Evet arkadaşlar bugün yayınlamayı düşünmesem de düzenleme yetişince ertelemeden sizlerle paylaşmak istedim.
Keyifli Okumalar :)Alarmın sesiyle tatlı uykusundan ayılan Meyra sabaha kadar oturan aklına saydırarak güne başlamıştı. "Hayır yani neden insan sabah akşam yanyana olduğu kişiler için bu tatlı uykuyu heba eder" diye söylenirken aklına bu kızlarla ne kadar da vakit geçirse doyamayacağı geldi ve yüzüne yayılan koca bir tebessüm ile kalkıp rutin işlerini hallettikten sonra mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladı.
Öncelikle vazgeçilmezleri olan çayı demledi sonra dolaptan kahvaltılıkları çıkardı. Güneş'in menemene Nida'nın da sucuklu yumurtaya olan zaafını bildiği için hemen onları da hazırlayıp mutfağı topladıktan sonra günün en zor kısmı olan kızları uyandırmaya odaya daldı.
Tabiri caizse ölü gibi yatıyorlardı. Güneş tam 3 yastık olmadan asla uyumazdı. Birisi kafasının altında birisi sağ diğeri de sol tarafında olurdu. Nedeni ise gece sağa döndüğü zaman birine sola döndüğü zaman diğerine ayağını atarak yalnızlığını bir nebze olsun dindirmesiydi.
Nida ise yüz üstü dönüp bir dizini kendine doğru çekerken diğerini uzatarak yatardı ve bu asla şaşmazdı.
Önce kolay lokma olan Nida'nın üstüne doğru atlayarak günlük hakaret kotasını açmıştı Meyra.
"Saat 10 oldu dersin geçmek üzere" diye kulağına fısıldadığı an Nida'nın gözleri fal taşı gibi açılıp üstünden Meyra'yı atarak doğru hazırlanmak için dolaba koşmaya başlamıştı bile.
Şimdi işin en zor kısmı olan Güneş'i uyandırmak üzere yanına gidiyordu ki Nida'nın yüzüne fırlattığı yastıkla kalakaldı. Anlaşılan saatin daha 7 olduğunu fark etmişti. Buna sevindi çünkü Nida kendine yapılan şeyi Güneş'e yapacaktı bu da Meyra'nın işine gelirdi. Kendi telefonundan Güneş'i arayarak "Mehmet Hoca görüntülü arıyor ne diyelim ki şimdi bu adama" derken Güneş çoktan yataktan fırlayıp eline geçirdiği ilk makyaj malzemesi olan fondöteni yüzüne sürmeye çalışırken söyleniyordu.
"Memoşum neden böyle yapıyosun rezil olmam hoşuna mı gidiyor ? "
Nida ve Meyra daha fazla kendini tutamadan kahkahayı bastılar.
"Herşeyi anladım da Memoşum nedir kızım ya" diye ilk dalga geçen tabiki Meyra oldu. Kendisine oyun yapıldığını fark eden Güneş ise onlara yataktan aldığı sağ ve sol yastığını fırlatarak kollarını birbirine bağlayıp kafasını çevirerek küsmüştü.
Aslında çoktan alışması lazımdı çünkü kızlar sürekli Mehmet üzerinden şaka yapıyorlardı ama her zaman ya gerçekse diye riske atmadan inanıyordu. Birkaç kere kızların şakasının üzerine Mehmet okulda öğretmenler odasına girdiğinde kendisini hep birinin gırtlağında birinin çayına tükürürken bazen de ayakkabısının biri elinde topallayarak kovalarken gördüğü için normal olarak her ihtimali düşünmek zorundaydı.
Küsmüştü ama Meyra onun gönlünün menemene dayanamayacağını bildiği için
"Aman da benim aç ayı, aşık dostum ben sana ne menemenler yaptım" diyerek arkadan sırnaşmaya başlayınca
Güneş biraz daha naz yapmak istemişti ama Nida'nın mutfağa doğru koştuğunu görünce fazla naz aşık usandırır deyimini aklına getirerek O da peşinden koşmaya başlamıştı. Onlar mutfakta birbirlerini yerken Meyra her zamanki gibi ortalığı toparlamaya başlamıştı bile.
Bu sabah hepsinin dersi 9 da başlayacaktı. Meyra resim, Nida edebiyat, Güneş de Kimya öğretmeniydi. Aynı okulda görev yapmaları ise tamamen kaderin onlara hediyesi gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYÂL-İ GERÇEK (TAMAMLANDI)
Random"Esmer Güzelim" diye seslenmişti genç adam Yıllar sonra duyduğu o ses tonuna ve hafızasından silmek için gecelerce uykusuz kaldığı o seslenişe kalbinin çarpıntısına engel olamadan bakmıştı Meyra. Bileklerinden kuvvetin çekildiğini ise elinde tuttuğu...