N.O 24 / SIRLAR

2.9K 215 65
                                    

Sırlar saklandığı yerden çıkmak isteyen yaramaz bir çocuk gibidir. Sırlar arasında sıkışmış bir bedenden daha kötü ne olabilir. Özgürlüğü elinden alınmış bir kuştan farkı var mıdır? İçi içini kemirirken hesaplar üzerinden hayatını kendine zindan etmekten başka ne yapabilir? Sırlar insanın kelepçeleridir. Artık dayanamıyordum...

"Peki şimdi ben ne yapacağım?" cümlesinin acizliği ile etrafta çırpınmak bana göre değildi. Vitesi boşa aldığım için arkadan çarpan araba benim arabamı hareket ettirmişti. Nasıl akıl edememiştim. Beynim donmuştu. Yerde yatan Eun Hee'nin kafasından akan kanı görmemle yakama yapışan elden kurtulmam bir oldu. Adam arkamdan:

"Nereye kaçıyorsun züppe! Arabamın masrafını öde!"

Eun Hee'yi arabaya bindirdiğimde sürücü koltuğu tarafına geçmek için kapıyı açtım. Adam ensemden sert bir şekilde tutup beni kendine çevirdiğinde eline vurdum. Şu an kaybedecek vaktim yoktu. Adam tekrar yakama yapıştığında:

"Sana haddini bildireceğim!" diye zırvalıyordu. Artık yetmişti. Hızla itip kendimden uzaklaştırdım ve tüm sinirimle yüzüne bir yumruk geçirdim. Adam geriye sekerken burnunu tutuyordu.  Koltukta baygın yatan Eun Hee'ye bir an baktıktan sonra benimle uğraşmayı bırakmıştı. Sonunda yaralı olduğunu fark etmesi iyi olmuştu. Gaza bastığımda arka tamponun gürültüyle yerde sürünmesi kulağımı tırmalamıştı. Hemen cep telefonumdan Hana Woo'yu aradım:

"Ji Yongshi nerdesin sen geç..."

Lafını dinleyemezdim.

"Neden niçin diye sorma Hana acilen hastaneye gelmen lazım, Eun Hee yaralandı."

Kadına son hızda gideceğim hastanenin adını yazdıktan sonra direksiyonu aniden sağa kırdım. Eun Hee'ye baktığımda arabanın sarsıntısı ile sallanmaktan başka bir tepki göstermiyordu.

"Lütfen bir şey olmasın"

"Lütfen bir şey olmasın" tek diyebileceğim buydu. Onu bu halde görmek kaybettiğim vakitlerin intikamı gibiydi.

Hastanenin önüne geldiğimde sürüklenen tampon gürültü ile yere düştü. Arabadan çıkamazdım. Hana Woo'yu tekrar aramak üzereydim ki kapı açıldı. Kafasını içeri uzatan kadın Eun Hee'nin kanlar içinde ki başını gördüğünde ufak bir çığlık atsa da arkadaki görevliler yardımıyla onu sedyeye yatırmıştı. Kapımı kapattığında artık oradan gidebilirdim. Arabanın motoru tekrar çalıştığında gitmemek için direnen kalbimi yenmek zor olmuştu.

Şirkete gitmeden hakkımda binlerce yazı yazılacağına emindim. Tekrar Hana Woo'nun numarasına dokundum. Telefon uzun süren bir çalmadan sonra:

"Ji Yongshi bu kıza ne oldu? Yang Başkan arayıp duruyor!"

Seslice yutkundum.

"Ufak bir kaza geçirdi. O iyi mi?"

Hana Woo sesinde ki endişeyi gizleme gereği duymadan:

"İyi mi bilmiyorum... Doktorlar tenkit yapıyorlar. Birazdan tomografiye girecek.

Polisin sağa çek işaretiyle Eun Hee ile ilgili bilgiyi almıştım. Kadın beni suçlarken telefonu kapattım. Polis kapıya yaklaştığında camı indirdim. Telsizine:

"Aracı yakaladık, tamam." Dedi.

Skandal geliyorum demezdi direkt gelir beni bulurdu. Polis bana doğru eğildiğinde:

"Ehliyet lütfen."

Aklım Eun Hee'deyken bir anlığına afallamıştım. Arabanın torpido gözünün açıp kurcalamaya başladım. Neredeydi bu lanet şey! Panik yapmamaya çalışarak tekrar torpidoya baktığımda orada olduğunu görüp rahatladım. Ehliyeti uzattığımda memurun suratında hiçbir hareket yoktu. Belgeyi inceledikten sonra:

No Option! ( Seçenek Yok!)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin