N.O 5

4.1K 260 55
                                    

Odadan çıktıktan sonra kendimi arkamdaki koltuğa bıraktım. Onlar karşısında heyecanlanmayı bir kenara bırakmam lazımdı. Beni koruyordu ve aşağılamadan bir şeyler yapmaya çalışmıştı.

Kutuyu açtığımda içinde bir çift siyah spor ayakkabı vardı. Numarasını tahmin etmiş olmalıydı. Kutudan çıkardığım ayakkabıları giydiğimde ayağıma tam gelmişti. Diğerlerini kutuya koyduğumda onları en yakın çöpe atmanın zevkini yaşayacaktım. İndiğimiz ufak merdivenden çıktığımda ortalıkta kimse gözükmüyordu. Koridorda ilerlerken birden bana yaklaşan sesle yanımda bulunan bir kapıyı açıp arkasına saklandım. Buraya alışana kadar kimsenin gözüne batmamak en iyisiydi. Gelen Hana Woo olsa yine azarlayacaktı ama gelen o değildi. Nefesimi tutup sadece koridordan geçip gitmeleri için dua ettim. Yaklaştıkça gelenin tek kişi olduğunu ve telefonla konuştuğunu fark ettim. Ses yükselerek benim kapımın önünde durdu.

"Aish konuşacak başka yer yok muydu?" diye düşünürken karşımda kimin olduğunu anlamak için kulak kesildim. Bu Ji Yong'tu. Ona düşman olmamam gerekiyordu ama haz etmiyordum. Kapıya dizlerimi kırıp biraz daha yaklaştığımda konuşmaları daha net duymaya başladım.

"Beni zorlama diye kaç kere diyorum."

"Haklısın ama bunu kaldırabileceğimi sanmıyorum."

"Gerçekten senin sapkınlıklarından bıktım. Kapatıyorum."

Bir kızla konuştuğu kesindi. Sevgilisi de olabilirdi ama bu durumu medya bilmiyordu. Kafamda çeşitli senaryolar belirivermişti.

Hayal etmeye başlamıştım. Ji Yong zengin yaşlı ve sapık bir kadının sevgilisi oluyordu. Yüzüme geniş bir gülümseme yayılmıştı. Kapının ardına kadar açılmasıyla kapı bana sert bir şekilde çarptı. Dengemi sağlamaya çalışsam da yere çoktan oturmuştum. Daha ne olduğunu anlamadan gözümü dolan odanın ışığı ile gözlerimi kırpıştırdım. Tepemde bana bakan Ji Yong:

"Yine neye gülüyorsun stajyer?"

Yerimden doğrulup hemen ayağa kalktım.

"Hiçbir şeye." Dedim.

Beni baştan aşağı süzüp umursamaz bir şekilde güldü.

"Kapı arkalarında saklanarak beni mi takip ediyorsun?"

Şimdi de beni sapığı zannetmişti.

"Ben senin telefondaki sapığın değilim, seni neden takip edeyim?"

Yüzünde ki gülümseme birden silinmişti. İşte şimdi yaş tahtaya basmıştım. Birden üstüme yürümeye başladı. Sırtım duvara yapıştığında arkamda bulunan çerçeve hafifçe sallanmıştı. Sağ elini başımın yanında ki duvara dayayıp kulağıma doğru hafifçe eğildi.

"Sapık değil ama kuytu köşelerde gezen bir faresin. Ne kadar yetenekli olursan ol istersen bu şirkette kal ama sakın bir daha benim işime burnunu sokma."

Kalbimin hızlı bir şekilde atmasının sesi odayı dolduruyordu. Hışımla elini çekip kapıdan çıktığında tuttuğum nefesimi bıraktım. Bela beni bulmak zorunda mıydı? Odadan ayrılıp temkinli adımlarla koridora göz gezdirdim.

Yalnız çok kaliteli hatalar yapıyordum. Oturup düşününce bu mallığı benden başka kimse yapamazdı bravo deyip kendimi tebrik etmeliydim.

Koridorun boş olduğunu anladığımda koşar adım binadan dışarıya kendimi atmıştım. Bir seri katilden kaçsam bu kadar panikler miydim bilmiyordum. Yurda girdiğimde kapıya doğru gelen Mi Hi'yi gördüm.

"Tanrı aşkına Eun Hee neredesin? Diğer kızlarla toplandık seni bekliyoruz. Kaç tane mesaj attım farkında mısın?"

Cebimden cep telefonuma baktığımda şarjının bittiğini gördüm.

No Option! ( Seçenek Yok!)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin