24. BÖLÜM

36 7 1
                                    

Selammmmlaaarr

Uzun bir aranın ardından yine buradayım :) Sizleri çok özledim... Yazmak isteyip yazamadığım bir dönemden geçiyorum. Bakalım beğenecek misiniz?

Hepinize keyifli okumalar :)


Dünyanın başına yıkılması, işte bu sadece kitaplarda okuyup filmlerde izlediği bir cümle değildi.

Küçük yaşlarda duymaya ve yaşamaya alıştığı bir şeydi. Bu sefer çok farklı sanıyordu ama öyle değildi, başta şaka sandığı o cümleler dakikalar, saatler, günler geçtikçe daha çok hissettiriyordu acı gerçekliğini.

Üç gün olmuştu, tam üç gündür ne bir şey yiyor, ne de tek kelime konuşuyordu. Kafasında sürekli o gün yaptıkları konuşma canlanıp duruyordu. Kızlar sürekli yanına gelip gidiyorlardı.

Bazen Emir ve Mehmet geliyordu, her şeyin farkındaydı ama tepki veremiyordu. Sadece Yağmur ve Arda'yı gördüğü zaman ağlama nöbetleri geçiriyor sakinleştirici almadan da yatışamıyordu. Yine tam da öyle bir günde uyuşmuş bedeni ile kendine ait olmayan bu odanın tavanını izlerken gözlerinden süzülen yaşlara hâkim olamadan düşünüyordu. Bu eve geldiği günü.

~~**~~

"Neyin var?"

"Ben istemiyorum"

"Neyi?"

"Seni, aileni, arkadaşlarını... Ben evlenmek istemiyorum Nida."

Uzun süre sessizlik olmuştu. Nida şaka mı, gerçek mi ayırt etmekte güçlük çekiyordu.

"Ne diyorsun Ali? Hiç komik değil"

"Şaka değil zaten, Nida ben ailemi yok etmişken aile kuramam."

"Ali onların hepsi bir kazaydı, senin ya da bir başkasının suçu yok defalarca konuştuk bunu seninle."

"Olmuyor işte, alışmış olduğum düzeni bozmak bana göre bir şey değil Nida. Sana gidelim desem gitmeyeceksin biliyorum. Her şey bana çok fazla geliyor, boğuluyorum."

"Bunlar evlilik arefesinde herkesin yaşadığı sıkıntılar Ali. Bana olmuyor mu sanıyorsun, korkmuyor muyum? Ama sana olan sevgim her şeyin üzerinde olduğu için bir şekilde kendime hakim olabiliyorum. İstersen erteleyelim bir kaç hafta daha ne dersin?"

"Benimle Bitlis'e gel. Sadece sen ve ben olalım. Ailen, arkadaşların hepsi burada kalsın orada kendimize yepyeni bir dünya kuralım."

"Ali seninle gelirim ama ben ailemi, arkadaşlarımı nasıl yok sayabilirim?"

"Ben sana her şey olurum Nida"

"Saçmalıyorsun şuan. İçtin mi sen?"

"Hayır gayet aklım başımda. Ne ailene bakmak zorunda olursun ne de sürekli arkadaşlarınla görüşmek zorunda kalırsın. Çalışman da gerekmez ben her şeyinle ilgilenirim"

"Sen bana "Hayat arkadaşım olur musun?" diye sordun Ali. Ben de evet dedim. Sen şimdi bana gel benim kapatmam ol diyorsun. Bu sen değilsin, olamazsın. Ne demek ailene bakmak zorunda olmak ne demek arkadaşlarımla görüşmemek, yıllarca emek verip hayalini kurduğum işi yapmamak ne demek?"

Susmuştu Ali, uzun bir süre susmuştu. Nida anlamıştı o zaman, aslında çoktan bu ilişkiyi kafasında bitirmiş önüne saçma sapan bahanelerle geliyor olduğunu. Yine de son bir umutla konuştu

"Erteleyelim Ali, hemen evlenmemiz şart değil Orhan Amca'nın dediği gibi acele ettiğimiz için panik oldun belki de."

"Bak işte sorun bu Nida, burada kalırsak her şey onların dediği gibi olacak, sürekli arkadaşların çevremizde olacak, ailen zaten bakıma muhtaç sen sürekli maddi ve manevi onların yanında olmak isteyeceksin. Oysa benim hayalini kurduğum aile bu değil, sen ben ve çocuklarımızdan oluşacak aile neyimize yetmiyor söylesene. Kalabalık aile, çevre ancak zarar verir anlamıyor musun bunu?" Dediğinde Nida anlamıştı geçmiş korkuları yine yüze çıkmıştı.

HAYÂL-İ GERÇEK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin