N.O 29

2.7K 202 19
                                    

Körebe oyunu önyargıları ifade eden en iyi tabirdir. Gözlerin bağlıyken dokunduğun nesneleri ellerinle tespit etmeye çalışırsın. Yanılgılar bu anda başlar. Bir tarafın kapandıysa diğer tarafında algılamaya çalışırsın. Sonucunda da pişmanlık beraberinde kırılan bir kalple kalırsın. Gözlerini bir şeyler kör etmişse engellerden kurtulmanın yolunu çabucak bulmak gerekir. Ben bunun için geç kalmıştım.

Araba iki katlı geniş bir bahçenin içinde bulunan evin önünde durduğunda etrafımı hızlıca analiz ettim. Burası haberlerde gördüğüm eve benziyordu. Gerçekten beni böyle durumla yüzleştirebileceğini düşünmüyordum. Fakat yapıyordu işte.

Arabanın kapısı sonuna kadar açıldığında içeri giren akşam meltemiyle kendime geldim. Kapıyı tutana baksam da inmem gerektiğinin farkındaydım. O asi kız gitmişti. İçimde ki Eun Hee bilmiş bilmiş konuşuyordu. "Aferim sana! Böyle damarına basarsan oda böyle yapar! İnadına yapıyorsun ama sen zararlı çıkıyorsun."

İç sesimi susturamamanın verdiği acıyla zile basan Ji Yong'a baktım. Ekranda orta yaşlarda kadın yüzü belirdiğinde başımı sallayıp tekrar baktım. Ama ekran kapanmıştı. Demek kadın yaşça büyüktü. Kapının kilidi açıldığın Ji Yong kapıyı tutup benim geçmemi sağlamıştı. Bahçeye adım attığımda yerlerde tahminen 2 metre aralıklarla ışıklar vardı. Işıklar sanki çimlerin altından yanıyor gibi gözükse de yanlarına vardıkça toprağın yüzeyinde olduğu anlaşılıyordu. Yumuşak patika yoldan ilerlemeye başladığımda köşede bir köpek kulübesi fark ettim ve hemen çaprazında salıncak ve kaydıraktan oluşan ufak bir park vardı. Kulübeye yaklaştıkça bir köpek bize miskin miskin yaklaşmaya başlamıştı. Gecenin verdiği görüş açısının darlığına aldırmadan Ji Yong'a doğru büyük bir hamle yaptı. Köpeğin büyük olmasını beklerken ufak bir tür olduğunu gördüm. Yüzü çirkin denilebilecek kadar buruşuktu ve kuyruğu kısa ve kıvrıktı. Ji Yong'un dizlerine ön patilerini koyunca Ji Yong onu başını sevmişti.

"Aferim oğluma."

Hafif kıkırdamayla yüzündeki gülümsemeye bakarken heyecanımı bastırmak için:

"Cinsi ne?" dedim.

Köpeği sevmeyi benim sesimle bırakmış yüzündeki gülümseme donuklaşmıştı.

"Pug..."

Sorduğum saçma sorunun karın ağrısını çekerken ardımdan yayılan ışıkla arkamı döndüm. Kapı açılmıştı. Ne yapacağımı bilemez halde Ji Yong'a baktığımda beni umursamadan kapıdan içeri girmişti. Kapıda ki kadın Ji Yong'a gözlerini devirirken:

"Gel kızım. Bakma Ji böyledir." Dedi.

Ji mi? Demek bu kadar uzun bir ilişkileri vardı. Eve istemeyerek adım attığımda kaçma isteğimi bastırmam zor olmuştu. Kapıdan girer girmez kulağıma dolan klasik müzik ile etrafa bakındım. Koyu kahverengi parkeler duvarların açık rengiyle uyum sağlamıştı. Koridordan salona geçene kadar duvarlarda çerçevelenmiş çocukların çizdiği resimlerle doluydu. Kimi güneşi çizerken kimi uçurtmalar çizmişti. Uzunca koridordan ilerlerken içeriden gelen sesle durdum.

"Oppa gelmene çok sevindim. Uzun zamandın gelmiyordun. Ama televizyondan seni hep izliyorum."

Arkamdan gelen kadını tamamen unutmuştum. Bana seslenmesiyle olduğum yerden ilerlemeye devam ettim. İçeride ki manzarayı kafamda canlandırdığımda tüm iç organlarım ağzımdan çıkacak gibi hissediyordum.

İçeride Ji Yong ile yan yana oturmuş sarışın saçlı yeşil gözlü ve çok güzel bir kız bekliyordum ki gördüğüm manzara ile kapının önünde çakılı kaldım. Kızın suratına bir an baktığımda sürekli güler gibi baktığını fark ettim. Ji Yong ile konuşmasına ben girince ara vermişti. Kız yerinden kalkarken henüz on beşinde olduğunu tahmin ettim. Yanıma gelip boynuma sarılıp tekrar Ji Yong'a döndüğünde:

No Option! ( Seçenek Yok!)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin