N.O 2

4.1K 268 40
                                    

Gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım.

***

Çığlıklar ardında sessiz fısıldaşmalara bırakırken zaman akmak bilmiyordu. Soğuk şiddetini arttırmaya devam ediyordu. Titremelerim artık bir anlık olmaktan çıkmış sürekli hale gelmişti.

"Bu sıra daha ne kadar yavaş ilerleyebilir!"

Hayıflanmalarımı duyan kız bir an arkasını döndü ve anında gözünü kaçırdı. Ellerimi burnuma siper ederek avucuma nefesimi vermeye başladığımda yüzümün ufakta olsa ısındığını hissediyordum. Ufak bir kamera kaydı için kaç saattir bekliyordum.

Saat 12.00

Hala önümde bir ton kişi var, üşüyorum.

Saat 15.25

Önümde sadece 3 kişi kaldı. Artık sabrımın son demlerini yaşıyordum. İçeriye dair en ufak merakım olmasa da gergindim.

Sonunda kapıdan içeri girdiğimde sıcak hava yüzüme çarptı. Kapıda duran ufak tefek bayan:

"Şu formu doldurunuz ve aday numaranızı kameranın göreceği şekilde yapıştırınız"

Önüme koyulan kâğıda şöyle bir baktıktan sonra kimlik bilgilerimi yazmaya başladım.

"Adı-Soyadı: Kim Eun Hee

Yaşı: 22"

İletişim bilgilerimi de hızla doldurduktan sonra bana verilen aday numarasını üzerime yapıştırdım. Görevlinin yönlendirmesi üzerine bir kat merdiven çıktıktan sonra bir kameraman ve bir mikrofon olan ahşap zeminli odaya girdiğimde daha farklı bir yer beklediğime emindim. Etrafa göz gezdirirken gelen sesle irkilerek sese doğru döndüm ve konuşanın kameraman olduğunu gördüm:

"214536 numaralı aday lütfen mikrofonun başına geçin"

Numaralar beni çağrıştırıyordu. Ani bir hızlanmayla mikrofonun yanına ulaştım. Daha ne söyleyeceğimi bile kararlaştırmamıştım. Kameraman:

"Hazırsan başlıyoruz. 3.2.1 kayıt"

Aklıma gelen ilk melodiyi mırıldanmaya başladım. Bu annemle sürekli söylediğimiz şarkıydı. Aliee'den Heaven şarkısı bittiğinde yanağımdan akan yaşları elimin tersiyle sildim. Selam verdikten sonra odadan çıktığımda kendimi bomboş hissediyordum.

Yapmamam gereken bir şeydi. Kendimi rezil etmekten başka bir şey yapmamıştım. Bir kenara fırlatıp attıkları videolardan biri olacaktım.

Kapıdan çıktığımda uzun kuyruk yok denecek kadar azdı. Adımlarımı sıklaştırıp YG sınırlarından çıkmak için acele ettiğimde ani fren sesiyle bir adım geriledim. Ne olduğunu anlamasam da reflekslerim sayesinde bir kazadan kurtulmuştum. Kafamı fren yapan arabaya çevirdiğimde spor beyaz bir lüks araba olduğunu gördüm. Süren kimse merak edip camı bile açmamıştı. Herhalde yolu iyice açmamı bekliyordu.

Sinirlerim tavan yapmıştı. Arabanın önüne geçip kaputa ellerimi vurarak orada öylece durdum. Şoför koltuğunda oturanın karanlıktan dolayı kim olduğunu seçemiyordum. Camın mekanik inme sesini duyduğumda yerimden kıpırdamadan bekliyordum. Şoför inecek ve özür dileyecekti. Ama bir süre bekledikten sonra camdan bir kâğıt uzatıldığını gördüm. Ellerimi temkinle kaldırırken cama doğru ilerledim. Kâğıda uzanıp elime aldığım an araba gaza basarak çoktan ilerlemeye başlamıştı.

Nasıl böyle bir tuzağa düşmüştüm. Ortadan ikiye katlanan kâğıdı hışımla açtım. Ne bir özür ne de ona benzer bir şeydi. Kâğıt bir hayran kartıydı.

