N.O 32

2.8K 185 42
                                    

Geç gelen bir tanıtım videosu yaptım, izlerseniz sevinirim=) Hastalıktan kafayı kaldırdım ve hemen yazmaya başladım=) İyi okumalar..

Zordur birine sonsuz inanırken seni hayal kırıklığını uğratması. Kelimeler susarken kalbine saplanan ince sızıyla baş başa kalırsın. O boğazında ip gibi dizilen kelimeleri bir araya getirip söyleyebilsen her şey daha iyi olur. Hem bu gibi durumlarda çekingen olmak yerine cesur olmak en iyisidir. Çünkü kötü olan bir şey daha fazla kötü olamaz.

Ama ben yapamadım.

***

"Final gecesi ya dediğimi yaparsın ya da her şeyi açıklayacağım Danbi."

Gözleri tedirginlikle büyümüş bir halde bana bakarken ne yapacağını kestirmeye çalışıyordu. Cılız bir sesle:

"Peki, Ji Yongshi!"

Yapıp yapmayacağından emin olamasam da güvenmek zorundaydım. İsteğimi yinelemek için iki adım geriledim. Yüzünün ifadesi hiç değişmemişti.

"Eğer kendi isteğinle yarışmadan çekilmezsen yaptığın her şeyi medyaya anlatırım. Başkan seni kovar ve bir daha hiçbir şirket seninle çalışmak istemez."

Gözleri dolmuştu ama bu yaptığı çok fazlaydı. Birinin hele ki hasta birini suya itmek onun canına kastetmek çok fazlaydı. Yanından ayrılıp çekim alanına yöneldiğimde bana doğru gelen Eun Hee'yi iyi olup olmadığını hızla kontrol edip bakışlarımı çektim. Mi Hi yanında bir şeyler anlatıyordu. Umursamaz görünmek için yanından hızla geçtim. Çekim alanına vardığımda hala orada bekleyen Dae'yi görmemezliğe geldim ama her seferinde kendimi hareketlerini kontrol ederken buluyordum.

***

Eun Hee çekim alanına geldiğinde gözlüklerimi taktım. En azından nereye baktığım belli olmuyordu. Ah yine o tulumu giymek zorunda kalmıştı. Akıl edip yedeğini koymalıydım diye düşünürken Jung Hea'ye bir şeyler dediğini gördüm. Jung Hea gülümseyerek onun yanından ayrılırken neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kısa bir süre sonra Dae'ye kahve götüren Jung Hea onunla kısa bir konuşma yapmıştı. Sinirle gerilen yüzümün farkındaydım. Sandalyenin koçaklarına tırnaklarımı geçirirken sinirime teslim olmamak için dua ediyordum.

***

Dae mutlu mesut kahvesini yudumlarken ilgimi Eun Hee'ye çevirdim. Yoksa bu sandalyeden kalkıp onun ağzını yüzünü dağıtırdım. Ne ara bu kıskanç olduğumu bilmiyordum. Sesimi dengeli tutarak fotografçıya:

"Bu kıyafeti giymesi şart mı?"

Fotografçıya sorduğum absürt soruya ben bile inanamamıştım. Fotografçı bir an bana baktıktan sonra:

"Şirketin verdiği kıyafetler." Dedi.

Gayet kısa ve açıklayıcıydı. Sözlerine devam etti:

"Az önceki kıyafet zaten grup çekimlerine pek uymamıştı."

Ah birde benim seçtiğim kıyafetleri eleştiriyordu. Ses tonumu kontrol etmeye çalışırken:

"Bence onun tarzı oydu."

Fotografçı daha fazla konuşmadan işine dönmüştü.

***

Uzun bir çekim sonunda bitmişti. Bir skandala daha kapı aralamadan sakinliğimi korumayı başarmıştım. Kızları tebrik etmek için sandalyemden kalktığımda Eun Hee'nin kızları önden gönderdiğini gördüm. Olduğum yerde olayları izlerken Dae'nin yanına yöneldiğini fark ettim. Daha fazla izlememe gerek yoktu. Otoparka gidip arabama bindiğimde koltukta derin derin nefes aldım. Ben her şeyin zamanını beklerken onun kendini böyle yanlış anlaşılacak durumlara düşürmesi sinir bozuydu. Belki de yanlış bir durum yoktu. Bilmiyordum kafam karışıktı. Arabanın gazına bastığımda onlar görüş alanıma girmişti.

No Option! ( Seçenek Yok!)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin