3.BÖLÜM

163 16 23
                                    

Selam Arkadaşlar :) Kısa bir aranın ardından Uzunn bir bölümle geldim. Yorum ve Oylarınızı bekliyorum. :)

Akşam yemeği için bahçedeki masaya oturduklarında yemek yiyecek halleri kalmamıştı yorgunluktan.

Zaten yapmak için de uğraşmadan en sevdikleri soslu tavuk dönerden sipariş vermişlerdi. Meyra içecekleri bardaklara koyarken Nida hâlâ Güneş'e sinirlenmekle meşguldü haklı olarak. Kendi eşyalarının bulunduğu tüm kolilerin üzerine "Canım kitaplarım", "Aşkım makyaj malzemelerim", "Ömrüm kışlıklarım" yazarken diğer tüm koliler isimsizdi. Bu yüzden Nida kıyafet almak için 20 tane koli açmak zorunda kalmıştı. Üstelik sınav haftası başlayacağından, yerleşme işini daha sonraya erteledikleri için en az 2 hafta bu çileyi çekecekti.

"Tamam ben haksız olabilirim ama siz neden kontrol etmediniz acaba?" diye sorarak hâlâ üste çıkmayı düşünse kızları daha çok sinirlendireceğini fark ederek susmuştu. Çünkü Nida eline kalemi alıp kolilerin üzerine yazacağı sırada Meyra önden eve gidip gelecek eşyalar için alan açmak istediğini ve kendisinin de yardıma gelmesini söylemişti. Ama oraya gidip Meyra'nın takıntılı hâli ile düzen kurmaya çalışmak işine gelmediği için koşarak Nida'nın elinden kalemi çekerek

"Burayı ben hallederim siz birlikte gidin ben de iyice kontrol edip gelirim"demişti.

Demişti demesine de tam birkaç koliye yazı yazdıktan sonra aklına, odasındaki duvarda asılı duran ve kızlara kesinlikle dokunmayın ben halledeceğim dediği Memoş'unun fotoğrafları gelmişti. Hemen kalemi oradaki kutunun üzerine bırakıp odasına doğru giderek sanki canlı bir varlığı incitmemek istermiş gibi dikkatle çıkarmış, bir süre aşkla izledikten sonra çantasına koymuştu fotoğrafları.

Tekrar salona döndüğü zaman ustalar kolilerin yarısından çoğunu taşımıştı. Zaten kendisi de ne yapacağını çoktan unutmuş ve telefonu eline alarak ilişkikocu sayfalarını gezmeye başlamıştı.

Nida hâlâ sakinleşemezken onu yatıştırmak yine Meyra'ya kalmıştı.

"Tamam canım sıkma canını zaten bir çoğunu açtık bende içlerinde ne olduğunu yazdım biraz daha dinlendikten sonra tüm kolileri açar hangisinin nereye yerleşmesi gerekiyorsa oraya koyarız böylece sen de çile çekmemiş olursun"

Nida her ne kadar yüzünü asmaya devam etse de en mantıklı fikrin bu olduğunu kabul ederek

"Tamam ama en ağırlarını bu taşıyacak" diyerek Güneşi göstermişti.

Meyra'nın yüzünde tebessüm oluşurken Güneş ağlamak üzereydi çünkü arkadaşını tanıyordu kesinlikle dediğini yaptırmadan bırakmazdı.

Saat gece yarısını çoktan geçerken kızlar son kalan kutuyu da Nida'nın odasına taşıdıktan sonra nefes nefese kalmış bir şekilde ilk buldukları yere oturdular.

Meyra'nın evinin daha doğrusu artık kendi evlerinin en büyük avantajı kesinlikle müstakil bir ev olmasıydı. Sabahtan beri çıkarmadıkları gürültü kalmamıştı ama ne anahtarla kapıyı açıp giren ne de alt kattan viledanın sopası ile sürekli vurup uyaran birisi vardı. Nida ve Güneş rahatsız edenlere o kadar alışmışlardı ki mutluluklarının yanı sıra eksiklik hissediyorlardı. Şuan için tek sorunları ise sopayla vuran alt komsu değil ama vileda kovası elinden düşmeyen arkadaşlarıydı. Meyra akşamdan beri kaçıncı kez siliyordu yerleri sayamamışlardı.

Nida en sonunda sinirlenip "Aa yeter ama kızım artık resmi olarak da bizim evimiz kendimizi pislikmiş gibi hissettiriyorsun" deyince gözlerini devirdi Meyra

"Ya sizinle ne alakası var Allah aşkına toz kalkıyor ona dayanamıyorum hemen silmek istiyorum hepsi bu"

"Valla onu bunu bilmem alışsan iyi edersin malûm artık daimi kalıcıyız birkaç saat sonra postaladığın günler geride kaldı" diyerek kollarını birbirine bağladı Nida.

HAYÂL-İ GERÇEK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin