N.O 14

3.3K 228 30
                                    

Bazı duygular dile getirirsen gerçek olur ama getirmezsen, kendine itiraf edemezsen arafta kalır. Ne olduğu belirsiz bir boşlukta süzülür ve bu yalnızca senin canını acıtır.

***

Sokak lambasının beyaz ışığı yüzüne vuruyordu. Montumu çıkarıp üzerine örttüğümde yüzünde ki huzursuz görüntüye baktım. Gerçekten bu kadar çok derdi var mıydı?

"Ji Yong neden sadece benden uzak durmadın ki? Neden benim kafamı karıştırdın." Diye sessizce mırıldandım. Ayaklarıma söz geçiremediğim anlar hiç olmamıştı ama şu an ona bu kadar yakınken onlara söz geçiremiyordum. İçimde kalan zayıflıkları gerimde bırakarak odadan nefes alamıyormuşçasına çıktım. Koridora çıktığımda ışıktan kamaşan gözlerimi önemsemeden kendimi yurda dönmek için yola attım. aklımda ki soruları düşünürsem geri döner onu uyandırır ve sorardım. Yurda geldiğimde nefes nefese kapıyı açtığımda içeride her biri bir köşede oturmuş kızlarla göz göze geldim. Ae Ra:

"Eun Hee tam zamanında geldin yoksa 3. Dünya savaşı bizim evden başlayacaktı." Dedi.

Yaptığı ironiden anladığım kadarıyla performanstan dolayı yeniden atışmışlardı. Dolaptan bir şişe su alıp koltuğa oturdum. Mi Hi kulağında kulaklık akşam ki performansını izliyordu. Elinden telefonu hızla çektiğimde kızarmış gözleri ile bana baktı:

"Kaçıncı kez izlediğini sormayacağım bile! Ama yeter! İşin ucunda ölüm yok ve bizden vasatları olduğunu söylemiştiniz." Dedim.

Kimseden ses çıkmıyordu. Yarın bir grup elenecekti. Bir kişinin hatası veya tüm grubun hatası olsun fark etmeyecekti. Acımasızcaydı ama hayat zaten hep acımasız olmamış mıydı?

Jung Hea'nın sinirli davranışlarının ortamı gerdiğinin farkındaydım. Sağımda oturan Jung Hea'ye döndüm:

"Biz birlikte her şeyi hallederiz, eminim daha dikkatle çalışacağız... en azından bundan sonra akıllandık. Bu gerginliğe bir son versek?"

Jung Hea bana gözlerini devirmişti. Kucağında ki yastığı birden Mi Hi'nin suratına fırlatmasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım. Mi Hi suratına doğru gelen minderden son anda kurtulmuştu. Jung Hea:

"Bir daha böyle bir şey yaşamak istemiyorum anlıyor musun? Hepimizin emeğini Ji Yong'a aşkın yüzünden çöpe atıyordun. Gerçi sabah neler olacağını bile bilmiyoruz. Ama ben buradan çıkış yapmak istiyorum." Dedi.

Mi Hi sessizce onaylamıştı.

***

"Hadi ama biraz gül Mi Hi?"

Şirketten içeri girerken yüzünden düşen bin parça olan Mi Hi'ye dil dökme eylemim sonuç vermiyordu. Asansörün önünde ki uzun kuyruğu gördüğümde merdivene doğru yöneldim. Mi Hi merdivenlerde kimse olup olmadığını görmek için göz gezdirdikten sonra kısık sesle konuştu:

"Sence ona duyduğum sevgi hayranlık mı?"

Arkadaşlar birbirini yönlendirebilen varlıklardı. Kalbim iste fırsat ona hayranlık olduğunu söyle diye haykırıyordu. Merdivenlerde ilerlemeyi durdurmuş benim suratıma bakıyordu. Büyük bir kahkaha atarak:

"Tabiki hayranlık şapşal! Benden nefret ettiğini duymasam ben bile hayranlıkla aşık olurdum. Bu anları atlatmak için senin için birini mi ayarlasak?" dediğimde Mi Hi gülmeye başlamıştı.

No Option! ( Seçenek Yok!)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin