FİNAL

100 6 18
                                    

"Cevabını aradığım soru yığınları enkaza çevirse de zihnimi; bir taşı bile kaldırmaz, tanırım katilimi!"

Yine kısa yazılarından birini yazıp kapatmıştı bilgisayarı Nida. Bir süredir en büyük terapisi buydu. Sosyal platformda "Nidolanınnidaları" adlı kullanıcı adıyla kurduğu blok sayfasına hemen her gün kısa birkaç cümle yazıp bırakıyordu.

Tanımadığı insanların beğenmesi, acıları bir cümlenin altında paylaşmak oldukça rahatlatıcıydı. Hem bu sayede kızların da sürekli başını ağrıtmak zorunda kalmıyor, kendi hayatına bakıyordu. Kızların durumdan şikayeti yoktu ama o biliyordu ki kendini bir an önce toparlamazsa arkadaşları da onunla birlikte sürekli üzülecekti.

Odaya kapıyı çalmadan giren Güneş'in cıvıltı dolu sesi yüzünde tatlı bir tebessümün yayılmasına sebep olmuştu.

"Nida Hanım, sizi şu anda rahatsız ettiğimi biliyorum. Zâtınız bu cüretimden dolayı beni bağışlasın" dedikten sonra sinirle devam etmişti. "Ama okula gideceğiz sen hala kıçını devirmiş oturuyorsun. Bir saattir kapıda seni bekliyoruz be!"

Onun bu duygu geçişlerine alışık olan Nida sondaki sitemi duymazdan gelerek

"Bir daha dinlenme saatimde rahatsız edilmek istemiyorum. Siz arabamı hazırlayın hemen geliyorum."

"Bana bak valla yolarım saçını başını. Kız kahvaltıdan sonra kapandın buraya çıkmak nedir bilmiyorsun. Tüm izin hakkımızı doldurduk zaten, şimdi de senin yüzünden geç kalıyoruz. Adımız çıktı görevden kaçan öğretmenler diye"

"Niye bu kadar heyecanlanıyorsun ki? Yeni bir deney buldun okulu imha etmeyi mi düşünüyorsun?"

"Bak meslek hayatım boyunca 2 kere patlama yaşadık ne var yani! Sen hiç şiiri yanlış okumuyor musun?"

"Güneş biz mesleğe başlayalı 2 yıl oldu"

"Tamam işte, senede bir kere aksiyon yaşatıyorum hepinize valla bıktım sizin bu nankörlüğünüzden yaranamıyoruz hiçbir şekilde"

Başını olumsuz anlamda sallayarak Güneş'le uğraşmaktan vazgeçip oturduğu yerden doğrularak hazırlanmak üzere kalktı.

~~**~~

Okula ulaştıklarında ders zili çalıyordu. Bu yüzden öğretmenler odasına uğramadan hemen sınıflara girdiler. Meyra girdiği sınıfta masanın üzerinde bulduğu çiçek buketini öğrencilerin aldığını düşünerek teşekkür etse de çocuklar "Biz almadık hocam" dediğinde Emir'in aldığını anlayarak teşekkür mesajı atmış ve yüzünde oluşan tebessümle derse devam etmişti. Aradan geçen kısa sürenin ardından sınıfın açılan kapısı ile dikkati dağılmıştı.

Güneş endişeli bir yüz ifadesiyle kafasını uzatıp gelmesi için işaret ettiğinde önemli bir şey olmasa asla böyle bir şey yapmayacağını bildiği için hemen çıkmıştı.

"Ne oldu? Dersi niye bıraktın?"

"Meyra çok kötü bir şey oldu" sesinin titremesine engel olamıyordu, gözleri doluyordu onun bu halini görünce Meyra daha da endişelendi

"Düzgünce anlat şunu ne oldu?"

"Meyra derse girdim, yan sınıftan sesler yükselince çıktım baktım, öğrenciler dedi ki.."
Ufak bir hıçkırık kopmuştu boğazından aynı anda da gözyaşları akıyordu.

"Ne dediler? Sakin ol lütfen, bak böyle yaparsan yardımcı olamam sana"

"Mehmet fenalaşmış. Emir, müdürle birlikte hastaneye götürmüş." Dediğinde Meyra afallamıştı."

HAYÂL-İ GERÇEK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin