Herkese selaammm. Aylar sonra ilk bölümün birinci kısmını yayınlamaya arkadaşımın baskısı ile karar verdim daha doğrusu zorunda bırakıldım. :) HAYÂL-İ GERÇEK benim ilk kurgum. Çocukluğumdan beri okumayı ve ufak tefek bir şeyler yazmayı çok severim ama bunu yayınlayacağım hiç aklıma gelmezdi. İlk okurlarım çok yakın arkadaşlarım oldu, hepsi de çok beğendiğini söyleyince sizlerin de fikirlerini merak ettim. Aslında bu kurgu gerçek hayattan çok fazla kesitlere yer verdiğim bir kurgu oldu. Yazmaya 18.09.2020 tarihinde başlamış olsam da yayın tarihim 10.06.2021 oldu. Sizler de okumaya başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz.
Hepinize keyifli okumalar, umarım beğenirsiniz. Yorumlarda aktifim <3
"Tekrarı Olan Hatanın Telafisi Olmaz"
Mağazanın önünde yarım saattir öylece bakan genç kadına doğru seslendi yaşlı adam
-"Gel kızım içerde daha çok çeşitleri var o elbiselerin"
-"Efendim"
-"Yarım saattir öylece bakıyorsun kızım gel içerdekilere de bak, beğenirsen yardımcı olurum"
-"Ha... Öyle mi ? Afedersiniz Dalmışım."
Dedikten sonra samimi bir tebessüm edip oradan ayrıldı Meyra.
Neden öyle olmuştu ki şimdi, "Oysa uzun süredir hiç böyle olmamıştı" diye düşünüyordu kendi kendine.
Dün gece gördüğü o rüyanın etkisinden daha çıkamadığını düşünüp kendini aklamaya çalışırken evine ulaşmış olmanın verdiği huzuru yaşıyordu.
Küçük şehrin en sevdiği özelliği bu olsa gerekti her yer en fazla yarım saat yürüme mesafesindeydi, ulaşım daha da kolay olsun diye şehrin merkezinde tutmuştu evini.
Görür görmez aşık olmuştu evine müstakil bir evdi bahçesinde güller ve papatyalar doluydu. Evinin kapısından adım atar atmaz mis gibi çiçek kokuları kendisini karşılayıp yüzünü güldürmeye ve stresini almaya yetiyordu.
Ön bahçede çiçekler dışında bir şey yokken bahçenin arkası tam aksine meyve ağaçları ve bitkilerle donatılmıştı. Toprak alanın kenarı küçük taşlarla çevrilmiş ortada kalan boş alanı ise üstü kapalı kenarlarından sarmaşık bitkilerinin sallandığı hoş bir kamelya onun hemen yanında çift kişilik bahçe salıncağı ve kalabalık aile ve arkadaş grubuyla oturup yemekler yediği büyük masa dolduruyordu.
Ön bahçeden geçip evin kapısını açtı. ayakkabılarını çıkarıp minik ama huzur dolu evine girdi kapının girişindeki vestiyere ceketini asıp ayakkabılarını yerleştirdikten sonra doğru banyoya girdi.
Küçük ama kullanışlı bir banyoydu. Bir duşakabin ve lavabo vardı Kenarda kalan boşluğu ise çamaşır makinasını koyarak doldurmuştu.
Saatlerdir sıkı topuzun altında havasız kalan saçlarını açarak ellerini ve yüzünü yıkadı. Aynada ki yüzüne baktı solgun görünüyordu. Bir süre kendini inceledi kara kaşlı kara gözlü deyiminin beden bulmuş haliydi. İri siyah gözleri simsiyah gür saçları vardı. Esmer tenine kusursuzca uyan saçlarını toplayıp banyodan çıktıktan sonra dün geceden beri bir şey yemediği aklına geldi ve mutfağa yöneldi.
Banyosu gibi küçük bir mutfaktı bembeyaz dolapları ve köşeli bir tezgahı vardı. Tezgahın hemen karşısında da küçük bir masa.
Kendi zevkiyle döşediği bu mutfağa sadece hafta sonu girip düzgün bir şeyler yapabiliyordu.
Şimdi de her zaman olduğu gibi yemek yapmakla uğraşmadan, arkadaşlarının ve ailesinin fotoğrafları ile dolu olan buzdolabının kapağını açıp gerekli malzemeleri çıkardıktan sonra kendine hemen sandviç hazırladı yanına da bir bardak portakal suyu alıp oturma odasına geçeceği sırada telefonun sesini duymasıyla vestiyere giderek çantasının içinden telefonunu alıp açtıktan sonra sesini hoparlöre vererek yönünü tekrar oturma odasına yöneltti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYÂL-İ GERÇEK (TAMAMLANDI)
Random"Esmer Güzelim" diye seslenmişti genç adam Yıllar sonra duyduğu o ses tonuna ve hafızasından silmek için gecelerce uykusuz kaldığı o seslenişe kalbinin çarpıntısına engel olamadan bakmıştı Meyra. Bileklerinden kuvvetin çekildiğini ise elinde tuttuğu...