13.Bölüm

25 9 14
                                    

Utku arka bahçeden doğru gözden kayboldu. Bulut da yerdeki yatağı toplamaya ve ortalığı düzeltmeye koyuldu. Utku ise kendini çok tuhaf hissediyordu. İçi buruktu. Bulut'tan uzak kalmak istemiyor gibiydi. Kaldırım taşlarıyla döşenmiş bu yolda ilerlemeye başladı. Biraz aşağıda Bulut'un bahsettiği taksi durağını gördü. Bir taksiye atladı ve Melis'in evinin adresini verdi. Yarım saatte vardılar. Ücreti ödeyip indi ve zile bastı. Kapıyı Melis açtı.

- Hoş geldin.

- Hoş bulduk.

Utku ayakkabılarını girişte çıkardı ve ayakkabılığa koydu. Melis ona sarıldı. Çok üzgün ve mutsuz görünüyordu.

- Canım iyi misin?

- Değilim Utku, hem de hiç değilim.

- Babandan bir haber var mı?

- Yoğun bakımdaymış. Gece oradaydım. Sabah dinlenmem için annem beni eve yolladı. Çok ısrar ettim kalmak için ama izin vermedi.

- Tamam, gel salona geçelim. Oturup, baştan sakin sakin anlat her şeyi.

Salona geçerler. Burada kocaman bir cam ve üzerinde çiçek desenleri olan stor bir perde vardır. 2'li gri bir koltuk ve yanında siyah beyaz küçük bir puf, diğer tarafta ise açık mavi tekli bir koltuk... Ortada da krem yuvarlak bir masa vardı. Duvarda televizyon ünitesi ve siyah orta bor bir LCD, raflarında ise birkaç kitap... Salon duvarları da griydi. Bu salon, Melis'in zevkine göre değil bütçesine uygun, renkleri uyumsuz eşyalarla döşenmişti. Renkleri insanın içini karartıyordu. Melis ikili gri koltuğa oturdu. Utku ise tekli mavi koltuğa.

- Babam dün beni aradı. Sesi çok mutlu geliyordu. Anneme doğum günü sürprizi yapmayı planladığını ve yazlığa götüreceğini, benim de ona yardım etmemi istediğini söyledi. Kabul ettim. Çok sevinmiştim. Öğlen gelip beni aldı arabayla. Yazlığa gittik. Süsleyip püsledik. Akşama doğru da annemi gelip aldık. Yazlıkta su borusu patladığını ve eşyaların battığını söyleyerek kandırdık. Annem hiçbir şey anlamadı. Oraya varınca babam kapıyı açıp önden gitti. Her yer karanlıktı. Annem de önümdeydi. Bende sessizce kayboldum. Babam beni arka bahçe kapısından sessizce içeri aldı. Ben elektrik düğmelerinin yanındaydım babam da pasta masasının arkasında. Annem bize seslenerek içeri girdi. O zaman bende ışıkları açtım. Sürpriz diye aynı anda bağırdık. Annem önce korktu, ne olduğunu anlayamadı. Daha sonra sevinçten ağladı. Ama bize kızmıştı. Neyse sonra pastayı üfledi. Babamla dans ediyorlardı. Babam birden kabini tutarak yere yığıldı. Hemen ambulansı aradık. Korkudan annemin de tansiyonu çıktı. Yolda hava falan verdiler. Göğsünü açıp bantlar falan yapıştırdılar. Kalp atışlarını duyabiliyorduk. Çok zayıftı. Bende tansiyon aletiyle annemin tansiyonunu ölçtüm. Çok düşmüştü. Onu sakinleştirmeye çalıştım ama ben de kafayı yemek üzereydim. Rüya gibi başlayan günümüz kabusa dönmüştü. Hastaneye varınca annemi serum takılmasına, babamla benim ilgilenebileceğime zar zor ikna ettim. Odaya aldılar. Acil müdahale falan. Bir doktor geliyor, bir hemşire çıkıyor. Sonra ameliyata alıyoruz dediler. 1 saat... Anneme hiçbir şey söyleyemedik. 1 saat o ameliyathanenin kapısında bekledim. Şoktaydım. Ağlayamadım bile. Sonra doktor çıktı. Çok ağır bir kalp krizi geçirmiş. 2 damarı tıkalıymış falan. Yoğun bakıma alacağız dediler. Doktorun odasına gittim hemen. Bana ilk sorduğu:

- Günde kaç paket sigara içiyor?

- Ne sigarası, babam 1 yıl önce içmeyi bıraktı. Kriz geçirince bize söz verdi. Sonra da hiç sigara içtiğini veya öksürdüğünü görmedim.

BULUTKU (Kitap Oluyor)1( YILDIZLARIN DANSI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin