15. Bölüm

5.9K 534 15
                                    

Buraya da bahtsız bir Artemis çizelim. Keyifli okumalar💙

BAHAR

Sevgili Orion;

Tanrıça olarak savaşmam gereken pek çok zor durumun içinde kaldığım olmuştu. Ama bunların hiçbirisi senin güneş gözlerinin içine bakmak zorunda kalmadığım zamanlardı ve ben başa çıkmakta hiç zorlanmamıştım. Şimdi senin gözlerinin içinde kendi aksimi izlerken konuşmam mümkün müydü? Üstelik sen bana sevgi sözcükleri ile seslenirken kalbim içimden çıkıp ellerine koşmasın diye kendisine hakim olmam gerekiyordu. Bunun bir yalan ve hile olduğunu biliyorum. Başımıza bu belayı kendi ellerimle sarmıştım. Ve şimdi başımıza açtığım bu işten sağ çıkmak için senden mümkün olduğunca uzak durmalıyım Orion. Nasıl bu hale geldiğimizi anlayamıyorum, Zeus bana bir ders vermek istemiş olmalı. Üstelik bu durumu Apollon'a nasıl anlatacağımı henüz bilmiyorum. Keşke beni anlasan Orion. Oysa sen sadece ışıl ışıl parlayıp duruyorsun.

Artemis.

Dünyanın en bahtsız insanını seçen bir yarışma var mıdır? Varsa birinci sıradan kusursuz bir aday karşınızda duruyor: Bahar Demirbaş. Diğer yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum. Ancak karşımdaki manzaradan sonra hiçbir şansları olmadığını söylemek zorundayım. Nişanlısı olduğunu söylediğim adamın Utku Gürsoy olmasını başka türlü nasıl açıklayabiliriz ki? Tek mantıklı seçenek benim dünyanın en bahtsız insanı oluşum.

Çöldeki kutup ayıları, üzülmeyin kardeşlerim. Sizlerden bahtsız Bahar var.

Yatın adı zihnimde bulanık bir takım çağrışımlara neden olmuştu elbette. Yüzüklerin Efendisi'ne tutkun bir adamdan başka kim yatına Shire adını verebilirdi? Tabii bunu düşünmek için fazlasıyla geç kalmıştım. Ortalarda hiç tanımadığın bir adamın nişanlısı olduğunu söylersen böyle bir ceza seni bekler işte. Yalandan kim ölmüş ki demiştim ya hani. Utku'nun bakışları yalan yüzünden ilk ölecek insan olduğumu ilan ediyordu.

İnsan nişanlısına böyle mi bakar Orion?

"Merhaba, sevgili nişanlım," derken pek sevgi dolu görünmüyordu. "Gözüm yollarda kaldı." Sonra da yanındaki misafirlere dönüp "Bize iki dakika verir misiniz? Hemen geliyoruz." diyerek bileğimden tutup beni restoran kapısının az ilerisine götürdü. Bense onun peşinden kuzu kuzu gitmekten başka bir şey yapamadım.

İnsanlardan yeterince uzakta olduğumuza emin olunca güneş gözlerinden alevler saçarak konuşmaya başladı. "Sen benim başıma bela mısın? Neden insanlara nişanlım olduğunu söyleyip duruyorsun? Gerçekten çok merak ediyorum."

"Ben.. Ben..." Far görmüş tavşan gibi tutulup kalmıştım. Utku bu kadar yakınımda gözlerimin içine bakarken kelimeler zihnimin içinde bir araya gelemiyordu.

"Sen ne Bahar? Allah aşkına içerideki insanlar neden benim nişanlım olduğunu düşünüyor?"

Adımı ilk kez ağzından duymanın tadını çıkaramayacaktım anlaşılan. Sesinin yükselen tonu kendime gelmemi sağlamıştı. Kendisine kör kütük aşık olabilirdim, ancak kimse Delibaş'a sesini yükseltemezdi. Kuyruğu dik tutmak zorundaydım. "Yatın sahibinin sen olduğunu bilmiyordum. Zor bir durumdan kurtulmam gerekiyordu, mecbur kaldım. Senin nişanlın olmaya meraklı değilim."

"Hem suçlu hem güçlü diye sana denir herhalde. Gerçi bence sen delisin. Kendini kurtaracaksın diye beni ne kadar zor durumda bıraktığını biliyor musun?"

Utkucuğum karşında bir tanrıça var, ona göre konuş istersen.

"Benimle düzgün konuş. İsteyerek yapmadım diyorum." Hararetli bir biçimde tartışırken birbirimize ne kadar yaklaştığımız gerçeğini fark etmem zaman almıştı. İkimizde sinirli bir biçimde birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Bununla beraber Utku'nun ferah kokusu burnuma dolarken kalp atışlarımda doğru orantılı olarak artmaya başlamıştı.

Sevgili Bahar Çiçeği (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin