Havaalanına geldiğinde uçağın kalkmasına 20 dakika vardı. Yıldız ile koşa zar zor yetiştiler. Koltuklarına geçmeden biletleri ve Yıldız'ın sağlık kartını gösterdi. Yan yana 2 koltukta 3 saat 13 dakika sonra Paris'te olacaklardı. Saat şu an 11'di. Paris Türkiye2den 1 saat geride olduğuna göre orada saat 10'du. Yalnızca 2 ayda ailesi dağılmıştı. Bazen düşününce bu olanlar ona çok ama çok mantıksız geliyordu. Her şey bir rüya gibiydi. Ah bir uyanabilse belki Utku, Sütlü Kahve ile baş ucunda oturuyor ve o bir kabus görüyordu. Yıldız'ı kucağına alarak ona sarıldı ve uyumaya başladılar. Uyandıklarında iniş takımlarını açmış hoparlörden duyuru yapılıyordu.
- Sayın yolcularımız, uçağımız birazdan havaalanına iniş yapacaktır. Kemerlerinizi açmayınız.
Uçaktan indiklerinde hiç bilmediği ve tanımadığı bir yerde kaybolmuş gibi oldu. Aslında her yaz ailecek Paris'e gelirlerdi. Burayı iyi biliyordu. Elinde çok az para kalmıştı ve bu paranın bir otele yetip yetmeyeceğinden emin olamadı. Biraz dolaştılar. Yolda mola verip Yıldız'a mamasını yedirdi. Kendi de bir şeyler yedi. Sabaha kadar aradılar ve sonunda paralarına uygun bir pansiyon buldular. Odaya girer girmez kendini yatağa attı Bulut. Yarın ne olacağı meçhul. Yıldız da yanına uzandı. Birbirlerine sokularak uykuya daldılar. Yarın bol sürprizli bir gün onları bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTKU (Kitap Oluyor)1( YILDIZLARIN DANSI)
ChickLitBulutku macerası başlıyor hazır mısınız? Utku sıradan olduğunu düşünüyordu ve bu sıradan hayatı kabullenmişti, aşık olmak hiç hesabında yoktu. Aşk ve gerçekler hep böyle midir? Aşk bize gerçeklerle, gerçekleriyle mi gelir? Hayatımızdaki perdeleri ka...