N.O 6

3.9K 239 54
                                    

Medya Eun Hee'ye aittir.

O kadar sinirlenmiştim ki hızla gidip yüzüne bir yumruk geçirebilirdim kendini ne zannediyordu. Ukala bakışları sivri dili ile benimle oyun mu oynuyordu. Odada ki atmosfer birden gerilmişti. Kimseden yardım gelmeyeceği belliydi. Onu daha fazla uyuz etmek için oturduğu yere doğru yaklaştım.  Sert bir şekilde sandalyeyi çekip onun karşısına oturduğumda oda sandalyenin tiz sesiyle dolmuştu. Bu yaptıklarım deli işiydi ve ben çığırımdan çıkmıştım.

Gözlerindeki beni aşağılan bakışlar gitmiş yerini anlamaya çalışan meraklar gelmişti. Pet şişede ki sudan bir yudum alıp isteğini yerine getirdim.

Boğazım kendi sınırlarını çoktan aştığının farkındaydı.  Gözlerimi gözlerinden ayırmıyordum. Bu bir meydan okumaysa bende meydan okuyordum. Daha fazla sürdüremeyeceğimi bildiğim için ilk bölümü söyleyip bıraktım.

Sesimin bittiği yerde sessizlik başlamıştı. Kimseden tepki yoktu. Oturduğu sandalyeyi hızla itip kalktığında sandalye sert bir şekilde dizime çarptı. Acı dizimden başlayarak beynime ulaştığında ufak bir çığlık attım.

Kapıdan çıkmadan yaptığı şeye son kez baktı.

“Acıya dayanaklı olmalıydın Eun Hee” dedi.

Ne zoru vardı benimle? Seung Hyun odadan çıkan Ji Yong’u takip ettiğinde kızlar hemen yanıma koştu.

“İyi misin?”

Hep bir ağızdan konuşmalarını duymuyordum. Çıktıkları kapıya bakıp kalmıştım. Ae Ra kızaran dizime ciddi bir şekilde baktı.

“Bu kesinlikle moraracak. Nasıl bu kadar acımasız olabilir. Medyada hiç öyle gözükmüyor” dedi.

Gözlerimi devirmekle yetinmiştim. Mi Hi elinde buz torbasıyla içeri girdiğinde gittiğini bile fark etmemiştim.

“Bu biraz iyi gelir Eun Hee. Bozma moralini biz yanındayız.” Dedi

Gerçekten böyle bir gruba düştüğüm için şanslıydım.

***

Ödevimizi yapmak sandığımdan zor olmuştu. 10 dakikalık bir şov için 4 saattir çalışmıştık.  Pes ederek yere kendimi attım. Beyaz bayrağı çekmiştim.

“Dayanamıyorum, bence iyi yapıyoruz kızlar. Hem ilk günden bizden mükemmeli beklemeleri saçma.”

Mi Hi elinde ki havluyla yüzünü silerken diğer kızlar çantalarına doğru yönelmişti. Herkes harekete geçtiğinde söylediklerimi sessizce onaylamışlardı. Kucağıma doğru çantamı fırlatan Mı Hi:

“Hadi gidelim artık, yoksa burada ölebilirim.”

Ellerimden destek alarak zorlanarak ayağa kalktım.  Dizim gerçekten fazlasıyla acıyor buda yürümeme yansıyordu. Hafif topallasam da kızlar bunu fark etmemişlerdi. Telaş yapmaları gereksizdi. Eminim yarına geçerdi.

Dışarı çıktığımızda hava kararmış ve soğumuştu. Adımlarımızı hızlandırmak için Mi Hi’nin koluna girdim. Bir an önce sıcak evimize gitmek istiyordum. Soğuğu sevmiyordum. Çekiştirmelerime en sonunda ayak uyduran Mi Hi ile sonunda eve girmiştik.  Mi Hi kolumdan çıkıp hemen odasına girmişti.  Sessizce odaya çekilmek ona göre değildi. Üzerine soğuk yapışmış hırkamı çıkarıp astım. Yorgunluğunu atma yollarından biri de ılık bir duş almaktı.

***

Duştan çıktığımda kendimi hafiflemiş hissediyordum. Kafamda ki havluyu çıkarmadan salona yöneldiğimde Mi Hi birkaç parça eşya katlıyordu. Beni görünce son parçayı da katlayıp bana döndü:

No Option! ( Seçenek Yok!)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin