Bir adet sürünen Utku'muz mevcut 🙈 Keyifli okumalar
U T K U
Güneşli ama serin bir ilkbahar günü köşkün hemen arka tarafındaki korudayım. Şaşkın bir halde etrafa bakıyorum çünkü köşke ve koruya gelmeyeli uzun zaman olmuş. Buraya neden ve nasıl geldiğimi anlamlandıramamış olsam da üzerine çok fazla düşünemeden az ileride iki çocuk dikkatimi çekiyor. Birisi başak rengi saçlarında balıksırtı örgüsüyle ay parçası gibi bir kız çocuğu. Onun hemen yanında bisikletinin üzerindeki erkeği görünce şaşkınlıktan gözlerim kocaman açılıyor. Kız çocuğunun yanındaki benim küçüklüğüm! Aynı anda küçük halimle ve şimdi takım elbiseli halimle burada nasıl bulunduğum sorusu kafamı kurcalasa da onlara doğru yürümeye başlıyorum. Çocuklara yaklaştıkça kız çocuğunun Bahar'ın küçüklüğü olduğunu anlıyorum. Ve bu bizim ilk karşılaştığımız an!
Küçük Bahar beni fark edince gözlerini küçük Utku'dan ayırarak bana çeviriyor. Minicik gözleri dolu dolu "Bunu bana nasıl yaptın Utku?" diye soruyor. "Tam şu andan beri ben seni hep çok sevdim."
Kalbimin yangın yerine döndüğünü hissetsem de minik Bahar'a cevap veremeden arkamdan başka bir ses duyuyorum. "Orion, neredesin?" diye soran bu gizemli ses kalp atışlarımı hızlandırıyor. Benim şimdiki Bahar'ımın sesi çünkü. Heyecanla gözlerimi arkama çevirdiğimde karşımdaki manzarayla mest oluyorum. Bahar ince askılı, şifon beyaz elbisesiyle Olimpos'tan yolunu kaybedip buraya düşmüş tanrıçalara benziyor. Başak sarısı uzun saçları dalgalanıp omuzlarına düşmüş, ayakları yalınayak. Dudaklarında hep görmek istediğim güzel gülümsemesiyle yeniden bana sesleniyor. "Orion, Artemis seni çok özledi, lütfen gel artık."
Ona doğru adım atmak isterken olduğum yere çivilenip kalıyorum. Güneşli hava yerini yağmura ve şimşeklere bırakırken bakışlarımızın buluşmasıyla Bahar'ın gülümsemesi soluyor, gözlerini kara bulutlar sarıyor. "Bana nasıl kıyabildin?" diye haykırıyor. "Bana neden inanmadın Orion?"
Ona doğru ellerimi uzatmaya çalışsam da Artemis ben tek kelime edemeden hızlı adımlarla ağaçların arasında kaybolarak görünmez hale geliyor.
"Bahar, gitme!" Gördüğüm işkence gibi kabusu peşine günlerdir kan ter içinde Bahar'ın adını haykırarak uyanıyordum. Her gün istisnasız aynı korkunç kabus.
Bahar'sa gitmişti.
Gittiği günden beri zihnim büyük bir deprem sonrası kocaman dalgalarla tsunami vurmuş afet bölgelerine benziyordu. Acımasız dalgaların dövdüğü ruhumun kıyıları çekilen sularla birlikte enkaz yerine dönmüş ve tüm benliğimde sıkıyönetim ilan edilmişti. Berbat bir haldeydim.
Bu kabustan hemen sonra gözlerimi her açtığımda Bahar'ın bana hediye ettiği Gandalf imzalı Orta Dünya haritamla karşılaşıyordum. Bana hediye ettiği gün yatak başlığımın hemen üzerine asmıştım. Baktıkça ne kadar şanslı olduğumu hatırlamak içindi. Ne kadar çok sevildiğimi. Ve şimdi neleri kaybettiğimi.
Hayatım çoğu zaman soğukkanlı olmakla geçmişti. Sakin ve aklı başında bir adamdım. Üstelik yönetmem gereken kocaman bir holding ve sorumluluğunu taşıdığım binlerce insan varken başka bir seçeneğimde yoktu. Bir problem çıktığında zihnimde iyice tarttıktan sonra en mantıklı seçeneğe odaklanır ve çözüm üretirdim. Şimdiyse bunlar o kadar uzakta görünüyordu ki evimdeki gri koltuğa oturup lacivert deftere bakmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum. Bahar onu kaybetmeme neden olan olaylar zincirini başlatan bu defteri bana hediye etmeyi uygun bulmuştu. Ve sonrada...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Bahar Çiçeği (Tamamlandı)
Romance⭐The Wattys 2021 Genç Kız Edebiyatı Kazananı Sevgili Orion; Başımıza gelecekleri bilsem yine de aynı serüveni yaşar mıydık? Sanırım bu sorunun cevabı her zaman evet olacak. Deli bir tanrıça olduğum gerçeğini asla değiştiremeyiz. Senin sonsuza kadar...