Arabasına atladığı gibi üniversiteye doğru yola çıktı. Çok heyecanlıydı ama duaları ve Allah'ın yardımı ile başarılı olacağına inanıyordu..... Üniversiteye geldiğinde seminere sadece 5 dakika vardı. Arabayı hemen park etti ve salona doğru koşar adımlarla ilerledi.
- Bulut bey hoş geldiniz. 1 dakika sonra sizi sahneye alacağız.
- Hoş bulduk. Tamamdır.
Ve alkış sesleri eşliğinde milyonlarca öğrencinin doldurduğu bu büyük salonda üzerine vuran ışıkların altında kürsüye yürüdü Bulut. Alkışlar sustuğunda ve herkes pür dikkat onu dinlemeye başladığında o da konuşmasına başladı. Etkileyici bir giriş ve kısa bir konuşmanın ardından;
- Müsaadenizle size bir hikaye anlatmak istiyorum. Ben bir ara limon yetiştirmeye merak salmıştım. O zaman da benim için biraz kötü bir zamandı. Küçücük bir bardağa iki tane tohum dikmiştim. Şimdi diyeceksiniz baban istesen sana bir sürü limon ağacı getirirdi. Öyle değil işte ben kendim emek vermek istedim. Benim çabalarımla olsun istedim. Neyse, tohumları aldım, ıslak ıslak peçetenin içine koydum. Haftalarca bekledi tohumlar, suladım da büyüyen olmadı. Sonra öğrendim ki 1 hafta suda bekletip çekirdeğin dışını soyarak dikmek gerekiyor. Bende öyle yaptım. Çekirdekleri aldım. Elimle soydum dış kabuklarını. Tekrar diktim. Ve dedim ki, ilk çıkanın adı Umut, diğerinin ki ise Hayal olacak.
O tohumlar hayata tutundu. Herkes at çöpe dedi ama onlar büyüdü. Sonra biri çıktı. Büyüdü büyüdü... Ama diğerinden eser yoktu. Bir gün rüzgar çıkmış ve bardak yere düşmüş. Limon da toprağıyla çıkmış içinden. Bir de ne göreyim! Diğer limon altında. O da büyümüş, ama toprağı yarıp bir türlü kafasını çıkaramamış. İçe doğru dönmüş. Düşmenin etkisiyle üzeri açıldı. Tekrar koyup bardağa üstüne de kum ekledim. Umut'un bir yaprağı sararmıştı ama ölmedi, büyüdü ve o sarı yaprağı döktü. Ve inanır mısınız bir kaç gün sonra diğer limon da büyüdü. Yani Hayal. Demem o ki: Bazen fark etmezsiniz bir çıkmazdasındır. Yolunu bulamazsın. Bir rüzgar eser yıkılırsın. Daha doğrusu öyle sanırsın. Ama o rüzgar, o düşüş sana yeni bir şansın kapısını aralar. Yani bazı aksilikler, dertler bizi düşürüp üstümüzdeki aşamadığımız o tabakaları aşmamızı sağlar. Ben Umut ve Hayal'den çok şey öğrendim.
Hikayenin ardından konuşmasını sürdürdü. ,
- Sanıyor musunuz ki insanlar dertsiz, dışarıdan göründüğü gibi mutlu ve huzurlu, her şey yolunda, her şey mükemmel. Bir tek sizin hayatınız böyle, bunu düşünüyorsanız hayatınızın en büyük yanılgısı içindesinizdir. Çünkü şu dünyada acı çekmeyen hiç kimse yok. Belki bazılarının ki daha hafif, bazılarının daha ağır. Ama herkes bir şeyler için üzülüyor. Bir şeylere pişman. Bir şeyler için hayal kuruyor. Kimse dertsiz tasasız değil şu dünyada.
Herkesin gece olup karanlık çökünce resmini açıp özlemini çektiği biri var. Herkesin düşündüğü zaman kanayan kabuk tutmuş bir yarası var. Herkesin kusurları, ayıpları var. Kendine göre doğruları, kuralları var. İnsanlar acılarıyla baş etmeyi öğrendiklerinde ve sorunlara çözüm bulabildikleri veya aradıkları zaman sarılıyorlar hayata. Her şeyi düzgün ve normal göstermeye çalışıyorlar. Her şey tıkırında ama bu sadece bir yanılsama. Bu sizin gördüğünüz şu yolda yürüyen kimse bu günlere güle oynaya gelmedi. O özendiğiniz You Tube'rler, ünlüler, zenginler... Hiçbirinin hayatı kusursuz değil. Hepsinin kendine göre bir derdi var. Kimi çok güzel ama sevdiği yanında değil, kimi çok ünlü ama yine de gece olup karanlık çöktüğünde yalnızlığıyla baş başa kalıyor. Kimi aşırı zengin ama paranın bile tedavi edemeyeceği bir hastalıkla boğuşuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTKU (Kitap Oluyor)1( YILDIZLARIN DANSI)
Romanzi rosa / ChickLitBulutku macerası başlıyor hazır mısınız? Utku sıradan olduğunu düşünüyordu ve bu sıradan hayatı kabullenmişti, aşık olmak hiç hesabında yoktu. Aşk ve gerçekler hep böyle midir? Aşk bize gerçeklerle, gerçekleriyle mi gelir? Hayatımızdaki perdeleri ka...