorum. Çok yakında teyzemin arkadaşını ziyarete gideceğiz. Ve bende bir şekilde bulurum diye düşünüyorum. Yani şimdi düşünecek olursak Hawkins'e gittim diyelim. Ne yapacağım. Elimde sadece bir isim var Mia. Neyse şimdilik tek planımız Hawkins'e gitmek olsun.
"Kızım hadi gel kahvaltı hazır" "Geliyorum anne"
Teyzem bu koca evde iki oğluyla yaşıyordu. Ama daha kuzenlerimle tanışmak nasip olmadı. Adları Steve ve Billy. Teyzem onlardan bahsederken gözleri ışıldıyor. Niye evde olmadıklarını sorunca da bana Steve'in bir arkadaşında kaldığını, Billy'nin ise İngiltere'de okuduğunu söyledi.
"Kızım bugün Joyce'a gideceğiz. Hawkins'de ki arkadaşıma" Sonunda.
"Tamam teyze ben hazırlanmaya çıkıyorum"
Hemen üstümü giyinip ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.
Ne olur ne olmaz diye sırtıma bir hırka geçirdim. Ne de olsa Türkiye değil burası iklimini bilmiyorum. Önlem almak önemli.
-------------------------------
Çok az bir süre sonra Hawkins'e adım atmıştık. Yada tekerlek ciddi misin sen Maya senden bu soğuk espriyi beklemezdim asıl mesele ben o kadını nereden bulacağım. Bir evin önüne gelmiştik. Allah aşkına bütün evleri bir kişi mi yapmış? Bütün evler birbirine benziyor. Kapıyı bir kadın açtı. 30'lu yaşlardaydı galiba. Güzel bir kadındı. İncelemen bittiyse eğer içeri geçelim mi Maya.
"Hadi gel bak Maya, bu arkadaşım Joyce"
"Merhaba tatlım hadi içeri geç"
Sıkıcı bir oturmanın sona ermesini bekliyordum. Burada bilgi yoktu. Ben bu kadını nereden bulacaktım. Daha yüzünü bile tam hatırlamazken. Hadi buldum diyelim ne diyecektim. 'Merhaba ben sizi rüyamda gördüm de o yüzden buraya geldim' mi diyeceğim. Yada Mia isimli birisini nereden bulacağım. Bir dakika ya o kadının ve Mia'nın Hawkins'de yaşadığı kesin değil ki. Ay çıldırmak üzereyim. Kafam cidden allak bullak.
Amerikanlar da dedikodu yapıyormuş demek ki. Annem gençliğinde babamla çalışıyormuş şirkette tabi ben doğunca bırakmış. İngilizceyi eğitiminde öğrenmiş valla şuan anladığım kadarıyla dedikodunun belini kırıyorlar. Joyce baya hanımefendi birine benziyordu ama oda maşallah bütün komşuların günahlarını aldı. En iyisi biraz su içeyim.
"Şey pardon mutfak nerde acaba, ben su alacaktım da."
"Tabi kızım ileri sağ tarafta"
Bir bardak su gerçekten iyi gelmişti. Arkamdan Joyce abla geldi.
"Kızım canın sıkılmış gibi. İstersen sağdaki oda oğlumun odası canın sıkılıyorsa orda oturabilirsin"
"Olur"
Buna hayır demezdim. Dediğim gibi Hawkins küçük bir yerdi belki bir bilgi bulabilirim.
Yani anlamadığım bu kadın niye bana oğlunun odasına girmeyi teklif etti. Bizim Türkiye'de olsa misafir girmesin diye kapıları kilitlerler.
Odanın çok güzel dekorasyonu vardı. Tam içeri girip kapıyı kapatacaktım ki. Joyce teyze geldi.
"Tatlım bu oda küçük oğlumun ve odasına girilmesinden hiç hoşlanmaz ben sana bu odayı söylememiştim. Büyük oğlumun odası şurada orda takılabilirsin"
Yedik odasını beyimizin. Neyse benim konsantre olmam gerek şeyler vardı.
"Tabi pardon ben yönleri kestiremedim"
Tebessüm etti, odaya geçip oturdum. Şimdi elimizdeki bilgiler neler. Birinci bilgi Mia ismi, İkinci bilgi ise ki bu bilgi sayılmaz. Bir kadın, yüzünü bile tam görmediğim bir kadın. Adını bilmediğim, kim olduğunu bilmediğim bir insan. Tamam elimizde fazla bir bilgi yokmuş.
"Kızım hadi kalkalım" teyze daha yeni gelmedik mi ya.
"Ama daha yeni gelmiştiniz Alya niye hemen kalkıyorsunuz"
"Benim oğlum geliyor bugün"
"Steve mi?"
"Yok maalesef o biraz daha kalmak istedi, büyük oğlum İngiltere'den geliyor. Onun için hazırlık yapmam lazım. Sonra bir daha geliriz. Hadi Maya"
Daha yeni geldik ya bir dedektiflik yaptırmıyorlar.
-------------------------------
"Oğlum niye haber vermiyorsun tamam anladım.... Yok tabi üzülmedim...
Tabi evet teyzenler geldi demiştim ya... Tamam hadi görüşürüz sık sık aramayı unutma.... Tamam bebeğim görüşürüz""Ne oldu teyze"
"Billy... Eğitim süresini uzatmışlar gelemiyormuş"
"Tüh kuzenimi göremeyeceğim desene"
"Ama Steve bir hafta sonra gelecek galiba yanında arkadaşları da gelecekmiş ev bayağı kalabalık olacak yani, en sevdiğim"
Bu kadın 17 yaşından beri Amerika'da olduğu halde asla içindeki Türk kanı gitmemiş.
Uyumadan önce baya bir süre düşündüm ne yapabilirim diye. Ama bütün kapılar beklemekten geçiyordu.
-------------------------------
Ne bir rüya daha mı? Ama bu seferki sadece siyah... Sadece siyah, ileride bir kız çocuğu vardı...İki tane kız çocuğu oynuyorlardı. Tahminen... 2 yaşındaydılar. Bir adam geldi. kızların birinin ağzına bez parçası dayadı, engel olmak istedim ama yapamadım sanki sesim yoktu. Yerde oturan diğer kız ağlamaktan kıp kırmızı olmuştu. Ve o ses bana ulaşabilirsin ben seni arıyorum sende beni arıyorsun ve biz bir gün kavuşacağız kardeşim sadece daha dikkatli ol. Hawkins'deyim babamızın yanında sende gel seni çok özledik... Lütfen... Lütfen ses gittikçe uzaklaşıyordu. Ve ses kesildi ben düştüm.
Yo direk düştüm yataktan. Bu rüya... En iyisi elimi yüzümü yıkayayım. Aynaya baktığımda ancak fark ettim burnumdan kan akıyordu. Bu ne demek oluyor. Kardeşim demişti... Kardeşim. Babamızın yanındayım dedi...Hawkins'de. Bir dakika çok saçma. Birincisi benim kardeşim yok, ikincisi benim babam Türkiye'de. Tamam bu rüyalar saçmalıktan ibaret...hadi hayırlısı.
-----------------------------------
-Alya-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Secrets} Maya Hopper & Will Byers | Stranger Things
FanfictionSırlar... 12 özel genç, 12 hayat, 12 farklı güç... Ama hepsi hayatta mı? Hiç tanımadığı ailesinden koparılmış ve denek olarak kullanılmıştı. Onda ki doğuştan gelen olağanüstü gücü fark eden doktorlar üzerinde bir sürü deney yapmıştı küçük bebeğin...