"Louis gerçekten böyle mi yapacaksın. Seninle konuşmaya çalışıyorum."
"Ama ben seninle konuşmayı istemiyorum Betty! Bırak peşimi artık." derin bir nefes alıp Will'in yanından kalktım. Bugün okulda dördüncü günümüzdü ve Betty denen kız götümüzden ayrılmıyordu. Hayır abi yani aldatan sensin, şimdi niye kendisini suçsuz göstermeye çalışıyor anlamış değildim. Hızlı adımlar ile Louis'in yanına gittim.
"Önemli bir şey konuşuyordunuz galiba. Ama şuan Louis bana lazım. Bay bay Betty." Louis'in koluna girip kimsenin göremeyeceği bir yere ilerledim. Biz olay istemedikçe olaylar bizim peşimizi bırakmıyordu. Ne olur ne olmaz diye Türkçe konuşmaya başladım.
"Bu kız hala niye önünde arkanda geziniyor Louis?" merdiven altı bir yerde durduk. Sırtını duvara dayadı.
"Bilmiyorum peri, sinir ediyor. Beni suçlu göstermeye çalışıyor. Bıktım artık." bende duvara yaslandım.
"Sen bu kızı hala seviyor musun peki Five Hargreeves?" ona hitap etme şeklime gülüp yine ciddi haline döndü.
"Hayır, yani içimde küçük bir sevgi bile hissetmiyorum. Aramızda bir güven yoksa o ilişkinin anlamı kalır mı?" hak verdiğimi belli edercesine kafamı salladım. Zilin çalması ile sınıfa doğru ilerledik. Betty iyi ki bizim sınıfımızda değildi.
Dersin bittiğini öğlen arası zili duyulduğunda anlamıştım. Bu aralar zaman kavramım tamamen yok olmuştu. Sınıftan çıkınca görmeyi çok istediğim(!) kişiyi gördüm.
"Merhaba Maya, acaba Louis çıktı mı?" göz devirmemek için kendimi zor tuttum. Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip kafamı salladım.
"Peki tamam, görüşürüz o halde." görüşmeyelim mümkünse. Belime sarılan kol ile kafamı çevirdim.
"Çok gergin görünüyorsun. İyi misin?" gülümseyip kafamı omzuna koydum. Bir yandan yemekhaneye yürüyüp bir yandan da konuşuyorduk.
"Bilmiyorum Will, içimde her zaman bir sıkıntı var gibi." saçlarımda ki dudaklarını hissedince gözlerimi kapattım. Bu çok huzur vericiydi.
"Maya, bak hepimiz senin doktora gitmenden yanayız. Belki başka bir şey vardır. Bu ciddi bir mesele Maya." kafamı omzundan kaldırıp salladım. Anlayış ile gülümsedi ve peki demek ile yetindi. Etrafımda bulunan herkes endişeliydi, bende endişeliydim. Ama hayatımı bunu düşünerek geçirmek ne kadar doğruydu?
Yemekhaneye geldiğimizde sıraya geçtik. Bugün inanılmaz bir açlık hissediyordum. Tabağıma gözüme güzel gelen her şeyi doldurduktan sonra masaya doğru ilerledim. Will ise arkamdan geliyordu. Yavaşça oturup tabağıma iştah ile baktım. Tam yemeye başlayacaktım ki yanıma oturan beden ile durdum. Eleven elindeki en az benim kadar doldurduğu tabak ile yanıma oturdu.
"Yarın Steven gelecekmiş Maya. Hayatımızın zor zamanları başlayacak." kafamı ona doğru çevirip gözlerimi kıstım.
"Ajan Steve mi?" kafasını sallayıp makarnasına çatalını batırdı.
"Biliyorsun ki bizde bir tane daha Steve var, e Ajan Steve demek de çok resmi oluyor. Bende anneme sordum ne diyebiliriz diye. Tam adı Steven imiş zaten. Bende ona öyle seslenmeye karar verdim." kafamı anlayış ile salladım ve tabağımdaki yemeklerden yemeye başladım.
"Maya, Betty'e niye soğuk davranıyorsun?" birden sorduğu soru ile durdum. Louis'e verdiğim sözü elbette tutacak ve kimseye gerçeği söylemeyecektim.
"Bilmiyorum, kanım ısınmadı. İtici geliyor davranışları." yalan değildi. Kız tamamen itici birisiydi.
"Bak, sen belli ki olayı öğrenmişsin, üzülmene yada kızmana gerek yok Maya. Geçmişte kaldı." ne dediğini anlamamıştım. Ama devam etmesi için sustum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Secrets} Maya Hopper & Will Byers | Stranger Things
Fiksi PenggemarSırlar... 12 özel genç, 12 hayat, 12 farklı güç... Ama hepsi hayatta mı? Hiç tanımadığı ailesinden koparılmış ve denek olarak kullanılmıştı. Onda ki doğuştan gelen olağanüstü gücü fark eden doktorlar üzerinde bir sürü deney yapmıştı küçük bebeğin...