Üzerinde G-Dragon'un kendinden emin gülüşü ve onun imzası vardı.

Ayağımı sertçe yere vurduğumda elimde ki kartı buruşturup yere attım.

"Ukala, aşağılık idol! Dua et seçilmeyeyim!"

***

Tüm gece huzursuz kıpırdanmalarım yüzünden uyuyamamanın etkisiyle kafede ki müşterilere boş gözlerle bakıyordum. Bazen robotlaştığımı düşündüğüm anlar vardı. Sipariş al bahşiş bekle eve içki götür uyu buraya gel. Hayatım bu eylemler içinde sıkışmış gibiydi. omzuma dokuna elle hafifçe başımı çevirdiğimde bana gülümseyen tek kişi olan Kang Dae'ye döndüm.

"Sıkılmış gibisin Eun Hee?"

Soru sormaktan çok direkt tespit gibiydi. sadece göründüğüm gibi sıkkınca kafamı salladım. Bana acımayan tek erkek oydu.

"Bir şeyler yapalım mı akşam?"

Suratımdaki ifadeyi değiştirmeden:

"Eve gitmeliyim Kang Dae"

Yine reddetmiştim ama onun yanında sadece kötü duracaktım. Dudaklarını aşağıya sarkıtıp sevimli bir tavır takındı.

"Söz veriyorum çok eğleneceğiz, bir kerecik lütfeen."

Daha fazla ısrarına dayanamayıp kabul ettim. Ufak bir sevinç kahkahasıyla yanımdan ayrılırken şefin bana ters bakışlarına maruz kaldım. Hemen kendime çeki düzen verdim ve sipariş için kafede dolaşmaya başladım.

***

En sonunda insanların isteklerinden kurtulup dışarıya kendimi attığımda arkamdan selamlama merasimi bitirip gelen Kang Dae'nin 5 adım önünden yürümeye başladım. Kafedekilerin yanlış anlamasını istemiyordum. Hoş umurlarında değildim. Arkamdan koşarak yetişen Kang Dae:

"Hey neden beklemiyorsun?

Atkısını düzeltmeye çalışıyordu.

"Kafeden bir an önce kurtulmak için" dedim.

Üzerimdekileri yeni görüyormuş gibi şaşkınca:

"Üşümüyor musun Eun Hee?"

Acındırmak bana göre değildi.

"Hava çok güzel. Ne yapacağız şimdi?"

İki cadde daha yürüdükten sonra bir sinemanın kapısından içeri girdiğimizde ne yapacağımızı anlamıştım. En azından sıcak bir ortamdı. Omzumu hafif sıktıktan sonra:

"Ben yiyecek bir şeyler alayım, daha önceden biletleri almıştım."

Biletleri elime sıkıştırdıktan sonra hızla büfeye yöneldi. Duvara yaslanıp onun gelmesini beklerken cebimde titreyen telefonun sesiyle yaslandığım yerden doğrulup ekrana baktım.

Yabancı bir numara arıyordu. Büyük ihtimal polisti ve babam bir işe karışmıştı. Bu güzel gece böyle sonlanacaktı. İsteksizce:

"Efendim?"

Bana gülümseyerek gelen Kang Dae'ye bakıyordum.

"Kim Eun Hee?"

"Buyrun benim."

"Biz YG şirketinden arıyoruz. Videonuz seçildi. Yarın şirkette seçilen 20 kişiyle 12.30 da toplantı var. Gelebilir misiniz?"

Kelimeler beynimden uçmuştu.

"Ta. Ta...tamam gelirim."

Telefonu kapattığımda Kang Dae elindekileri bırakıp bana şaşkınca bakıyordu.

"Beni seçtiler Dae!"

Korkmuş gibi gözlerime bakıyordu.

"Ne oldu kötü bir şey mi var iyi misin?"

Hala inanamıyordum.

"Beni YG'ye seçtiler Dae!"

Yığıldığım sandalyede mutluluk gözyaşlarımı bırakırken dünya benim için durmuştu.

No Option! ( Seçenek Yok!)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin